Yo ten ilgi göstermemiş/kenSıcaklığı dört bir yanı saran sobaya sırt verip yakın tarihte yaşanmışlıklar ve anadilimize dair sıkıntıların konuşulduğu masada, “tıpkı, köy evinde mum ışığındaki sohbetin tadı var” diyen arkadaşımın iç ısıtan cümlesi, yan masadaki abinin karşısındakine hışımlı çıkışıyla kesiliyordu. Sarf edilen cümlelerden anlaşılan o ki, masada hararetli bir siyasi mevzu konuşuluyordu. Mevcut iktidar partisinden tutun da yeni kurulacak partilere dair il başkanları kim olacak, kim gelecek, kim gidecek, kimler görev için kulis yapıyor ve dahası… Masayı süzünce anlıyorsunuz ki; iş yok, ekmek yok, gelecek kaygısı büyük, yarına dair bir garanti yok ama siyaset en büyük sohbet argümanları. Siyaset olmadan, siyaset konuşmadan ya da siyasi isimlere dair bir eleştiri veya övgülü savunma yapmadan yerinde duramayan toplum yaratılmış. Öyle bir tutum sergileniyor ki, sanki siyasiler onları duyuyor, onların dediklerini dikkate alıyor veya onlar söylemezse siyaset yol almıyor gibi… Şimdiye kadar seçilmişlerin dediklerinin haricinde siyasette olası bir görevlendirmede halkın istediklerinin bir karşılığı olmuş mu? HAYIR! Madem öyle, neden toplum olarak yırtınıp duruyoruz? X partisinde kimin il başkanı olacağının, yeni kurulan bir partide kimin görev alacağının bireyler olarak bizi ilgilendiren kısmı ne ki? Kim olursa olsun. Nihayetinde birileri olacak. Ama tanıdığımız, ama tanımadığımız… Beğeniyorsan desteklersin, beğenmiyorsan sandıkta seçim tercihini buna göre şekillendirirsin. Bu kadar fazla kurcalamanın manası yok diye düşünüyorum. Yan masadakilerin harareti ve bizim de istemsizce dahil olup yadırgadığımız bu sohbet devam ederken, kumandayı kaptığı gibi TV'de kanal değiştirip TRT Kurdi'yi açan garsonun bu hamlesiyle birlikte bizim de, yan masalardakilerin de odak noktası değişmişti. TRT Kurdi'de yayınlanan programda Bingöl, Genç ve Solhan Belediye Başkanları, Bingöl Üniversitesi Rektörü ve Gençlik temsilcisi bir kardeşimiz konuk olarak yer alıyordu. Program sunumu Zazaca idi ama Zazalar kadar hiç Zazaca bilmeyenler de konuşulanları gayet iyi anlıyordu. Çünkü Zazaca diye yapılan konuşmaların büyük bir kısmı Türkçe idi. Yaklaşık 10 yıl önceydi. Bingöl'ün yetiştirdiği, bilgi hazinesi olarak gördüğüm, tecrübesi ve dünyayı geniş bir perspektifte okuma yeteneğine sahip merhum Belediye Başkanı Selahattin Kaya ile bir röportajımda Zazaca'ya dair görüşlerini de almıştım. O gün, Zazaca'nın yok oluşuna dair değerlendirmelerinde mevcut Zazaca'nın geldiği noktayı işaret ederken “Zazaca artık Türkçeleşti. Çünkü ‘ken' eki ile yeni bir Zazaca oluştu. Örneğin, gelmişken, gitmişken, yapmışken vs.” Yıllar önce sarf edilen bu cümlenin bugünkü haklılığını görmek bizim açımızdan acı bir tabloydu. . İçinde bulunduğumuz toplumda sürekli Zazaca kelimeler duymanın da getirdiği bir aşinalıkla anladığım ama pek de konuşamadığım anadilimizin bu programa yansıyan kısmını değil ben, Zaza olmayan bir arkadaşım da gayet iyi anlıyorsa, sorgulamamız gereken birçok önemli nokta vardı. Anadilimiz Zazaca sadece Türkçeleştirilmiyor, son yıllarda Kürtçeleştiriliyor da! Neden? Çünkü Zazalar anadilini konuşmuyor, yapılan araştırmaları önemsemiyor ve desteklemiyor! Bingöl Üniversitesi'nde çok güzel çalışmalar yapılıyor VİR Dergisi gibi.. Ama gören yok, duyan yok, destekleyen yok! Neden? Çünkü anadilimiz Zazaca üzerine yazılıyor. Siyaset olsa belki her evde bulabilirdik. Okullarda Zazaca Seçmeli Ders tercihleri çoğunlukla okul idarecilerince öteleniyor. Neden? Çünkü Matematik, Fen ve Türkçe gibi okul hayatındaki başarıya dayanan derslerin seçilmesi ve okulun başarı çıtasının artması düşünülüyor. Anadilimizi kaybetmişiz çok mu? Hem kimin umurunda ki? Okul idaresi başarıyla anılsın da, çocuklarımız anadilini öğrenmese de olur! Belediyeler Zazaca Dil Kursu açmıyor! Neden? Çünkü Zazaca'nın bilindiği, herkesin Zazaca konuştuğu düşünülüyor. Oysa ekrana bakıldığında Belediye Başkanlarının dahi Zazaca'yı ne kadar yetersiz bir şekilde konuştuğu ortada. Zaza Dernekler Federasyonu kuruldu. Bu federasyonun desteklenmesi, daha iyi işler çıkarması için bir çaba sarf edilmediğini görüyoruz. Neden? Yine işin içine siyasi düşünceler, değerlendirmeler giriyor. Tüm siyasi partileri dahil ederek belirteyim ki, siyasilerimiz hangi gün bu oluşumun kapısını çalıp destek sundu? Herkes “yapsınlar, etsinler” diyor da, ‘bir el de sen uzat' denildiğinde ne el kalıyor, ne kol! Zazaca tiyatro ekibi kurulmuş, çok da güzel işler çıkartıyorlar. Ama destek veren var mı? Çok az. Kendi yağlarında kavrulup kendi çabalarıyla bu işi sürdürüyorlar. Ama lafa gelince herkes Zazaca sevdalısı, herkes Zaza..! Şunu iyi görebiliyoruz ki, Zazalar herkes olabiliyor, herkesi destekleyip yüceltebiliyor. Ama kendi anadillerini koruyamıyor, yüceltemiyor, bir Zaza bir diğer Zazayı kabullenip destekleyemiyor. Bugün bir Zaza etkin açıdan söyleyecek olursak bir Türk'ün peşinden gidebiliyor, bir Kürt'ün peşinden de gidebiliyor. Ama bir Zaza kolay kolay bir Zaza'nın yolundan gidemiyor. Bizler, bir birimize yar olamıyoruz. Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı üyelerine yönelik Kürtçe dil kursu açarken imreniyoruz ama bir o kadar da Zazaca'ya Bingöl gibi bir ilde bu kadar ilgisiz kalınmasına da duyarsız kalabiliyoruz. Zazacayı korumak ve bu alandaki çalışmaları desteklemek için illa Zazaca biliyor olmak gerekmiyor. Büyük bir asimilasyon yaşadığımız gereceğini kabul etmemiz ve buna göre harekete geçmemiz gerektiğini görebilmeliyiz. Öğrenme adına bir çabamız olması gerektiği gibi bu alanda faaliyet gösterenleri de maddi ve manevi açıdan destekleyip motive etmeliyiz. Uzun lafı kısası; Ben de herkesin anladığı o Türkçeleştirilmiş meşhur(!) Zazaca ile ifade edeyim, “Ma biz böyle davranmışken, yo ten ilgi göstermemişken”
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|