Yeni Bir Dönemecin Eşiğinde SiyasetOkuyucularım iyi bilir, Fazla siyasi yazıları yazan ve seven birisi değilim. Diyebilirim ki, siyaset ile ilgili toplam makalem sayısı üç- beşi geçemez. Onların çoğu da tahlil ve yorum niteliğinde olan yazılardır. Hayatın, siyasetten daha anlamlı ve geniş olduğuna inanan birisiyim. Siyaseti bir dava veya itikadi bir mesele olarak görmüyorum. Siyaseti kendine kıble edinenleri de fazla sevmiyorum. Siyaset, belli yaştan ve belli bir birikimden sonra yapılması gereken bir sorumluluktur diye düşünüyorum. Siyasetin belli bir donanıma sahip elit insanlar tarafında yapılmasını savunan Filozof Platon'a hak veriyorum. Yanı politika,” filozofların, yani erdemli insanların yapmaları gereken bir sanattır” diye düşünüyorum. Köşe yazılarımı takip edenler iyi bilir. Her zaman “yönetmek ve yönetilmek isteyen iki varlıkta eksiktir” diyorum. Benim inancıma göre insan yönetmek ve yönetilmek için yaratılmadı. İnsanın şayet kemale doğru yolculuğu belli bir aşamaya gelmiş olsaydı polise ve devlete de ihtiyaç duyulmazdı. Devlet, belli bir sorumluğa erişmemiş insanlar ve topluluklar için elzemdir. Erdemli insanlar için değildir. İnsanlık daha bu aşamaya ulaşmış değildir. İnsanlığın bu aşamaya gelebilmesi için bedensel ve ruhsal olarak o yetkinliğe ulaşmış olmaları gerekiyor. Allah insani başkalarını yönetsin veya yönetilsinler diye yaratmadı. Allah, insanların kendi aralarında işlerini istişare etmelerini ve adaletle hükmetmelerini emrediyor. Benim siyaset anlayışım da bu dur! Ayrıca bir memlekette siyaset zanaata dönüşmüş ise orada çürüme ve zülm kaçınılmaz olur. Siyasi konularla ilgili yazdığım makaleler, daha çok sosyal olguların analiz ve tahliline yöneliktir. Asla algı, temenni veya kamuoyunu oluşturmaya yönelik yazılar değildir. Sosyal olguların incelenmesi, araştırılması ve sonuçların doğru tahlil edilmesi; araştıran öznenin objektif olmasına bağlıdır. Öznenin objektifliği, sosyal olgunun doğru tahlil edilmesini sağlar. 26 Mart 2018 Bingölonline Gazetesi'nde yayınlanan makalem çok ses getirdi. Birçok okuyucuyum beni arayarak bu tespite nasıl ulaştığımı sordu. Ben de okuyucularıma diyorum ki; - Bir fikre, bir partiye ve bir lidere tabi olmanız sosyal gerçeği görmenizi engellememeli, - Sosyal olayları sadece kendi cenahınızdan değil, daha farklı kanaat ve cenahlardan da bilgi sahibi olmalısınız, - Zamanın ve mekanın ruhunu iyi okumalısınız, -Değişen talepleri ve ihtiyaçları iyi görmelisiniz, -Halka önerilen reçetenin gerçekçiliğini iyi sorgulamalısınız, -Halkın önüne sürülen adayın toplumsal karşılığı ve ehliyetinin neye tekabül ettiğini çok iyi kestirmelisinizdir. Bütün bu faktörleri görüp analiz ettikten sonra, MHP'nin Bingöl genelinde çok ciddi bir oy alacağını tesbit etmem hiç de zor olmadı. Makalemin Bingöl yerelinden gazetelerde ve sosyal medyada haber olunmasının sebebi bu dur. Okuyucularımın cevaplarına gelince; -Görüşlerime katılanlar olduğu gibi katılmayanlar da oldu. Onlara saygı duyuyorum. Fakat itham edenlere ve dağarcıklarında iki kelime ile düşünenlere şunu söylemek istiyorum. Beni geçmişinde bir gelenekten gelmekle itham edenlere, keşke başınızı gömdüğünüz ve sizi esaret altına alan yalanları aşıp gerçekleri göre bilseydiniz ve bende bu söylediklerinize cevap yazmasaydım. -İçinde geldiğim kültür, yetiştiğim atmosfer ve ömrümü harcadığım yapının yanlış yapması veya geçmişte bazılarıyla birlikte mesaide bulunmuş olmam, hakikatlerin üstünün örtülmesine gerekçe teşkil etmesinin doğru olmadığını inanıyorum. -Hayatım boyunca inanç, etnisite ve ideolojik eksenli bir göz ile olgulara bakmadım. Siyasetin dünyevi işlerle ilgili olduğunu ve verili kimlikler (din, dil, ırk, cinsiyet, bölge vb) üzerinden yapılmaması gerektiğini ve yapıldığı takdirde toplumu ayrıştırdığına inanan birisiyim. - Türkiye'de siyasi yapının toplumsal gidişatı iyi okuyamamasının önemli faktörlerinden bir tanesi de Danışmanlık Müesesesi'nin “özel kalem” gibi görülmesinden kaynaklanıyor. Danışman olmanın “memur” olmak anlamına gelmediğini ve Danışman kişinin herkesten farklı düşünen birisi olması gerektiğine inanan bir kişiyim. Öyle olmasaydı danışmanlık müessesesine gerek olmazdı. Danışman, herkesin göremediğini gören ve çalıştığı kişiyi ve kurumu uyaran kişidir. -Ayrıca birileri ile dostluk veya akrabalık ilişkisi içinde olmanız sosyal gerçekleri görmenizi engellememelidir diye düşünüyorum. İyi dost, danışılan ve fikri alınan ve birlikte harekete dahil edilen kişidir. Kişisel olarak Sn. Cevdet Yılmaz 35 yıllık dostumdur. Feyzi Berdibek ve M. Ziya Buyankara ile akrabalık hukukuna bağlı bir aileden geliyorum. Bütün bu gerçekler, nesnel gerçeklerden sapmamı gerektirmiyor. -Hakikati ile ihaneti birbirine karıştıranların gelip yanıldıkları nokta budur. Hele bir yazar iseniz hak ile hemhal olunması vicdani bir gerekliliktir. Yazmış olduğum makaledeki olgular ve tespitler ne yazık ki beni haklı çıkarttı. -Dediğim gibi, Bingöl'de seçim Cumhur İttifakı arasında geçti. -Dediğim gibi, Bingöl'de siyaset değişiyor ve eski siyaset tarzı ve eski siyasi aktörler için çanlar çalmaya başladı. -Dediğim gibi, bu seçimin Türkiye genelinde kazananı MHP oldu ve yerelde de tek galibi MHP oldu. -Dediğim gibi, dönüşümü, değişimi okuyan ve halka dokunmasını bilen aday M.Ziya Buyankara oldu. MHP'nin Bingöl'deki başarısını analiz ettiğimizde ise; MHP Bingöl'de tarihi bir rekor oy aldı ve birçok ilklere imza attı. 2014 yılı yerel seçimlerde MHP 730 oya sahip iken, bu yerel seçimde 13.239 oy aldı. Yani oyunu 18,1 kat artırdı. Türkiye'de MHP'nin en çok oy artışı sağladığı il Bingöl olmuştur. Bir ilçeyi kazanmış ve bir ilçeyi (7 oy) ve bir beldeyi (29 oy) kıl payı ile kaçırmıştır. MHP Bingöl'de 40 yıl sonra ilk defa Belediye Meclis Üyesi ve İl Genel Meclisi üyesi sahibi olmuştur. MHP Bingöl genelinde” bende varım” dediği bir aşamaya gelmiştir. -Dediğim gibi, Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Bingöl'de çok seviliyor. Bingöl'de Akparti, MHP ve kararsızların oylarını eklediğimizde cumhurbaşkanın oyu %75 lerin üzerinde seyrediyor. Ak partinin oyları ise %38'lerde görünüyor. - Dediğim gibi, Bingöl'de Akparti Teşkilatın metal yorgunluk türbalansına girdiği ve buradan bir türlü çıkamadığı görülüyor Ak parti teşkilatı bu yerel seçimde Türkiye'de en çok oy kaybını Bingöl'de yaşamıştır. Ak parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın seçimdeki sonrası konuşması beni haklı çıkarmıştır. Akparti 2014 yerel seçimlerden almış olduğu oy oranını %58 ‘den %38'e düşürmüştür. Yanı % 20 oranında bir oy kaybı vardır. - Dediğim gibi, ilk defa Bingöl'de Akparti seçmeni sandığa gitmeyerek dışarıda seyirci konuma geçmeyi seçmiştir. “Bunun sebepleri iyi analiz edilmelidir “diye sorduğumuzda, bazıları bu gerçeği haksız bir eleştiri olarak algıladılar. “Seçilen Belediye Başkanı 18.939 oy alırken, sandığa gitmeyen ve çoğu Akpartili olan kitle sayısı 2O.787 kişi çıvarına çıkıyor” sorusunun cevabını siyasetten birilerin vermesi gerekiyor. -Dediğim gibi, Bingöl'de siyaset değişiyor, aşiretler çözülüyor, bölgecilik kalkıyor; adayın niteliği, vizyonu ve temsil kabiliyeti ön plana çıkıyor. -Dediğim gibi, Türkiye genelinde olduğu gibi kimlik, bölgecilik, adam kayırmacılık ve ötekileştirici dil üzerinde siyaset yapanlar, eninde sonunda kaybetmeye mahkumdurlar ve yerel düzeyde MHP bu politikayı gütmediği için Bingöl'de başarılı olmuştur. -Dediğim gibi, adayın profili, vizyonu ve toplum tarafından kabulü önemsenen bir çıktı olarak önümüze çıkıyor. Toplumsal mühendislik çabaların karşılık görmediği ve topluma dayatılan hiçbir şeyin karşılık görmeyeceği görülüyor. Umarım tüm partiler ve liderler, Türkiye'deki bu değişimi ve dönüşümü iyi okurlar ve eski siyasi kalıplarla bir yere gidilemeyeceğini anlayıp yeni vizyoner politikalar geliştirirler. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 25 Kasım 2024 ÖLÜMCÜL KİMLİKLER ve ŞAHSİYETİN ÖLÜMÜ15 Ekim 2024 Asilzade Bir Kadının Hikayesi: Godiva Efsanesi22 Aralık 2023 Konaktan Barınağa Bir Yerel Yönetim Klasiği (!)29 Ekim 2023 Demokrasi İle Taçlandırılmış Bir Cumhuriyet
|