YANLIŞLA DOĞRULUK, ESKİYLE YENİLİK OLMAZ

Siyasette yol ayrımları her daim kaçınılmazdır.

Ki, yakın dönemde de yeni oluşumlarla siyasetin rengi değişecek. Bir yanda Ahmet Davutoğlu, diğer yandan Abdullah Gül ve Ali Babacan ikilisi…

Parti isimleri ne olacak? Bu konuda netlik kazanmış bir olgu yok.

Ancak yapılanmalara dair öngörüler, yakalanacak başarılara dair ipuçları veriyor.

Ahmet Davutoğlu cephesi daha çok yerelde teşkilatlanma odaklı bir yol haritası çiziyor. Yerelde yürütülen istişarelerde de genellikle eski AK Partililerin tercih edilmesi karşısında “Eski yüzlerden var edilmeye çalışılan yeni bir AK Parti” terimini kullanmak hiç de abest olmayacaktır.

Bingöl özeline bakacak olursak, Davutoğlu'nun burada büyük bir başarı sağlaması şu aşamada imkânsız görünüyor. Çünkü yürütülen çalışmalar irdelendiğinde karşımıza şu soru çıkıyor; “Daha önce hiçbir başarısı olmayan AK Partililerle ne gibi bir başarı yakalanacak?”

Aşiret yapıları, ailesel etkenler ve popülizm üzerinden bir yapılanmada kimin hangi derecede etkili olduğu nasıl analiz edilecek? Kime sorsanız herkesin ailesi etkili, herkesin babası, dedesi kendince söz sahibidir.

Bu şehirde babalarına hürmet edilip oğluna siyasette söz hakkı tanınmayan nice isimler var. Buna sayısız örnek vermek de mümkündür.

Tepe noktaya yanlış isimleri koyup onların doğru bir adım atmasını beklemek de gülünç oluyor.

Bu sebeple demem o ki, yanlış isimlerle doğru bir hedefe ulaşamazsınız!

Bir diğer cephede ise Ali Babacan var.

Ali Babacan'ın yerele dair bir emaresi bulunmuyor.

Babacan ve ekibi, tepe noktanın güçlü kılınması yönünde bir politika izliyor. “Kurucular Kurulu ne kadar etkili isimlerden oluşursa, yerele etkisi de o denli etkili olacak” mantığının yansımalarını görüyoruz. Ayrıca tüm çalışmaların açıktan yapılmaması, gizeminin fazla olması ve ülkedeki ekonomik sıkıntılar karşısında halk nazarında “kurtarıcı” olarak öne çıkması Babacan'ı öne çıkarıyor.

Babacan ile Davutoğlu yapılanmaları arasında belirgin farklar da var. Davutoğlu cephesi daha çok eski AK Partililerden oluşurken, Babacan cephesinin neredeyse her kesimden etkili ve yeni isimlerden oluşacağına dair izlenimler, bu yapıyı daha güçlü kılıyor açıkçası.

Eski AK Partililer, yeni süreçte geçmiş oldukları yeni partilerde nasıl siyaset yapacaklar? “Dün neden o hataları söylemiyordunuz da, bugün bağırıyorsunuz” sözünü çokça işitecekler. Cevapları ne olur, onu da zaman gösterecek.

Toplum; siyasette artık yeni yüzler, yıpranmamış isimler, hizmet edeceğine inanılan kimseleri görmek istiyor. Genç, dinamik, toplumda itibarı olan, saygı gören, sözüne itibar edilen her kesimden isimlerle oluşturulacak siyasi yapının daha başarılı olacağı kanaatini taşıyorum şahsen.

Geçtiğimiz günlerde Ankara'daki bir sohbette bu konu açılmış ve eski siyasilerimizden birinin yeni oluşumlardan birinde yer alma çabasına şahitlik etmiştim.

Orada da “Toplum artık yeni yüzler istiyor” desem de eskilerin “Bir dönem” yaklaşımına bir kez daha tanıklık etmiştim.

Eskiler siyasetten vazgeçmiyor, yeni isimler de eskiler var olduğu sürece bu arenada siyaset yapmak istemiyor. Eskiler itaat kültürünün devamından yana iken genç kuşaktan olup kendini yetiştirmiş insanlar da liyakat esaslı bir yolu tercih ediyorlar. Bundan ötürü yeni oluşumların eskilerden ziyade yeni isimlerle yol gitmesinin isabetli olacağını düşünüyorum.

Kasım ayı itibarıyla taşlar daha net bir şekilde yerine oturacak. Herkesin yanlışı da doğrusu da ortaya çıkacak. Kim ne yapar bilemem ama memlekete hizmetten başka bir derdi, tasası olana Rabbim fırsat vermesin.

Vesselam…