Vatandaş herşeyin farkında!7 Şubat'ta Mit müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik operasyon. Akabinde birkaç ağaç bahanesi ile başlatılan Gezi olayları, devletin ve milletin malına verilen zararlar… Dershaneneler bahane edilerek sosyal medya ve basın üzerinden yapılan saldırılar sonucu Türkiye, 17 Aralık 2013 günü kimilerine göre “dost darbesi”, kimilerine göre “Paralel Devlet”, kimilerine göre “Paralel Yapı” ile karşı karşıya geldi. Devletin içine sızan paralel yapının Emniyet ve Yargı içindeki neferleri 17 Aralık günü Bakan çocuklarının da isimlerinin karıştığı yolsuzluk operasyonunu başlattı. Her ne hikmetse; Başlatılan yolsuzluk operasyonlarıyla beraber yerel seçimlere kadar devam eden şantajlar, montajlar ve fitne fabrikası gibi çalışan paralel yapının sosyal medya neferleri, saldırdıkça saldırıyorlardı. Halkın seçtiği bir iktidara tahammülleri yoktu. Sandıkla iktidara gelemeyeceklerinin farkındaydılar. Bu yüzden her gün yeni fitneler üretiyorlardı. Hükümet; paralel yapının savcılarını ve polislerini görevden almaya başlayınca çıldırdılar. Her gün bir şantaj içerikli montaj kasetleri yayınlamaya başladılar. Başbakanın evini, yolunu, aile fertlerini, telefonlarını dinlediler. Röntgenciliğin en alasını yaptılar. Fitnenin, yalanın, dolanın her türlüsü denediler. Şantajlarla, montajlarla milletin beyni sulandırılmaya çalıştılar. İnternet ortamında ve sosyal medya üzerinden ciddi bir “kara propaganda” sürdürdüler. En son hadlerini aşıp ulusal güvenlik toplantılarını dinleyip ülkenin dış politikasını dünyaya servis ettiler. Amaç; Algı operasyonları ile halkı Ak Parti'den soğutmaktı. Bu algı operasyonunu yerel seçimlere kadar devam ettireceklerdi. 2014 yerel seçimleri hem dış güçler, hem de içerideki taşeronlar adına önemli bir seçimdi. Yerel seçimler ‘genel seçim' havasında geçiyordu. Halk sandıklara gidecek, yaşananlara dair kararını verecekti. Siyasi partiler harıl harıl çalışıyordu. Ama en çok çalışan, bütün gücünü sarf eden cemaat idi. Cemaat-CHP ve MHP ittifakı kurulmuştu. Cemaat kanalları CHP ve MHP kanalları gibi çalışıyordu. Cemaat öncelikle Ak Partinin il il, ilçe ilçe en yakın rakip adaylarını tespit etmişti. Yapılan tespitler doğrultusunda cemaate gönül veren insanların bir kısmı kapı kapı dolaşıp Ak Parti'nin rakiplerine oy istiyordu. “Rica Ekibi” diye adlandırılan bir ekip oluşturup, seçmen yakın bir markaja alınmıştı. Abiler ve ablalar ev ev dolaşıp Ak Parti aleyhine harıl harıl çalışıyordu. Paralel yapının emniyet kanadı da gerekli desteği veriyordu. Zaman zaman bir araya gelip fikir alışverişinde bulunuyorlardı. Kimlerin neler yaptığını, kimlerle görüşüldüğünü paralelci emniyetçilerden alıyorlardı. Türkiye'nin tüm illerinde bu ittifak net bir şekilde görülüyordu. Halk da olup bitenleri sessiz bir şekilde izlemeye devam ediyor ve kararını vermeye çalışıyordu. Malum çevreler Ak Parti Hükümetini devirmek için her yolu deniyordu. Tek bir amaçları vardı. Sandıkta deviremedikleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı tarihten silmekti. Başbakan Erdoğan'ı devirmek için Türkiye'nin bütün değerlerine saldırdılar. Sonuç; Paralel yapının şantajlarına, montajlarına, fitnelerine, yalanlarına ve kirli oyunlarına rağmen Ak Parti yerel seçimlerde halkın büyük bir desteği ile zafer elde etmişti. Çünkü halk her şeyi görmüş ve farkına varmıştı. Paralel yapının ve ittifakçılarının evdeki hesabı çarşıya uymamıştı. Seçim sonuçları ile beraber büyük bir şaşkınlık yaşayan paralel yapı ve neferleri, yandaş partileri, medya patronları, gazetecileri, yazarları neden kaybettiklerini sorgulamak yerine bu sefer de Ak Parti'ye oy veren vatandaşların zekâsını sorgulamaya başladılar. Kendi zekâlarını sorgulamayı unuttular. Aslında Ak Parti'nin neden bu kadar güçlü olduğunu sadece onlar merak etmiyordu. Merak edenler arasında dünya basını da vardı. Çünkü dış güçler ve taşeronları tüm karamalarına rağmen kaybetmişlerdi. Halk, hepsinin başına çorap örmüştü. Masa başında atıp tutarak “12 yıl önceki Türkiye'yi özlediklerini” dolaylı yollardan dile getiren bu yazar ve çizerlerin bugünkü Türkiye'den rahatsız oldukları apaçık bir şekilde anlaşılıyordu. Çünkü onlar! Darbe çığırtkanlığının olduğu, Ordunun tanklarla balans ayarı yaptığı, Postal severlerin her gün “Ordu Göreve” diye bağırıp çağırdığı, Başörtülü kızların gözyaşları içinde üniversite kapılarından kovulduğu, Başörtülü annelerin askeri kışlalara alınmadığı, Zalimlerin, hortumcuların ve darbecilerin cirit attığı, İnsanların servetini vampir gibi emen enflasyon canavarı ve ekonomik krizlerden dolayı her gün yüzlerce insanın iflas ettiği, Bankaların bir gecede hortumlandığı ve içinin boşaltıldığı, Yolsuzlukların, haksızlıkların ve hırsızlıkların zirvede olduğu, Hasta ve hasta yakınlarının hastane kapılarında inim inim inlediği, Engelli ve engelli yakınlarının ıstırap duyduğu, Yaşlıların ve bakıma muhtaç kişilerin evlatlarına yük olduğu, Ceberut devlet anlayışının hüküm sürdüğü, İnsanların dinlerinden, dillerinden ve fikirlerinden dolayı yargılandığı, Fikirler yerine silahların konuştuğu, Her gün gelen onlarca şehit cenazeleri ile anne ve babaların ocaklarına ateşlerin düştüğü, yüreklerinin dağlandığı, Devlet kurumlarında “bugün git yarın gel” anlayışının hakim olduğu, Tek şeritli yollarda insanların yolculuk yaptığı, Kadınların bidonlarla su taşımak zorunda kaldığı, Bütçeden büyük payın savunmaya ayrıldığı, Dünya ülkelerinin hasta bir ülke olarak adlandırdığı 12 yıl önceki Türkiye'yi özlüyorlardı. Vatandaş ne yaptı? “Ak Parti neden bu kadar güçlü anlam veremedik?” diyen yazar ve çizerlere sormak lazım. Şimdi anladınız mı? "Hala anlamadık" diyorsanız. Gidin, etiyle, tırnağıyla biriktirdiği parasını bir gecede kaybeden Bankazedelere sorun. Gidin, yıllarca ceberut devlet anlayışının yanlışları altında inim inim inleyen insanlara sorun. Gidin, yıllarca tek şeritli yollara mahkûm edilen yolculara, şoförlere sorun. Gidin 28 Şubat mağduru İmam-Hatiplilere, başörtüsünden dolayı fişlenen eğitim hakkı ellerinden alınan, gözyaşları içinde üniversite kapılarında kovulan bacılarımıza sorun. Gidin kimselere muhtaç olmadan yaşlılık maaşı alan yaşlı amcaya, yaşlı teyzeye sorun. Gidin mutfağında sıcak yemek pişiren yoksula, kimseye muhtaç olmayan engelli kardeşime sorun. Gidin, dininden, dilinden ve fikrinden dolayı insanca muamele görmeyen, düşüncesinden dolayı işkencelere maruz kalan insanlara sorun. Gidin, terör nedeniyle evine yıllarca kilo işi un ve erzak götürmek zorunda kalan, sürekli arama noktalarında keyfi uygulamalarla yolculuğu zehir olan insanlara sorun. Gidip sordunuz ve yine anlamadıysanız, en yakın psikiyatri servisine uğramanızı tavsiye ederim. Şimdiden geçmiş olsun. Bu arada şunu da unutmayın! Artık on yıllarca milletin burnundan getirdiğiniz ve özlemini duyduğunuz Türkiye yok. Huzur ve kardeşliğin hakim olduğu güçlü bir Türkiye var. Yılardır kendilerini "modern insan, bilinçli insan” sıfatlarıyla niteleyip sağ partileri iktidara taşıyan halkları “yobaz, gerici, cahil” olarak nitelendiren ülkenin sözde entelektüelleri! Halkın vicdanı, sizin aklınızı yenmeye devam ediyor, edecek de inşallah! “Çözüm sürecinin daha da pekişerek huzurun devamlı olmasını, ekonomik istikrarın perçinleşmesini, kardeşlik bağlarının güçlenmesini ve ‘her ne sebep olursa olsun savaş ihtimalinin dahi konuşulmadığı bir Türkiye” temennimi paylaşarak, güzel yarınlar diliyorum.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Mayıs 2014 Tanıtmadık kaynaştık!20 Ağustos 2013 Siyasetçi mi?12 Ağustos 2013 Yok efendim, ne gerek var!19 Mayıs 2013 Sorgusuz oy verdiğimiz seçilmişler
|