Siyasetçi mi?Öncelikle hiçbir katliam ayırımı yapmadan insanlığı katleden tüm zalimleri lanetleyerek yazıma başlamak istiyorum. Malumunuz son yazımda halk arasında konuşulanları kaleme almış ve Ak Parti yetkililerine, toplumun hizmetten çok parti içindeki kısır çekişmeleri konuştuğunu ve konuşulanlardan bir kesit sunmuştum. Bundaki kastım da, AK Partili yetkilere “Sizin toplumdaki görüntünüz bu!” mesajını vermekti. Bu şehirde AK Parti'ye oy veren insanlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakışır siyasetçi istiyor. Maalesef yazdıklarımı anlayamayanlar ve küplere binenler olmuş. Öyle ki, hızını alamayanlar hafiye gibi ortalarda dolaşıp ‘Tunahan kim?' diye araştırmalara koyulmuş. Bu araştırmalar sonucunda Tunahan'ın 21 kişi olduğuna karar verilmiş. Kimse kusura bakmasın ama bu şehirde benim gibi sıradan yazı yazmayı beceren yüz binlerce Bingöllü kardeşimiz var. Hem de öyle yazı yazarlar ki, akıl durgunluğu yaşamanız kaçınılmazdır. Tunahan'ı çok merak edenlere söyleyeyim. Tunahan onca güzel hizmetlere rağmen yapılan yanlışlardan ve plansız çalışmalardan bıkan binlerce Bingöllüdür. Ne yazık ki, bu şehirde sorun ve sıkıntıları dile getirince ya birilerinin adamı yaftasını yiyorsunuz, ya da Hükümet temsilcilerine yanlışı hatırlatınca BDP'li olarak toplumun önüne bırakılıyorsunuz. Her ikisi de benim için asla sorun değildir. BBP'li de deseniz, CHP'li de deseniz, MHP'li de deseniz, AK Partili de deseniz ben gocunmam beyler. Çünkü bu siyasi partilerimize oy veren herkes önce insandır. Bu şehirde her fikirde insan yaşıyor ve bu şehrin farklılıkları bizim zenginliğimizdir. Benim için doğrusuyla yanlışıyla önce insan gelir. Doğrular yolunu bulmuş, yanlışlar da günü gelince yolunu bulacaktır. O yüzden kişiler hangi partiye oy verirse versinler benim nazarımda önce insandırlar. Son ve ilginç bir gelişmeyi daha öğreniyorum. Kaleme alınan bir yazıdan edindiğim bilgiye göre; Vekilimiz Eşref Bey yanında çalışan danışmanını sekreterini ve şoförünün işine son vermiş. Bu insanların işlerine son verilmesini gerektirecek hiçbir sorun ve sıkıntı yok. ‘Neden aldınız?' sorusuna da ‘beni aşıyor' diye cevap veriliyor. Kimse kusura bakmasın burada danışıklı bir dövüş söz konusudur. Görevden alınan bu arkadaşlar kendilerine verilen görevleri ellerinden geldiğince yerine getirmeye çalışmışlardır. Eksikleri ve hataları olsa bile. Eşref Bey daha birçok kişinin görevine son vermek için kolları sıvayacaktır. Bu konuyu ilerleyen günlerde detaylı bir şekilde kaleme alacağımdan şimdilik fazla değinmek istemiyorum. Gelelim günümüzün en büyük sorununa. Yakın zamanda yerel seçimler başlayacak ve bu seçimlerde önüne gelen herkes aday adayı olmanın hesaplarını yapacaktır. O yüzden en büyük sorun, “Siyaseti bilmeyenlerin siyasetle ilgilenmeleri ve siyasete bulaşıp şehrin kaderiyle oynamalarıdır.” Aday adayı olmak herkesin hakkıdır ama profillere ve beceri kabiliyetine baktığınızda zaman zaman ‘isyan etmemek elde değil' demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. PEKİ, SİYASETÇİLERİMİZ NASIL OLMALI 1- Kendisine verilen vekâletin hakkını vermeli, vekil olduğunu unutmamalı ve “asil” olanın millet olduğunun farkına varmalı. 2- Çevresindeki insanlarla iyi iletişim kurmalı, ön yargılara hayatında yer vermemeli ve eleştirileri hazmetmeli. Yapılan güzel hizmetleri bilmişliğine kurban etmemeli. 4- Olumsuzluklara sabırla direnmeli, olumsuzlukları deneyim hanesine yazmalı. Kendisine laf taşıyanların başkalarına da laf taşıyacağını unutmamalı. 5- Mütevazı olmalı, beynini ve hayatını takıntılardan kurtarmalı. Çokbilmişlik hastalığı varsa bu hastalıktan bir an evvel kurtulmanın çaresini aramalı. Kendisi olmaya karar vermeli, başkası gibi olmaya çalışmamalı. 6- Sorun ve sıkıntılara çözüm aramalı, bahanelerin arkasına sığınmamalı ve savunma mekanizmasını sık sık kullanıp insanları çileden çıkarmamalı. Kendi kusurlarını görmeyi bilmeli 8- Yüreğindeki sevgiyi sadece kendisine saklayıp egoist olmamalı, bencil ve egoistlerin sevilmeyeceğini bilmeli. 9- Hayatın iki perdeli oyun olduğunu unutmamalı, bazen neşenin bazen de hüznün sahnede yer alacağının farkına varmalı. Neşenin ve hüznün bu hayatın birer gerçekleri olduğu unutulmamalı. 10- Başarısızlığın nedenini önce kendinde aramalı, suçu sağa sola atarak saldırmamalı. Kendinden büyük işlere burnunu sokmamalı. Başarısızlık nedenini bulma adına kendini sorgulayanların, bu sorgulamadan sonra başarının yolunu bulabileceklerini unutmamalı. 11- Akıl hocalarını iyi seçmeli, herkese danışılmayacağını bilmeli, en az 5 kişilik iyi bir beyin takımı kurmalı. Bu insanlarla istişare etmeli ve bunu düzenli yapmalı. 12- “Talih, sinirlerine hakim olan insanlara güler” atasözünü kulağına küpe ederek sinirlerine hakim olmayı öğrenmeli. 13- Dertlere çare aramalı, dert üzerine dert yığmamalı, vatandaşı sabırla dinlemeli, bir yerde sorun varsa o sorunu çözmek için zahmet edip ilgilenmeli, 14- “Her şey Bingöl için” sloganı ile yola çıkıp, her şey benim için, yakınım için, dostum için, ahbabım için dememeli. Hasbelkader seçilip oturduğu makamın geçici olduğunun farkına varmalı, gerçeklere gözünü kapamamalı. 15- Hep “Ben” dememeli “Biz” kelimesini dilinden eksik etmemeli. Ekip ruhuna önem vermeli, başarıyı bölüşmeyi bilmeli, her şeyi ‘ben biliyorum' havasına girmemeli. 16- Ölçülü övgülerin farkına varmalı, riyakarların ölçüsüz taktirleri gözlerin gerçekleri görmesine engel olmamalı, eleştirilerden de yanlışlarının farkına varmalı. 17- Çevresine, sağına ve soluna, oturup kalktığı insanlara dikkat etmeli, nerede, ne zaman ve nasıl oturup kalkması gerektiğini bilmeli. “Gül ile oturanların gül koktuğunu, pislikle oturanların pislik koktuğunun” farkına varmalı. Olumsuz ve kötümser insanlardan uzak durmalı. 18- Sevgiyi ve bilgiyi paylaşmayı çok iyi bilmeli, bu ikisini paylaşırken samimi olmalı, beyninde senaryolar çizmemeli. Sevgi zinciri oluşturmalı, işini sevmeli, kendini sevmeli ve tüm yaratılmışları yaratandan ötürü sevmeli. 19- İlkeli ve prensipli olmalı, bir işi bitirmeden diğer işe atlamamalı, çalışmayı azaba dönüştürmemeli. Halkın içine girmeli, köşe bucak kaçmamalı. 20- “Hayır” işlerinde motor gibi öncü olmalı, kötü işlerde frenlemesini bilmeli. 21- İnsanların beyinlerine ve gönüllerine girmenin uğraşını vermeli, beyinlere ve gönüllere hitap etmeli. 22- Kişinin yüzüne ne ise arkasında da o olmalı, ikiyüzlü davranmamalı, senaryo hazırlamada uzman olmamalı, her şeyden önce kendisini görenin ALLAH olduğunu unutmamalı. Kişinin yüzüne methiyeler dizip arkasından kuyular kazmamalı, kazacağı kuyuya bir gün kendisinin düşeceğini kulağına küpe etmeli. 23- İnsanları dinlemeli, anlamalı, onlardan bir şeyler öğrenmeli, çok konuşmak yerine az konuşmayı tercih etmeli. İnsanların mutluluğuna katkı sağlamalı, insanların gözlerinden yansıyan ışıltıyı görmeli, insanları acılar dünyasından kurtarmalı. 24- Kulağın dinlemek, ağzın konuşmak için olduğunu unutmamalı, bu iki duyu organını yerinde kullanmasını bilmeli. 25- Teknoloji ile beraber mertliğin bozulduğunu, ağzından çıkanın kulağını iyi duyması gerektiğini bilmeli, cep telefonlarının sadece konuşmak için değil kayıt etmek için olduğunun da farkına varmalı. 26- Önce kendisi iyi dost olmalı, sonra iyi dostlar edinmeli, dostlarını seçildikten sonra kenara atmamalı ve sonu olmayan hayal alemine dalmamalı. Bir dostun, bir büyüğün acı uyarılarını dikkate almalı, dostun acı söyleyeceğini bilmeli ve bu acının kendisinin faydasına olduğunun farkına varmalı. 28- Buğday ekildiğinde buğdayın, arpa ekildiğinde arpanın çıkacağını unutmamalı, buğday ekip arpa biçenlerin olamayacağını bir kenara not etmeli. 29- Bir gün olurda benim gibi bir yazar, sıradan bir şeyler yazdı diye hafiye gibi ortalarda dolaşıp yazar aramamalı, uykusunu bozmamalı, yazılanları iyi okumalı, mesajları iyi almalı, bir yazıyı sadece bir kişinin yazabileceğini asla ama asla unutmamalı. İşin özüne gelince, hiç kimse mükemmel değildir. Her insanın güçlü ve zayıf tarafı vardır. Her insan başarmak için yola çıkar. Ancak başarısızlıklar da hayatın gerçeğidir. O yüzden siyasetçi, her şeyine dikkat etmeli, vücudunun kimyasını bozmamalı, ölçüsüz beslenmemeli, akşamları erken yatmalı, akşam yatarken ‘ben şehrime daha güzel ne gibi hizmetler sunabilirim' diye düşünmeli, yaşadığı günün muhasebesini yapmalı, gece yatağında kıvranırken ‘yarın kimlerin canını yakabilirim' veya ‘yarın kimler için yeni senaryolar yazabilirim' diye hesap yapmamalı. Evdeki hesabın çarşıya uymayacağını da hesaba katmalı. En önemlisi erken uyanmalı, temiz hava almalı, atalarımızın “yatma seherde, uğrarsın derde” sözünü şiar edinmeli. Üzüntü ve ümitsizlik hastalığına tutulmamalı, çünkü ümitleri biten insanlar ruhi bir sarsıntı geçirirler ve olaylar karşısında direnme güçlerini yitirirler. Ayrıca aldığım bilgilere göre, emniyet yetkililerimiz twetter konusunda ölçüyü kaçırdıklarını ve iftar programlarında kullandıkları branda konusunun yanlış olduğunu kabul etmişler. Bu da güzel bir oldu. Yanışı kabul etmek de erdemliktir. Fatih Çiçek konusunda yapılanın doğru olmadığını ifade etmek isterim. Sayın Vekilin, ‘eleştirildi diye' gidip insanları şikâyet etmesi de bir acziyetin göstergesidir. Nasip olursa, bir sonraki yazımda şehirdeki seçim havasına göre yeni bir konuyu işlemek istediğimi belirtmek istiyor, hürmetlerimi sunuyorum.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Mayıs 2014 Tanıtmadık kaynaştık!13 Nisan 2014 Vatandaş herşeyin farkında!12 Ağustos 2013 Yok efendim, ne gerek var!19 Mayıs 2013 Sorgusuz oy verdiğimiz seçilmişler
|