Siyaset olsun ama ahlâk da bulunsun!“Küfür ve hakaretin eleştiri sayılmadığı, tepkisel eylemlerin şiddet içermediği sürece makul sayıldığı, hukukun öncelendiği, insana saygının temel ilke kabul edildiği, kutsal değerlerimize saygının korunduğu, sevgi ve hoşgörü ikliminin her alanda hakim olduğu bir gelecek dileğiyle” noktaladığım 07 Kasım 2021 tarihli “ÜSLUBUN KİMLİĞİNDİR” başlıklı köşe yazımda birçok hususa dikkat çekmiştim. Yetmemiş, “Okumayan, okuduğunu anlamayan, küfrü eleştiri diye nitelendiren, kimseyi beğenmeyen, sosyal, kültürel, ekonomik ya da siyasal alanda herkese sövmeyi maharet sanan ve üslup adabını yerle yeksan eden bir zümrenin sosyal medyadaki varlığının acı sancısını derinden hissettiğimiz bir dönemi yaşıyoruz maalesef” demişim 13 Oca 2022 tarihli “HAKARETLE Mİ KAZANACAĞIZ?” başlıklı köşe yazımda… Ve ne yazık ki, aradan geçen zamanda değişen bir şey olmadığını bir kez daha görmenin hüznü var yüreğimde. Neden mi? Herkesin birbirini tanıdığı, bir şekilde akrabalık, komşuluk vb yakın ilişki bağlarının bulunduğu bu şehirde sosyal medya kullanıcısı olmak bir ayrıcalık, bireyler arasında bir nicelik, kişileri yücelten bir nitelik değildir. Maalesef sosyal medya; fikirlerin özgürce dile getirildiği, eksiklerin ortaya konduğu ve eğitsel fikirlerin paylaşıldığı bir platform olmaktan uzaklaşmış, iftira atmanın, yalanlarla algı yaratmanın, edep dilinden yoksun cümle dizelerini paylaşmanın, eleştirinin yerine küfür ve hakaretin, aşağılama ve rencide etmenin hak görüldüğü bir alana dönüşmüş vaziyette. Örnek mi? Bir muhalif partinin seçilmiş üyesinin iktidar partisinden siyaset yapmak isteyen ve bu minvalde milletvekili aday adayı olanları “28 tane ihaleci” diye nitelendirmesi ve bu insanlara iftira atmasının insani ve ahlaki bir izahatını bulamıyorum! Aynı kişinin, yine iktidar partisinden bir aday adayını attığı taziye ve geçmiş olsun mesajları nedeniyle mezarlıklar müdürü olarak atanması gerektiği şeklindeki, kişiyi aşağılamak maksadını taşıyan ve eleştiriyle alakası olmayan paylaşımını nasıl izah edelim? Bu nasıl bir siyasettir ki, hakaret, aşağılama ve küçümsemeyi hüner sayan bu üsluptan keyif alınıyor? Aynısını iktidar partisinde siyaset yapan da söylese, bunu da doğru bulmayız, bulmamalıyız. Kısacası, iktidar ya da muhalefet fark etmez. Fikrimiz ne olursa olsun, rakibimiz kim olursa olsun bu kadar aşağılamak, eleştiri adı altında iftira atmak doğru değil. Yanlışını söyle, eksiğini söyle, hatasını söyle ama hakaret etme, insanları rencide edici cümleler kurma. Sosyal medya kullanmak sınırsız özgürlük sunmadığı gibi bu alanda siyaset veya toplumsal ahlakını hiçe saymamızı da gerektirmiyor! Biraz nezaket, biraz hoşgörü olsun… “Benim özüm budur. Siyaset sürecinde süslü cümle kurarım ama aslında demokrat da değilim, özgürlükçü de değilim, adil de değilim, siyasi ahlaka da sahip değilim” denecekse şayet, o vakit söyleyecek sözüm yoktur. ZENGİNİN MALI ZÜĞÜRDÜN ÇENESİNİ YORARMIŞ!Şehir olarak siyaseti ve dedikoduyu seviyoruz, kimin nerde ne aldığını, ne verdiğini, kazancını nereden elde ettiğini ve dahasını merak ediyoruz, bilmek istiyoruz. Yetmiyor...! Siyasete talip mi oldunuz? O zaman “bize danışacaksınız, bizden fikir alacaksınız, bize kıymet vereceksiniz, bizim dediklerimizle siyaset icra edeceksiniz, bizi yücelteceksiniz, dediklerimizi harfiyen yerine getireceksiniz vb.….” yaklaşımlarla siyasetçiye rota çizme alışkanlıkları var bu şehirde… Bunları dikkate almıyor ve denilenleri yapmıyorsanız iyi bir siyasetçi değilsinizdir… Bir dikkate alınma hevesi, alınmadığında ise zehirleme taktiği almış başını gidiyor! “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” atasözünün cuk diye oturduğu bir zaman dilimini idrak ediyoruz. Son birkaç gündür cılız bir sesle de olsa tartışılıyor; “Adam parayı nerden getirmiş?” Sanane, banane? Yahu bu memleketin 100 tane daha insanında mali güç olsa nesi zarar? Her biri 10 tane öğrenci okutsa, her biri her ay 50 tane yoksul aileye el uzatsa, her biri 100 tane insan istihdam etse bunun kime, ne zararı var? Milletin parasını hesaplamak, kaynağını öğrenmek sana, bana mı kalmış? Parasız olsa, “Bu da zengin olmak, ihale almak için siyasete girmiş” deniyor Parası olsa “Parayla oy alacağını sanıyor, bu parayı nereden getirmiş” deniyor. Aslında dert o değil! O mali güçten istifade edilmemesi, o kişinin onun aklıyla hareket etmemesi, ona bilgelik atfetmemesi ve ona ihtiyaç duymamasına dair sancının dile vurumudur. Siyaseten bir göreve talip mi olmuş ve aday mı gösterilmiş? O zaman topluma bir güven mesajı olarak mal varlığını açıklaması istenebilir. İki tweet atan, sahte hesapla siyasilere aba altında sopa gösteren kişi veya kişiler, seçim sürecinden sonra sessizliğe bürünecek ve muhtemelen yerel seçimlere yakın yeniden hortlayacak. 300-500 takipçisi olan anket sayfaları millete ayar vermeye çalışıyor, hakaret edebiliyor, ahlaki değerlerden yoksun bir şekilde her türlü ithamı yapıyor ve maalesef siyasetçiler de bunlara tama ediyor. Yazık… Bir şehirde siyaset bu kadar da ayaklar altına alınmaz, alınmamalı da…! Şu notu da düşmeliyim ki; atılan tweetler, yapılan anketler aday belirlemeye etki değil. Kimse kalkıp sosyal medyada yazılan iki kelama bakıp bu şehir için aday belirlemiyor. Bilin istedim...! PEKİ NE İSTİYORUZ?Sürecin en önemli konusu da bu… Partisi fark etmeksizin, çok iyi profilde biri çıkıp bu şehri yönetmeye, bu memlekete hizmet etmeye talip olsun. Kaç kişi destekleyecek? Akrabası değilse, yakını değilse, ona yücelik atfedip istişaresine başvurmuyorsa “Bana uzak ama memlekete yararlı” deyip destek verecek? Kaçımız bunu yapabiliyoruz? “Kötüyse benim kötüm olsun” diyor ve bunu savunmaktan geri durmuyoruz. “Fikri bana uymuyorsa, bana yakınlığı yoksa neden tercih edeyim?” diyoruz. Sonra da liyakatten dem vurup her türlü aklı veriyoruz ama derine indiğimiz görüyoruz ki, süslü cümlelerin reel karşılığı sıfır. Sonuca baktığımız aranan profilin şu olduğunu görüyoruz;
Hepsi bu değil mi? Kimsenin liyakatli birini aradığı yok aslında. Herkes kendisine yakın birilerinin olmasını istiyor ve siyasi duruşunu da buna göre şekillendiriyor. Öyle vaaz verip liyakatli kişi profilleri çizmenin gerçekçi yanı yok. Siyasete girmek herkesin hakkıdır. Beğenmiyorsan tercihini farklı yönde kullanırsın. Savunduğun partinin yanlış tercih yaptığını düşünüyorsan, gider başka partiye oy verirsin, eleştirilerini de ahlaki ve vicdani ölçüde paylaşabilirsin. Sandıkta vicdanımız ve aklımızla bir karar vereceğiz, oyumuzu ona göre atacağız. Çıkan sonuca da saygı duyacağız. Kırmadan, dökmeden, incitmeden, hakarete ve şiddete meyletmeden… Onurlu bir insana yakışır şekilde… Bu yüzden de diyoruz ki; Siyaset olsun ama ahlâk da bulunsun…. Siyasi ahlakın ayaklar altına alınmadığı, nezaket ve hoşgörü ikliminde demokratik, adil ve memleketin kazanacağı bir seçim dileğiyle…. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|