Şairlerin dünyasıHer yazar şair değildir. Her yazarın dünyası, kalem kullanma biçimi, yaşadığı dünya ile sınırlıdır. Yaşadığı coğrafi koordinatlar (iklim ve yeryüzü şekli), çocukluğunun geçtiği ortam (aile), almış olduğu eğitim (kültür), yaşadığı toplumun sosyo-ekonomik düzeyi (refah seviyesi) ve benzeri olgular yazarın kalemini zengin kılabileceği gibi fakir de kılabilir. Bazen bir yazarın dünyasına, ütopya dağarcığına ve kalem oynatacağı alanın genişliğine şaşırıp kalırsınız. Bazen de yazar, kendisinden başkasını hiç göremez olur. Başkalarının sorunlarına karşı oldukça duyarsız ve kendisinden başka hiçkimseyi görmeyebilir. İçsel dünyasındaki yangınları, hüzünleri, coşkuları ve gem vurulmaz duygu ırmaklarını dolaylı veya dolaysız bir şekilde bize sunabilir. Bazen bunun tersi de mümkündür. Sadece somuta ve kaskatı bir gerçeğin yolculuğuna da bizleri çıkartabilir. Her insan olgular karşısında üç tür davranış gösterebilir; etkilenen, etkilenmeyen ve etkileyen. Sonuçta bir yazarın zenginliği bu üç durumun bünyesinde yaratmış olduğu tesirin boyutuna bağlı olarak değişir. Her yazarın sonuçta dönüp dolaştığı liman, kendi iç dünyasıdır. Başka bir değişle; tüm yazarlar egoisttirler,ama her egoist kişilikte olduğu gibi biraz da başkaları vardır. Yazar, işinin icabı gereği, başkalarını gözetler; ama bakışını kendi kişiliğinde sunar. Arı misali gibi çiçeklerde özü arar ve bu özü bir yapıtta (petek) sergiler. Kendi damgasını peteğe vurur. Petek hiçbir zaman çiçek özlerinin biraraya gelmiş biçimi değildir. Peteğin terkibini oluşturan arının kendi maharetidir. Yazarda arı gibi yapıtını oluştururken herşeyi özümser, fakat farklı bir üslupla eserini ortaya koyar.Nasıl arı kendi maharetini kendi eserinde gösteriyorsa, Yazar da kendisini üslubunda (eserinde) gösterir. Yazar sadece kendini anlatamaz. Salt kendi duygu ve düşünceleriyle yetinen bir yazar, her zaman eksik kalır. Kendisine ve yaratmış olduğu esere aşık olan bir yazar, kendini aşamaz. Başka hayatları bilmeyen bir yazar, kendi benliğinin zindanından dışarı adımını atamaz. İyi bir yazar, aynı zamanda tüm insanlardaki özleri keşfetmeye çalışan bir kaşif gibi olmalıdır. Bilmelidir ki her insanda diğer insanların özellikleri olduğu gibi farklı özelliklerde sözkonusudur. Kendi zindanına hapsolmuş bir yazar, ötekileri göremez. Ötekileri göremediği gibi kendisini de zenginleştiremez. Tarihe ve geleceğe damgasını vurmaya çalışırken, oluşturmuş olduğu eseri de insanlığın hizmetine sunar. Eserini oluşturma süreci içinde ne kadar egoist ise de, eserini oluşturduktan sonra o kadar da cömerttir. Yazarken, düşünürken ve eserini meydana getirir iken; kainatta bulduğu binbir rengi - bize farklı bir üslup ve söylemle sunar, sevdirir. Yazar eserini oluşturduktan sonra aşırı derecede cömerttir. Meydana getirmiş olduğu eseri, kendisi için değil insanlığa teslim eder. Nasıl ki bir arı meydana getirdiği peteği sadece kendisi için değil diğer varlıklar için meydana getiriyorsa şair de öyledir işte. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 25 Kasım 2024 ÖLÜMCÜL KİMLİKLER ve ŞAHSİYETİN ÖLÜMÜ15 Ekim 2024 Asilzade Bir Kadının Hikayesi: Godiva Efsanesi22 Aralık 2023 Konaktan Barınağa Bir Yerel Yönetim Klasiği (!)29 Ekim 2023 Demokrasi İle Taçlandırılmış Bir Cumhuriyet
|