Paranoyaklık yapma evde kalBirçok çok zorlu süreçler yaşamış bir toplumuz. Doğal afetler, darbe girişimleri, maden faciaları, gençlerin öldürüldüğü bombalı eylemler, bazı salgın hastalıklar vs… Hepsinde şimdi olduğumuzdan çok daha rahat davrandık. Çünkü onların çoğuna uzaktan şahit oluyorduk. Kaybedilenler başkalarının hayatlarıydı ve o yüzden kimsenin açıklama yapmasını ya da hesap vermesini beklemiyorduk. Öyle ki, Soma Maden Katliamında, Roboski'de, Ankara Garı'nda, Suruç'ta susmayı tercih ettik. Fakat bugün baktığımızda Kovid-19 virüsü tüm dünyayla birlikte bizi de tehdit ediyor. Bu da bizleri tedirgin ediyor, hatta paranoyaklaştırıyor. Her gün kendi şehrimizde birkaç vaka olduğunu iddia ediyoruz. Sağlık Bakanlığı, Bakan Dr. Fahrettin Koca öncülüğünde süreci bugüne kadar hiçbir şekilde görmediğimiz bir özveri ve bilinçle yönetiyor. İlk kez hepimiz tv başlarında ya da diğer medya organlarında Cumhurbaşkanı yerine gerçekten konunun uzmanı olan, konuya hakim olan birinin konuşmasını bekler olduk. Farkında mısınız bilmiyorum ama bu bizlere güven verdi. Ülkede bilim adamlarından oluşan bir bilim kurulu oluşturuldu. İlgili bakanlık ve kuruluşlarla son derece koordineli bir çalışma yürütüldü. İngiltere daha dün okulları tatil etmişken biz bir hafta önce bunu yaptık ve henüz vaka sayısı 1 idi. Sağlık Bakanı ilk hastayı kaybebettiğini açıklarken ‘Hastamı kaybettim' dedi. Sahip çıkarak, o güveni vererek ifade etti bunu. Şimdi bizlerin yapacağı çok da zor olmayan ama hayatlarımızı koruyacak çok basit önlemler var. Öncelikle zorunda olmadıkça sokağa çıkmamalıyız. Hastalığın yayılması taşıyıcılarla temas, ya da taşıyıcıların temas ettikleri yerlere temasla başlıyor. Hastanelerde canla başla çalışan insanlar var. Evde kalma imkânı olmayan, olsa da kalmayacak insanlar var. Baş ağrısıyla hastaneye başvurmak bu dönemde gerçekten abes bir durumdur. Üstelik hastaneler virüsün en kolay bulaşabildiği yerler iken. Ağrı kesicinizi eczaneden alabilirsiniz. Parmağınız kanadığında evde sarabilirsiniz. Omuzunuzu çarptığınızda buz basabilirsiniz. Tüm bunları yapamazsanız aile hekiminize ya da eczacınıza başvurabilirsiniz. Düşüncesizlik ve bilinçsiz davranma hali sadece virüsün işine yarar. Bunları fazla uzatmayacağım. Zaten televizyonda uzmanlar gereken tüm bilgilendirmeleri yapıyor. Ama o bilgiler sizi rahatlattı diye sokağa dökülmeye de gerek yok. İlaç firmalarının ya da büyük devletlerin oyunu gibi komplo teorilerini de konuşmaya gerek yok. Yarasadan, yılandan, ilaç firmasından ya da bir devlet projesinden kaynaklı olsa da bu virüs gerçek ve insanları öldürüyor. Maske takmak hastalıktan korumuyor olabilir ama hastalık taşıyandan diğer insanları koruyor. Maske takıyor olmak diğer insanlara verebileceğiniz zararı azaltıyor. Hastalık siz de basit bir ateş ya da burun akıntısı olarak seyrederken maske takıp bunu başkasına bulaştırmayı önleyebilirsin. Hani her kahramanın genelde bir maskesi falan olur ya, tam olarak öyle işte. Maske takmak sizi kahraman yapar. Lütfen maske takın. Makarna arayacağınıza maske arayın. Sigara stoklayacağınıza birkaç günlük sigara parasını pahalı olan maskeye harcayın… Tabi kamu kurumlarında da önlemlerin Milli Eğitim düzeyinde alınması gerekiyor. İnsanlara evde kal deyip onları işe gitmeye zorlamanın manası yok. Sağlık çalışanlarına ihtiyaç duyulduğu bariz. Hatta ilerleyen dönemlerde başka alanlardan sağlık kuruluşlarına destek amaçlı kaydırmalar bile yapılabilir. Ama bazı çalışanlar bilgisayarları başında tüm işlerini yapabiliyorlar. Bu insanlar evde kendi bilgisayarlarından da işlerini aksatmadan yapabilecekken her gün kalkıp kurumlarına gitmeleri şu dönemde ne kadar sağlıklı acaba? Ya da işleri durdurulmuş ama mesailerine gitmek zorunda olan insanlar? Üstelik bu dönemde kahvehaneler, kıraathaneler kapandığı için resmi kurumlarımızda çalışan sayılarında da artış olduğunu düşünüyorum beni. Tabi konu o değil kesinlikle. Her sabah evden çıkarken sevgili korona inşallah bugün bana bulaşmasın diyerek çıkan, çıkmak zorunda olan ve her akşam dönüşte “acaba eve getirdim mi? aileme bulaştıracak mıyım?” korkusu ile yaşayan paranoyak insanlar olduk çıktık. Kamu ve özel sektörde birçok işyeri geçici olarak yemek ve servis hizmetlerini durdurma kararı aldı. Tüm çalışanlar dışarda yemek yesin ve toplu taşıma kullansınlar mantığıyla olsa gerek. Yemekhane ve serviste bulaşan virüs çalışma ortamına girmiyor ne hikmetse. Ohal ilan edilsin, sokağa çıkma yasağı getirilsin gibi görüşlere karşı olmakla beraber her alanda esneklik sağlanması ve çalışanlara inisiyatif kullanma yetkisi verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Dijital platformlarda elektronik ortamlarda belge üreten kamu ve özel sektör çalışanlarına evlerinden çalışma imkânı sağlanmalı, yarım gün çalışma esasına veya haftanın 2-3 günü çalışma esasına geçilmeli. Kamuda veya hizmet sektöründe önemli ölçüde aksamaya sebebiyet vermeyecek bu gibi tedbirler birçok insan için hayati önem arz ediyor olabilir. Salgının seyri ve şiddeti ilerleyen süreçlerde karar mekanizmalarını bu tedbirleri almaya zorlayabilir ancak en başından esnekliğin sağlanması ve dışarıda geçirilen zamanın çalışma anlamında verimli bir şekilde değerlendirilerek hızlıca sonlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz zorlu bir süreçten geçiyoruz. Psikoloji olarak da etkilenmemek elde değil. Ama bu dönemde evlerimizde oturup eski günlerde yapılan sohbetleri muhabbetleri yapalım. Yalnız çekirdek aile olarak. Tüm sülale toplanıp vakit geçirmenin de anlamı yok. Uzmanlara kulak verelim. Ama söylediklerini paniklemek için değil duyarlı olmak için kullanalım. Ben tekrar iyi bir süreç yönetildiğini düşündüğümü ifade etmek istiyorum. En azından şu anda görünenin bu olduğunu düşünüyorum. İnşallah bu süreci en az kayıpla, devamlı bir bilinçlilik kazanarak ve sağlıklı bir şekilde atlatırız… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Kasım 2021 Sanat Toplum İçindir(!)23 Eylül 2021 Kurtarılmayı bekleyen şehir! BİNGÖL08 Aralık 2020 En azından bakış açını değiştir!19 Ekim 2020 Madalyonun Öteki Yüzü
|