Ne zaman şehir olacağız?Güzellikleri nedeniyle vazgeçilemeyen İstanbul'u anarken “Trafiği de olmasa tamamdır” denilir gelende. Ve hazır cevap yapıştırılır ardından “Trafiği olmazsa, İstanbul olmaz” diye. Mesainin bitimine yakın, saat 16.00 sıralarında başlayan trafik yoğunluğuna kapıldığınızda kendinizi İstanbul'da sanabilirsiniz. Belki de Bingöl'ün İstanbul'la olan tek benzer tarafı da budur. En azından akşamüstü buna şahit olabilirsiniz. Ve gelelim akşamın çileli yolculuğunun sebeplerine… Yıllardır tekrarlamaktan hicap duyduğumuz ‘sinyalizasyon sisteminin halen çalışıyor olmaması' bir şehir için artık utanç vesilesi sayılır. Her fırsatta yerin dibine soktuğumuz Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü'nün yaptığı sinyalizasyon sistemini Bingöl Belediyesi'nin yapacak gücü yok mu? Çok mu pahalı bir sistem? Yada bu sistemi hayata geçirecek ekip ve ekipman mı yok bu ilde? Ne yollarla, ne park alanlarıyla, ne de güzergâhlarla ilgili bir düzenlemenin yapılmadığı şehirde, sinyalizasyon sisteminin hayata geçirilmesini beklemek sizce de biraz hayalcilik mi? Bunlar yapılmıyor ya, bir de Bingöl insanını küçümseme eklenir üzerine! Neymiş efendim? “Bingöllüler yolu ortasından yürüyor!” İyi de, kaldırımlar işgal altında, köşe başları seyyar satıcılarla dolu ve zabıtalar tıpkı birer podyum mankeni gibi çarşıda boy gösteriyorken, kaldırımı kullanamayanlar elbette yolu kullanmak zorunda kalıyor. Bingöl'de araç kullanmak, İstanbul'da araç kullanmaktan daha zordur. Çünkü krediyle araç alıp, yolu “babamın yoludur” mantığıyla kullanan sürücü sayımız o kadar fazla ki, tahammül sınırlarının aşılmaması mümkün değil! Yıllardır sinyalizasyon sistemi çalışmayan bir ilde, insanlara karşıdan karşıya geçişle ilgili hangi kural ve önceliği aşılayabilirsiniz? Bu bir kültüre dönüşmedikçe, yayalar da, sürücüler de öncelik ve kurallar noktasında her daim sıkıntının birer parçası olarak kalacaklardır! Kaldırımı yayalara, yolları da düzenli bir araç trafiğine tahsis etmedikçe bu sıkıntılar aşılamayacaktır! Sorun sadece teknik düzenlemelerle ilgili de değil! Bir de bilinçsiz sürücü tayfamız var! Dilediğimiz yerde dörtlü sinyalleri yakıp aracı uluorta bırakıp gidebiliyoruz. Tepki gösterilince de “İşimiz var. Ne yapalım! Nereye bırakalım!” diye de çıkışırız! Fahri Alimoğlu ağabeyim “Uçan Tüpçü” başlıklı bir yazı kaleme almıştı yıllar önce. Tüpçülerin aşırı hızlarıyla ilgili eleştirilerini ironi bir dille anlatmıştı. Fakat şimdilerde tüpçülere özenen halk otobüsü ve ticari taksiler var. O kadar aceleci davranıyorlar ki, ceza yazmaya kalksan koçan yetmez! Ticari taksi sürücülerini fark edemiyorsunuz ve “bu araba kendiliğinden mi gidiyor?” merakına da kapılıyorsunuz zaman zaman! Halk otobüsü ve ticari taksi sürücüleri kendini ambulans şoförü mü sanıyor, yoksa onlara “geçiş üstünlüğü” verildi de bizim mi haberim yok? Ama haklılar, nasıl olsa uyaran veya denetleyen yok! Burası bir şehir değil, çiftlik mübarek! Onlar bir yana dursun, belediyenin çöp aracını kullanıp hava basanlar bile var bu kentte! Hele şehirlerarası karayolun da görmeniz lazım. Uçan tüpçü halt etmiş! Sanayi mevkiinde son sürat giden çöp kamyonunun hızını kestirebilmek için gaza yüklenmiş ve ibre 120'yi göstermesine rağmen kamyona yetişememiştim. Kirden kaybolan plakasını da almamıştım. Yani anlayacağınız, bu şehirde trafik iptal olmuştur. Ve ne hikmetse, kimsenin de umurunda değil! Sinyalizasyon sistemi çalışmaz, park sorunu aşılmaz, güzergâhlarla ilgili düzenlemeler yapılmaz, çarşı merkezini genişletip yoğunluğu azaltacak adımlar bir türlü atılmaz ve kimse de oralı olmaz! Sahi, Trafik Şube Müdürlüğü kapatıldı da kamuoyundan mı saklanıyor? Ayrıca rezalete dönüşen şehir trafiğine rağmen İl Trafik Komisyonu halen lağvedilmedi mi? Bilgisi olan varsa lütfen paylaşsın(!) Vakti zamanında Bingöl Valiliğinde bir yetkili, heyecanla koşup “Sayın Valim, müfettişler gelmiş” der! Ama Vali Bey oldukça sakindir. Haber veren personele “Sakin olun! Telaş etmenize gerek de yok! Bir şey yapmamışız ki! İş yapmadığımız için müfettiş gelse ne diyecek?” der. Şimdi, “birileri bu şehrin düzenli, kuralları belli ve saygının öne çıktığı bir yapıya sahip olması için harekete geçsin” diyeceğim ama kim kime ne diyecek? Hiçbir şey yapmayanlar, alt birimlerdeki çalışanlarına ne diyecek? Gerçekten çok mu zor? O kadar basit sorunlarla uğraşıyor ve bunları köşe yazısı diye kaleme alıyoruz ki, yazarlıktan da soğuduk! Trafikle ilgili sıkıntıları onca yıldır söylüyoruz ya! Taş olsa çatlamıştı! Başka illerde bırakın ilçeleri, kasabalarda bile bir şehircilik kültürü oturmuş ve herkes kurallara göre yaşıyor. Ama ibre Bingöl'e dönünce, sanki çiftliğe girmiş bir vaziyet ortaya çıkıyor. Biri bana bunun cevabını versin lütfen; “Ne zaman şehir olacağız?” Havalimanı, üniversitesi, organize sanayi bölgesi ve daha birçok hizmetin yapıldığı bu ilde, şu trafik ve şehir düzenine de bir el atmanın zamanı da gelsin artık!
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|