KENDİMİZLE VE BATIYLA YÜZLEŞEBİLMEKEmperyalist İngiliz, İşgalci İsrail'in ve sömürgeci Batının Jandarması ABD ve onların oyunlarına fırsat sunan İslam dünyasındaki figürler yine birliktelik içinde iş başı yapmış görünüyorlar. Suriye, Irak ve bölgede akan kanın en büyük sorumlularından biri olan eli kanlı Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle birlikte Ortadoğuve İslam Dünyası büyük bir kaos ve kargaşaya itilmek isteniyor. Özellikle de Şii ve Sunni savaşının fitili ateşleyecek yalandan tertiplenen bir suikasttan hareketle Irak'taki ABD ve İran İt dalaşı bir dövüş içerisine girdiler. Küresel emperyalist güçlerin tarihte sürekli kullandıkları oyunları, tekrar devreye sokmak istedikleri açık; savaşı, terörizmi, etnik çatışma, taassup, bağnazlık ve iç çatışmaları kullanarak Ortadoğu ve İslam ülkelerini yeniden dizayn etmek istiyorlar. Yani kanın ve göz yaşının egemen olduğu, ama hakkın, hukukun, adalet, eşitlik ve hürriyettin yerle bir edildiği bir bölge oluşturarak, Atlas Okyanosundan Hint Yarımadasına İslam coğrafyasını sınır ve rejim olarak yeniden dizayn etmek için askeri, siyasi ve ekonomi çabaları içinde,projelerini adım adım hayata geçirme yolunda ilerliyorlar. Bu küresel güçlerin İslam ülkeleri üzerinde kullandıkları en önemli silahları olan mezhepçilik, kavmiyetçilik ve tekfircilik, baskı, korku ve kan dervrede maalesef… Amaç ortalığı karıştırarak yeni müdahale ve düzenlemelere fırsatlar oluşturmak. Onbinlerce insanları ehli sünnet diye öldüren katil bir adamı da fitili ateşlemede kullanıyorlar Peygamberimiz sonrasında Hz.Osman ve Hz.Ali dönemiyle beraber yaşanan iktidar savaşları, akan kanlar, toplumsal geleneğimizde çok ciddi tıravmalar oluşturdu, din siyasi iktidarların, egemenliklerinin bir aracı oldu, her iktidar muhaliflerini astı, kesti veya kafir ve isyancı ilan ederek egemenliklerini sürdürdü. Küresel güçler bu tür silahları iyi kullanma becerisine sahipler, ancak unutmayalım bu fırsatı İslam ülkeleri onlarakBİZLER bilerek veya bilmeyerekonlara sunuyoruz. Etnik ve Mezhepsel ayrımcılığı körükleyecek ve derstekleyecek her hareket ve davranışımız; hak ve hukuk ihlalimiz, otoriter dayatmacı siyasal uygulamalarımız, küresel güçlerin kılıcını bilevler ve bu oyunların sahlenmesine zemin hazırlar. İslam dünyası olarak kendimizle ve batıyla YÜZLEŞMEMİZ gerekiyor. Daha doğru adımlar atabilmek, çocuklarımıza ve insanlığa huzur ve barış içinde yaşanabilecek bir dünya bırakma adına yapmalıyız. Ey aydınlanmacı batı,(kıta ve ada Avrupası, ABD) akıl ve bilimi esas alan batı; özgürlük ve demokrasiyi, insan haklarını temsil iddiasında olan batı; maalesef bu değerlerini kendi ülken ve ırkdaşların dışındaki milletler için hiç de uygun görmedin bugüne kadar. İslam dünyası ve afrikadaki tüm karmaşanın içinde yer aldın, emperyal emellerden vaz geçmedin, dünyada yaşanan tüm sorunlar seninçirkin yüzünün bir göstergesi oldu.Batı denince akla katliamlarla ve entrikalarla dolu bir tarih geliyor çok yazık, sen Dekartları, Hegell'eri, Sponaza'ları, İsa'yı dinlemeliydin. Haçlı seferleriyle,yıkamadıkları İslam dünyasını, Malazgirt de, Mohaç da, Kosovada, Sırpsındığında mağlup oldukları Osmanlı'yı dışarıdan yıkamayınca, içten tertipledikleri oyunlarla ve satın aldıkları hainlerle yapmaya çalıştılar. Ey zulum ve emperyal emeller üzerine kurulan Batı ve yandaşı medeniyet sahipleri… Mazlumlar ve zalimler çatışmasıyla dolu bir medeniyetten, ezilenlerin daha fazla ezilmelerini engelleyecek bir medeniyete, insanı insan yapan bir medeniyete, dünya kaynaklarından hakkedilen ölçüde eşit yararlanmayı sağlayacak bir medeniyete ulaşma arzusunun İslam toplumlarının temel hedefi olacaktır ümidini yitirmedik. Ey son peygamber, rahmet peygamberi olan Hz.Muhammedin ümmeti olan İslam toplumları; barış ve kardeşliği esas alan İslam dinin mensupları bizler şöyle bir bakalım kendimize ne haldeyiz. Şekilsel Müslümanlığın altında ahlaki içerikten yoksun halimiz içler acısı; otoriter ve baskıcı yönetimler bizde, insan hakları ihlalleri ve kardeş kavgası da bizde, akıl ve bilimi de dışladık, peki biz nasıl bir Müslümanız böyle… Ey zalim yöneticileri başlarında taşıyan Müslümanlar, haksızlık karşısında sessiz kalanlar, eğer diktatör ve zalim olan Saddam ve Başer gibiler kendi ülkelerinde hak ve hukuku, adalet ve eşitliği ve kardeşliği sağlamış olsalardı, ülkeleri işgal edilip kan gölüne döner miydi? Özellikle Ey İran, bugüne mezhepçilik yaparak sunni diye nitelediğin islam topraklarında fitne çıkardın, Suriye'deki zalim Esed ve oğlu Başer'inkendi halklarını öldüren kan emici zalim rejimlere dönüşmesinde senin payın çok büyüktür. Kendi topraklarında Kürtlere hak vermezken bölgede terör estiren PYD/PKK ya acımadan destek verdin. Büyük şeytan ABD, Siyonist dedin ama onların hiçbirini gerçek hedef yapmadın, Kasım Süleymani intikamı diyerek Müslüman Irak topraklarındaki ABD üstlerine füze salladın, üstelik salvo atış yaptın. Yeter artık, bu topraklarda barış için çalış… Ey islamın zeki evladı Mısır…kendine tarihine dön. Mısırda ihvan iktidarını darbeyle deviren General Sisi her yıl 40-50 kişi idam ediyor, idam fetvalarını büyük Müftü Şevki Allam fetva yazarak onaylıyor, fetvasında da İhvinanın bu zamanın haricileri olduğu belirtilerek siyasi kararlarına dinsel içerik te katıyor. Suudi Arabistanda da Kaşıkçı cinayetinde de Kabe İmamı Sudeysi kralı aklayan açıklama yapmıştı. Yani bağımlı yargı ve bağımlı dini makam, İslam ülkelerinin kaderi mi? Sultan Abdulhamit Han, elbette büyük bir Sultan ve çok büyük işler de yaptı. Ancak, Fransız ihtilaliyle dünyaya yayılan özgürlük, müsavat, adalet vb. kavramların etkisinde kalan aydınları anlayışla karşılamış olsaydı, baskıyla susturmaya çalışmasaydı, yanlarına çekebilseydi, bugün tarihin seyri çok farklı olabilirdi. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, seçkin yöneticiler, belli bir ideolojik görüşüyle oluşturulan rejimlerine uygun bir toplum inşa etme adına, kan ve göz yaşı içeren cebri bir modernleşme uygulamalarına girmeselerdi, kültürel, dinsel ve tarihsel mirasın modern yapılarla birlikte harmanlanıp, demokratik süreçlerle ve halkıyla barışık bir sistemin inşasına girişilmiş olsaydı,demokratkleşme süreciyle birlikte iktidara gelen hükümetler Cumhuriyet değerleriyle İslami ve Tarihsel mirasımızı bütünleştirip, bu toprakların ürünü olacak bir medeniyet kurabilmiş olasalardı, bugün ülke olarak çok farklı noktalarda olacaktık. Yüzyıllık tarihimize ve islam tarihine bakın, isyanlar, sürgünler, idamlar, darbeler, baskılar, sağ ve sol gibi toplumsal kavgalar, terör, vb. olay ve olgularla geçirilen bir tarihle içiçe yaşadığımızı göreceksiniz. Böyle süreçleri yaşayan bir devlet ve toplum elbette gelişmiş moden bir devlet kurmakta zorlanacaktır. Almanlar ikinci dünya savaşında yok oldular, Japonlar da Atom bombasıyla yerle bir oldular ama 10 yıl içinde dev ve süper bir devlet kurdular. İslam toplumları olarak, Şahsa dayalı otoriter yapılardan, hukukun ve yargının Liderlere,ideolojilere veya dinsel anlayışlara bağımlı olduğu sistemlerden; Laiklik ve dinin siyasi olarak kullanıldığı kültürden; dinin ahlaki içerikten yoksunlaştırılarak tamamen folklorik ve şekilci düzeye indirilmesinden kurtulmadığımız sürece; İslam ülkelerinin dertleri bitmeyecektir, üzerimizde oynan emperyalist etnrikaların kurbanı olmaktan ve bölünüp parçalanmaktan ve işgal edilmekten kurtulmamız çok zor olacaktır. Hele hele, endüstüreyel gelişimini tamamlayan, Hukuk üstünlüğüne dayalı, İnsan Hak ve Özgürlükleriyle süslenmiş, kurum ve kurallarıyla modernleşmiş yapılar ve yargının, yasamanın ve yürütmenin ayrı olduğu ve birbirini denetlediği Çağdaş Modern bir devlet kurmaları daha zor olacaktır. Tarihimize ve olaylara sosyal ve siyasal bilimci gözüyle bakarak, dersler çıkarıp yolumuza daha güzel devam edebilmeliyiz. Aksi durumda İnsanların mutlu olduğu, dinimizinde en güzel şekilde yaşandığı toplumlar ve devletler kurmak ve Uygar bir İslam Medeniyeti inşaa etmek hayal olacaktır. Ümidimi asla yitirmedim. Neden dünya herkese terakki (ilerleme) dünyası olsun da sadece bize tedenni (gerileme) dünyası olsun ki, bu durum Kaderi ezelinin hikmetine uygun düşmez ki… Ümitvarım,İslam toplumlarının silkinerek, şanlı dönemlerinde yaşanan güzel değerleri, bugünkü çağa uygun formlarda yeniden inşaa ederek, insanlığa önder ve örnek bir toplumlar olarak dünyaya barış ve kardeşlik ve güzellikler sunacak İslam Medeniyetini yeniden kuracaklardır inşallah diyorum. Ümitvar olunuz şu istikbal inkilabatı içerisinde en gür seda İslamınsedası olacaktır. Tüm bu yaşanan olaylardan dersler alarak yolumuza koyulmak zamanıdır. Herkesi muhabbet ve sevgiyle kucaklıyorum. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|