KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
22 Aralık 2024 Pazar
°C
Yılmaz Ekinci
yekinci07@hotmail.com

Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar

22 ŞUBAT 2016 PAZARTESİ 12:37
0
6284
0
AA aa

Şahsiyetli kişi, kendini yönetmeye ve kendisine söz geçirmeye çalışan kimsedir. Eşitlerarası ilişkiyi erdemli hayatın bir kazancı olarak görür. Efendi ile köle arasında kurulan ilişkinin sorunlu olduğunu bilir. Sadece kendini yaşamak ister. Başkalarına hükmetmeyi istemez; alt- üst ilişkiyi sevmez.

Cahil insan ise başkalarını yönetmeye teşne bir varlıktır. Kendisine söz geçirmez, başkalarına hükmetmeye çalışır. Hiyerarşik örgütlemeyi hayatın kaçınılmazı olarak görür. Başkalarına hükmetmeyi doğal hayatın bir uzantısı olarak görür. Eşitlerarası ilişkiyi sevmez .
Halbuki, efendi ile kölenin olduğu bir yerde özgürlük olmaz. Efendi hükmetmeye çalışır, köle ise kurtulmaya çalışır. İnsan tabiatı böyle bir şeydir.

Maalesef insanlık daha “ yöneten ve yönetilen “ ikileminden kurtulmuş değildir. Her ne kadar “yönetenler, yönetemez duruma gelmişler ise de yönetilenler henüz yönetilemez bir seviyeye gelememişlerdir.”
Toplumların geleceği okuyamamaları, geriye doğru savrulmaları ve savunma refleksine bürünmeleri zihinsel tutunmanın bir işaretidir.
Acziyet ve korku yeni hamle yapmayı hep engeller. Geleceği okuyamama, cehaletle ilgilidir. Çünkü cehalet; insana gurur, kibir, zorbalık ve mutaassıplık kazandırır. Cahil insanların dokunulmazlıkları ve kutsalları boldur. Her gördükleri nesnede yeni tabular, totemler icat etmede mahirdirler.

Toplumda bilinen bir yanlışlık var; cehaletin, “ ilim” kavramının zıddı olduğuna dair. Oysa cehalet, ilim kelimesinin zıddı değildir.
İlim kelimesinin karşılığı hilmdir. Yani hilm, incelmiş ve zarafet ile donanmış insanın omuzlarında taşıdığı vakurluğudur. Cehaletin karşılığı ise kabalıktır ve şeytani kurnazlığın abidesi olan kibirdir.
Kibrin alametlerini iyi bilmek gerekir. Zalime, kibirle mukabelede bulunmak erdemliliğin bir vasfıdır. Mazluma karşı kibir ve gururla davranmak ise zalimliğin bir işaretidir. Üstenci bir dille başkalarını aşağılamak, eleştiriyi hakaret olarak görmek, övülmeyi herkesten beklemek, dalkavuk ve çıkar gruplarından oluşan insanlarla hem hal olmak cahil insanların temel özelliğidir.

Cahilliğin okumuşlukla bir alakası yoktur; cahil, okumayı yazmayı ve alfabenin alasını sökmüş insandır; fakat insanlığı hatim etmede sınıfta kalmıştır. Cahilliğin karşılığı ümmi olmak da değildir. Ümmi olmak, kötülüklerden arınmış ve rafine olmuş insan demektir. Yani zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak kötülüklerden uzak kalmaktır. Yoksa içinde yaşadığı toplumun verili bilgilerini alıp, onunla amel etmek hiç değildir. Atalarından almış olduğu muhafazakar değerleri yaşatmak, sürdürmek hiç değildir. -“ Ya ataları yanlış yoldalar ise…” uyarının bir manası, bir hikmeti olsa gerek?

Cehalet kötülüktür, kötülük ise her zaman organize bir eylemdir.
Onun için kötülük hep iktidara oynar.
İyilik ise yalnızdır, tek başına doruklara çıkmaya cehd eder.
Cehalet sonuç itibarıyla kötülüktür, ondan güzellik sadır olmaz!
İyiliğin organize olması gerekir. Aksi takdirde hep gökte aranan, ulaşılmayan bir ütopyaya dönüşür.
Güzellik ve hakikat, soyut değil somuttur; gökte değil, yerdedir!
Siz neyseniz yöneticilerinizde sizden farklı değildirler. “Bir millet kendi kaderini değiştirmediği müddetçe Allah da onların kaderini değiştirmez.”

Önceliklerini ve stratejisini belirlemeyen toplumlar, istenilen hedefe ulaşamazlar. Problemleri yönetme kapasitesine sahip olamayan toplumlar istediklerini gerçekleştiremezler. Bu ister kamuda olsun, ister özel alanda olsun fark etmez.
Yönetimde temel bir paradigma vardır: Kendini yönetemeyen, başkalarını yönetemez. Bir de Filozof Aristo'nun meşhur ve manidar bir değişi var: “Ailesini iyi yönetemeyen birisini, topluma yönetici yapmayınız!”

İyi bir yönetici olmak için bilinen bir üniversitede okumak yeterli değildir. İyi bir yöneticinin diplomaya da ihtiyacı yoktur. Mesele okur- yazar olmakla ilgili bir mesele değildir. Hele yabancı dil bilmekle ilgili hiç değildir.
İdrak melekesi belli bazı verili bilgilerle sınırlı, temsil kabiliyeti minimum seviyede olan bir insanda istenilen sonucu alamazsınız!
Bu konu ile ilgili bir anımı burada anlatmak istiyorum:
Kamuya ilk adımımı attığımda, “ tasarruf” kelimesinin kamuda nasıl öldürüldüğü, çarmıha gerildiğini gördüğümde üzülmüştüm. Elektrik anahtarlıklarının altına “lüzumsuz ise söndürün!” spotunu gördüğümde, herhalde tasarruf bu olsa gerek diye iç geçirmiştim. Daha sonraları verimli çalışmanın saat: 08.00 ile 17.00 arası “ bir yerde bulunmak” olduğunu kavradığımda, performansın(!) ne olduğunu keşfedecektim.

İyi bir yöneticinin “nasıl olması” gerektiğini öğrendiğimde, liyakat ve ehliyetin ne olduğunu acı da olsa öğrenecektim.. .
Üst düzey bir yöneticinin, müsteşar yardımcısının, personelin giriş ve çıkışlarını kontrol ettiğini gördüğümde; hiyerarşik olarak konumlanmış olan kamu yönetim anlayışımızın bir gereği olarak -personelden sorumlu genel müdür, daire başkanı, şube müdürü dururken- birebir bu iş ile ilgilenmesini görevinin mahiyetinin bir gereği diye düşünmüştüm (!..)

Cahillerin ve Cehaletin hükmettiği bir yerde huzur, barış ve adalet olmaz. Mevlana Celaleddin Rumi'nin değişiyle “Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.”

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın