KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Aralık 2024 Cumartesi
°C
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

Halkın hobisi 'siyaset' olunca…

18 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA 18:09
0
5380
0
AA aa

 23 Ağustos 2013 tarihli “İŞ ÇOK AMA ORTADA BİRŞEY YOK!” başlıklı köşe yazımda, Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü'nün çalışmalarındaki sistematik hataları ve israfa yol açan uygulamalarına değinmiş, satır aralarında Düzağaç Kavşağı'nın yapılmayan kısmı için şu öngörümü paylaşmıştım: “Düzağaç Kavşağı ile Köy Hizmetleri'nin karşısındaki yol bir türlü yapılmadı. Muhtemel yağışların etkili olacağı günleri bekliyorlar! Malum, daha önce de yine yağışların olduğu dönemde kavşağın bir bölümü yapılmış, hatta geri kalan kısmın sözde bu yıl yapılacağı beyan edilmişti.”

Ve tarih, 17 Eylül 2013. Akşam saatlerinde eve giderken Düzağaç Kavaşağı'na yakın bir noktada, yolun kapatılması için oluşturulan bariyerleri fark etmeyen bir sürücünün ani şerit değişiminden kaynaklandığını öğrendiğim zincirleme bir trafik kazasıyla karşılaşıyorum. Az ilerde ise Petrol ile Köy Hizmetleri arasındaki bölümün kazıldığını ve iş makinalarının bölgeye konuşlandığını görüyorum.

Üç hafta önce söylediklerim aynen gerçekleşmişti. Çünkü aynı saatlerde yağmur etkisini göstermişti. Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü'nün neden yağmurlu günleri beklediğini merak ediyorum ki, umarım onların da verecek bir yanıtı vardır.

Öte yandan, Üniversite Kavşağı'nda çökmeler başladı. Eğer yapılacak yollar iki yıl içinde bu şekilde olacaksa, devletin daha çok para harcaması gerekecek. Malum, devletin malı deniz ya..!

Edindiğim bir bilgiyi paylaşmak adına küçük bir aktarımda bulunmakta da fayda görüyorum. Karayolları 84. Şube Şefliği bünyesinde hizmet veren ve sürekli arızalar dolaysıyla yaşanan kazalara rağmen şartnamede belirtilen araç gereci hizmete sunmayıp Genel Müdürlük düzeyindeki gücüne güvenerek farklı çözümlemelerle tabiri yerindeyse ‘yolunu bulan' özel şirkete birilerinin ‘DUR' demesi gerekmiyor mu?

Tabi bizim siyasilerimizin buna gücü veya cesareti yeter mi, zamanla göreceğiz.

YA RABBİ, ŞÜKÜRLER OLSUN

Altyapı ve üstyapı çalışmalarının gerçekleştirilmesi elbette ki, şehrimiz için kaçınılmaz ve olması gereken bir hizmet. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Fakat iş yapılmasına karşı eleştirilerin her geçen gün çığ gibi büyümesi dikkat çekiyor.

Biraz irdelendiğinde, kamuoyunda eleştirilen asıl meselenin, “tercih edilen sistemin yanlışlığına olan inanç ve yöneticilerin karakteristik özelliğiyle olan duygusal bağdaşamamazlık” olduğu kanaatindeyim.

Eleştirilere karşılık ‘zahmet olmadan rahmet olmaz' şeklinde bir savunma mekanizması hızla çalışıyor fakat her gün evinde, işyerinde tabaka halindeki tozu temizlemek zorunda kalan insanların bunun ne kadarını yuttuğunun göz ardı edilmesi de manidardır.

Nefes almakta zorlanan bir toplumdan bahsederken, siyasi taraftarlıkta bu kadar aşırıya gidilmesinin pek de haklı yönünü bulunmasa gerek!

Velhasılıkelam, tozun önlenmesi için yürütülen ancak yetersiz olan çalışmalara rağmen her gün yığınca tozu yutmak zorunda kalan Bingöl halkının imdadına Yüce Yaradan yetişti. Salı akşamı başlayan yağmurla birlikte, kahverengi olan yeşil yaprak öz rengine döndü, Çarşamba sabahı karşılaştığım birçok kişinin “Çok şükür yağmur yağdı da rahat bir nefes aldık” duasına tanıklık ettim.

Rahat bir nefes alabilmek için ‘yağmurun birkaç gün daha etkili olması' dileklerimi paylaşırken, birkaç gün sonra ‘yağışların durması ve çalışmaların bir an önce tamamlanması' yönündeki duamı da aktarmış olayım.

YAKLAŞAN SEÇİMLER;

Toz toprakla karışık eleştiriler gündemden düşmese de toplumun yeni gündem maddesi elbette ki, yaklaşan yerel seçimler. Çok meraklı bir halkız. Kim aday adayı olacak, kimlerin niyeti var, hangi parti kimi aday gösterecek, halk kime oy verecek vs… uzayıp gidiyor sorular zinciri.

İnsanımızın en büyük hobisi ‘siyaset' olunca konuşacak başka konuda olmuyor masada.

Sırf siyaset gündeminin belirlendiği parklar, kahvehaneler var bu şehirde. Akşam mesai biter, dostlar buluşur ve en hararetli atışmalar bu sorulara ekseninde yaşanır.

Bunca yoğun tartışmanın akabinde oy verdiğiniz partiniz iyi veya iyi olmayan bir adayı önünüze sürdüğünde “kötü de olsa bizimdir” deyip oyunuzu veriyorsanız, “ne gerek var bunca çene yormaya?” diye sorulmaz mı size?

Bekle, aday belirlendikten sonra kimi başarılı, donanımlı ve hizmet edecek düzeyde görüyorsan oyunu ona veya partiye kullan. Bunca strese ne gerek var?

Klasik bir siyaset analizimiz de var: “Aşağıçarşılı, Zıkteli, Azlı ve Kanireşli… vs. olsun”

“Aşiret” kavramı etrafında daireler oluşturup, benimsediğimiz kimseleri bu daire içerisinde bütünleştiririz. Bu algının temelinde ise “Güçlü olan benim, karşımdaki beni ezemez” duygusu yatıyor. Herkes kendisini veya mensubu olduğu akraba çevresi ya da sevilmeyen tabiriyle ‘aşiretini' Bingöl'ün sahibi sanıyor.

İyi de, güdülecek bir koyun yok ki çobana ihtiyaç duyulsun. Evine hizmetçi alan bir kişiyle, hizmetkâr seçen toplum arasında ne fark var?

Eğer ki; kaba tabirle “başımıza kelle” seçeceksek (ki) kimse bunu istemez, o halde hizmetkâr seçimi için duruşunuzu göstermek durumundasınız. Ya kısır döngüler ekseninde taraf olursunuz, ya da geniş bir yelpazeden bakarak hizmetkârınızı tercih edersiniz.

Unutmayalım ki, seçilmişler o toplumun aynasıdır.

Aynanızı nasıl görüyorsanız, seçimde de ona göre adım atarsınız.

Vesselam...

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın