Hal ve Yol ÜzerineÂdemoğlu, eşyaya ve tabiata nazarında, muhtelif izan, muhabbet, dikkat, tecessüs, efkâr adabı ile merbut ve mülaki! Kâinatı fikirde seyyah bir mevkide evirip çevirirken, beşerin önemli sermayelerinden birisi, tabiatla, harici insan gruplarıyla, devranın süsleri ve sınavları olan sorunlarla boğuşurken kullandığı, kullanacağı duygu, üslup ve lisanı doğru kullanım yeteneği. Modern tabirle ‘iletişim', ‘empati' gibi ifadelerle tavsif olunan bu sermaye, doğru kullanımda hakka ve doğruya hürmeti, yanlış kullanımda ise göze gelmeyen, içerden yakan zulmeti çağıran alat, çaplı bir güç. Biraz açalım mevzu isterseniz. Kişileri, olayları, eşyayı, bulunduğu an itibariyle görmek, “Ben bu kişiyi, olayı, davranışlarını çözdüm”, “Bundan sonraki yönünü biliyorum” demek, özünde; “Gaybı yalnız Allah bilir” hükmüne karşı çıkmak, gaybı bilebileceğini iddia etmek ilk adımda! Sadece bununla kalmıyor elbette “çözdüm” iddiası. Rahman ve Rahim olan Allah, kulunun “haline” değil, geleceği uzun geçici uzun imtihanlar boyunca sabrına, dirayetine, seçimlerine bakar ve kula açık kapılar bırakırken, “çözüm” diyenin dilinde, aklında ve gönlünde kapattığı kapılar ve hükümler adedince Allah'ın emrine isyanın bir nevi! Bitti mi? Hayır! Settar olan Hüda, “ayıpları örtün ki ayıplarınızı örteyim” derken kabahat ve kusur madenciliğe devam etmenin giriş kapısından adım atmak; sade ve müstakil hallerden hüküm değiştirmek! Hal bakışı, çözdüm derken aklını, etrafını, iyiliğin yolunu, bulunulan halde, zaman ve mekânda düğümlemek insan olmanın mesuliyetinden kaçma girişimi, kolayca Yol bakışı var bir de! Yola revan olanların, yolda olanların, yoldan çıkmayanların bildiği; hem de dosdoğru bildiği. Yola bakmak, beşikten mezara düşe kalka yürüyen âdemoğlunun, kendi “yolcu “halini bilerek yol arkadaşları olan icmal beşere aynı, gözle bakabilmesi. Yol bakışı yolculuğun müşterek mesuliyetlerinin gereği vazifeleri paylaşmak, azığını, ekmeğini, suyunu, derdini, duygunu ve hikâyeni paylaşmak. Yola bakmak, ezeli ve ebedi muallim olan Allah'ın bize emrettiği, “kolayca hüküm verme, araştır, bekle, sabret, aklet, yanılma ihtimalini bir kenara koy, tefekkür et, doğrusunu yalnızca Allah Bilir” dediği birçok emrin mukteazası. Yol bakışı, aciz olan insana açılan fırsat kapısı, tıpkı aciz hallerimizde Hüda'nın bize açtığı yollar gibi! Yol bakışı, yorulanın koluna girmek, acıkanla azığını pay etmek, dertlinin elinden tutmak; tıpkı aciz, yorgun, küsmüş, şaşmış, yanılmış, biçare hallerimizde Hüda'nın tekrar ve tekrar alıp bizleri, çıktığımız raylardan doğru yola tekrar koyması gibi! Hal'den anlamalı beşer, eyvallah! Fakat yol, münferit hallerin icmali, duraklar dolusu imtihan ve sır! Halden bilmek, yola girmek duamız! Sevgiyle kalın
YORUM YAZIN ![]()
|