HAKİKAT İLE OLAN İLİŞKİMİZ: KANADI KIRIK KUŞ VE DERVİŞHakikatin gölgelenmesi kadar ağır bir cürüm yoktur yeryüzünde. Lügatımızda bu durumu çok güzel açıklayan bir kelime vardır: Küfür/ kâfir. Kafir, bir şeye inanmayan kişi değildir, hakikati örten kişidir. İnsan denilen varlığın yeryüzünde halife kılınması, gerçeğe olan şahitliği ve şahadetliğidir. İnsan dışında başka hiçbir varlık diğer bir varlık hakkında şahitlikte bulunamaz. Onun için şahitlik ve şahadet, kişiliğin temel niteliği olarak ön plana çıkar. Doğru dediğimiz şey eşyayı olduğu gibi, yalan ise eşyayı olduğundan farklı göstermesidir. Olay ve olgulara tarafsız ve objektif yaklaşmak hem ilim adamının hem de bilimsel metodolojinin bir gereğidir. Nesnel olmak, eşyaya objektif bakmanın bir sonucudur. Subjektif olmak ise öznel değer yargılarının bir sonucudur. Onun için dogmatizm ve ideolojik düşünme biçimi, öznelliğin bir sonucudur ve buğulu bir camdan eşyaya bakışın izdüşümüdür. Varlıkla ilgili herhangi bir araştırmanın veya bilginin bulgusu, ontolojik ve epistemolojik yapıyla tutarlılık göstermesi hakikatin tezahürü açısından önemlidir. Gerçeğin üstünün örtülmesi, şal çekilmesi, inkar edilmesi; gerçeğin hanesine zarar vermez, fakat toplumun hakikat ile bağlantısının kopması, o topluma onarılmaz hasarlar verir. Özgüvenden mahrum olan toplumlar, takiye kültürüne sarılırlar. Takiye, hakikati yaralayan bir fiildir. Doğu toplumlarının hem idari hem de ilmi açıdan gelişmemeleri bu şeffaf olmayan kültürün bir sonucudur. Doğu toplumlarının üzerinde bu şal çekip alınmadığı müddetçe bu gölgeden kurtulamazlar. Bir zamanlar bir kitap okumuştum: "Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti." Şimdi geriye dönüp, 2000 yıllık bir insanlık tarihini okumaya başlayınca, neden Batılı toplumlarının ilerlediğini ve diğer toplumların neden geri kaldıklarını üzülerek görüyorum. Kendi ufuklarıyla sınırlı olan bilgileri tek doğru diye lanse edip, kendi milletini, cemaatini, verili inançlarını her şeyin üzerinde ölçü alanların, fıtratla ilişkisi olmayan bu bilgileri kutsayıp, insanlığa faydası olmayan malûmatları derleyerek ve malumatfuruşluk yaparak ve yeni kutsalları inşa ederek Apsis öküzü gibi kendi bildiklerini resmi görüş doğrultusunda hakikati bükenlerin bu zihinsel tutum ve düşüncelerden arınmadıkça nasıl “ümmi” olarak kalınabilinir diye hiç düşündüler mi? “Musa'nın asası ile firavunun sihirbazları arasında kaleminiz nerede duruyor” diye hiç kendimizi sorgulayabildik mi? Gerçeğe, sadece gerçeğe şahadet eden insanlarımız nerede? Biz de yine eski akil insanların yaptıkları gibi “kıssadan hisse“ metaforu ile soyutu somuta indirgeyerek ve hakikatin üzerindeki örtüyü/ hırkayı çekerek meramımızı anlatmaya çalışalım. Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen çağırtır ve ona sorar: “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?” Derviş kendini şöyle savunur: "Sultanım, kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yaklaştım yine kaçmadı. Teslim olacağını düşünüp atladım. Yakalayacağım esnada kanadı kırıldı" Hz. Süleyman: "Bak, bu adam haklı, niye kaçmadın? O sinsice yaklaşmamış, hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kırıldı diye şikâyet ediyorsun" Kuş kendini savunur: "Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsa hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, diye düşündüm”. Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder. Ancak bu emre kuş itiraz eder: “Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır. “Neden” diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar: “Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. “Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkarın. Çıkarın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın…!” Kıssadan hisse; gerçeğin görünürlüğü için riyalardan arınıp; “ya olduğun gibi yada göründüğün gibi ol”maktan başka bir seçeneğimizin olmadığı ortadadır. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 25 Kasım 2024 ÖLÜMCÜL KİMLİKLER ve ŞAHSİYETİN ÖLÜMÜ15 Ekim 2024 Asilzade Bir Kadının Hikayesi: Godiva Efsanesi22 Aralık 2023 Konaktan Barınağa Bir Yerel Yönetim Klasiği (!)29 Ekim 2023 Demokrasi İle Taçlandırılmış Bir Cumhuriyet
|