Görülenler Ve GörünmeyenlerTarihte büyük izler bırakmış şahsiyetlerden bahsedildiğinde, bu kişilerin sahip olduğu tüm meziyetlerin sadece kendi kişiliklerinin bir tezahürü olduğu zannı zihinlerde oluşur. İnsanların ekseriyeti böyle bir algılama şekline son derece açıktır. Öyle ki; toplum olarak şahıslar üzerinden fikir ve davalara anlam yükleyerek şahısları ön plana çıkarmaya ve yüceltmeye yatkın olduğumuzdan, bu özelliğimiz önümüzdeki tabloyu doğru okuma ihtimalini daha da zorlaştırıyor. Tarihte bırakılan bir iz üzerinden sadece izin sahibine duyulan muhabbet, nice izlerin görülmesine mani oluyor. İzin içindeki iz bırakmayan izler, izin gerçek mimarlarıdır. Çoğu zaman kimselerce fark edilmezler veya kıymetleri de pek anlaşılmaz. Hiçbir kahraman yalnız değildir. Hiçbir âlim, mütefekkir yalnız değildir. Hepsine şekil veren, güç veren, karanlıkta önlerine kandiller yakan, dünyalarını genişleten birileri vardır. Ezcümle; hiçbir hamur kendi kendine yoğrulmaz. İmam Gazali'de Yusuf Hemedani'yi ve İmam Cüveyni'yi görmemek, Yunus'da Taptuk Emre'yi görmemek, Sultan Alparslan'da, Melikşah'da arkalarındaki deryayı, yani Nizamülmülk'ü görmemek, at gözlüğüyle görmek demektir. Sadece gör denileni görmek veya gözünün önündekini görememektir. Sağlam bir maya, oldukça önemli bir şeydir. Lakin o mayayı kendine yakışır bir hamur yapacak maharetli ustaya ihtiyaç vardır. Maya sağlam olmadan ustanın maharetinin ehemmiyeti yok, usta maharetli olmadan mayanın sağlamlığının ehemmiyeti yok. Günümüzde de bu anlatılanlardan öğreneceğimiz ve ihtiyacımız olan çok şey var. Mevki ve makam sahiplerinden sıradan bir insana kadar, herkesin kendi çapında alması gereken hisseler var. Güneş herkese cüssesi oranında isabet edeceğinden, herkes de cüssesi oranında gölge oluşturur. Dünyevi veya manevi bir makama sahip olanlar, önce kendi dünyalarında uzun bir gezintiye çıkarak kendilerini tetkik ve tenkit ederek kendilerini etraflıca tanımalılar. Kendilerini tanıdıktan sonra da kendilerini tamamlamanın yolunu aramalılar. Bu kişiler belki çok iyi bir şoför olabilirler ama, arabaları arızalandığında çok iyi de bir ustaya ihtiyaçları olacak. Lastikleri patladığında lastikçi, motorları arızalandığında motorcu, farları arızalandığında elektrikçiye ihtiyaçları olacak. O halde bindikleri arabada, o ustaları da her an yanlarında taşımalılar. Kibirli ve benlik davası güden bir şoför, yolda kalmaya ve yoldan çıkmaya mahkûmdur. Kendisini yoldan çıkardığı gibi arabasını da yoldan çıkarır, yolcularını da hem yolda bırakır, hem de başkasına muhtaç hale getirir. Öfkelendiğinizde kalbiniz, duygusallaştığınızda aklınız, basiretiniz bağlandığında gözleriniz, yorulduğunuzda ayaklarınız, duymadığınızda kulaklarınız olacak birileri olmalı her daim. Onlar olursa siz de olursunuz, onlar olmazsa siz zaten yoksunuz. Adaletin tanımına dair çok güzel bir söz vardır. “Adalet, her şeyi yerli yerine koymaktır” denir. Gerçekten de her şey yerli yerinde olduğunda ortaya görülmeye değer bir şaheser çıkacaktır. Hiçbir şaheser yoktur ki; her yönüyle ve her detayıyla sadece bir ustanın eseri olsun. Usta, eserin çok şeyi olsa da hiçbir zaman her şeyi değildir. Yerli yerinde olmayan her bir taş, toplumun yüreğindeki bir yaradır. Sökülüp atılan her bir taş, yitirilen bir ümit ve kayıp giden bir gelecektir. Ustada eseri değil, eserde ustayı aramak her daim daha evladır. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 02 Ocak 2024 Gazze'den Yankılananlar18 Eylül 2022 Fay Hatları Arasında Yürüyüş!14 Mayıs 2022 Kimlik Sorunumuz18 Mart 2022 O Kuşak Kim?
|