KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
13 °C Parçalı bulutlu
Yılmaz Ekinci
yekinci07@hotmail.com

Değişen Türkiye'nin Yeni Yönetim Paradigması

27 TEMMUZ 2018 CUMA 18:46
5
5288
4
AA aa

“Dünyanın en sancılı ve en ağır görevi nedir? ” derseniz, derim ki: “İnsanları yönetmek ve memnun etmektir!”

 Onun için bir kamu yönetimi uzmanı olarak yönetim ile ilgili birçok kitap okudum. Bizden öncekiler acaba “nasıl yaşamışlar ve nasıl bir sistem kurmuşlar” diye hep merak ettim.

Platon'un “Devlet” kitabı, Thomas  More'nin “Ütopya”sı, İbni Haldun'un “Mukaddime”si, Tommasso Campanella'nın “Güneş Ülkesi”,  George Orwell'in ” 1984”ü, Aldous Huxley'in “Cesur Yeni Dünya”sı, George Orwell'in “Hayvan Çiftliği” Farabi'nin “Erdemli Toplum”u, Montesquieu'nun “Kanunların Ruhu” , Jean-Jacques Rousseau'nun “Toplum Sözleşmesi”ni ve  Nizamülmülk'ün “Siyasetnames”i, Karl R.Popper'ın “Açık Toplum ve Düşmanları” …adlarını sayamayacağım Batılı ve Doğulu bir çok  düşünürün kitaplarını bulup okuyacaktım.

 Evet, insan yönetilmek için yaratılmadı. Allah, onu “yeryüzünün halifesi” olarak yarattı ve ona özgürlüğü verdi. Onun fıtratına uygun bir sistem inşa etmediğiniz müddetçe, yeryüzünde kaos kaçınılmaz olur.

Türkiye de bazı şeyler değişiyor. Bu değişenlerin içinde değişmesi gereken en önemli şey devletin yeniden yapılanmasıdır. Merkezi sistem değişiyor.

Merkezi sistemi en iyi temsil eden kavram “valilik” müessesidir. Vali, Arapça kökenli bir kelimedir ve Allah'ın 99 isimlerinden birisidir. Onun için bir şehre vali olarak atananlar, insan- toplum- kâinat ve Yüce Yaratıcı ile ilişkileri iyi bilmeleri gerekiyor.  Ahalinin can, mal ve onur emniyetlerini korumalarının yanında, ahalinin hürriyetini, refahını ve insanlar arasındaki ilişkilerini adalet çerçevesinde sağlamaları her daim vazifelerinin bir gereği olarak görülmüştür.

Valilik sistemi değişiyor. Bugünkü valilik sistemi, Fransız idare sisteminden bize tevarüs etmiştir.  Özellikle il özel idaresi uygulaması bunun tipik bir uygulamasıdır. Ülkemizde il özel idaresi, halkı pek sisteme dahil etmez. Merkeziyetçi ve buyurgan bir sistem üzerinde varlık bulur. Bu sistem, 19. yüzyılın merkeziyetçi sisteminin bir versiyonu olarak ortaya çıkmıştır. 

Günümüzde valilik sistemi düzenleyici,  denetleyici ve temsil niteliği ağır basan bir kimliğe bürünmüştür.

Ayrıca,  kültürümüzde “Bir yerde iki amir olmaz” kuralı çerçevesinde il meclisi ve belediye meclisi yeniden oluşturulmalıdır. Yeni sistemin bir gereği olarak halk, belli niteliklere sahip meclis üyelerini birebir seçimle belirlemelidir.

Türkiye'nin yönetim yapısıyla ilgili birçok şey söylenebilir. Türk modernleşmesi,  aslında daha çok sosyal olguların bir neticesidir.  Bunun en bariz olgusu mülkiye düzeyinde ortaya çıkan örgütlenme yapısıdır

“Önce Mülkiye Sonra Türkiye!”  sloganı,  oligarşik bürokrasinin sloganıydı. Gençtim, bu söze pek anlam veremiyordum. Geldiğim ve yetiştiğim kültürde içten içe bu söze karşı toplumda karşıt bir duygunun olduğunu görüyordum.  O dönemlerde  “Önce Türkiye, Sonra Mülkiye”  olmalıydı diye düşünüyorduk.  Aslında bu sözün de zımni olarak bürokratik oligarşiyi gizliden gizliye destekler mahiyette olduğunu zamanla keşfetmemiz gecikmeyecekti.

Yeni nesil pek bilmez. O zamanlar ancak Mülkiye'de yetişenler kaymakamlık sınavına girebiliyorlardı. Diğer üniversitelerde okuyanlar bu sınavlara giremezlerdi. Yani bir nevi kast sistemi vardı. Bürokratik oligarşi, sınıfsal yönetim tekelini kendi elinden bırakmak istemiyordu. 

Oysa o dönemlerde; dipte, Anadolu'nun ücra köşelerinde yetişen yeni bir genç nesil geliyordu.   İslami duyarlılığı yüksek; yerli ve milli kültürü özümsemiş bu gençler vali ve yargıç olmak için üniversite kapılarını zorluyorlardı.

Anadolu'nun ezilmiş, yoksul ve azimli çocukları, üniversitelerin kamu yönetimi bölümlerine ve hukuk fakültelerine girmeye çalışıyorlardı. Zengin aile çocukları ise genelde işletme ve iktisat bölümlerini tercih ediyorlardı. Pek anlam veremiyorduk ama zamanla anlayacaktık:  “Onların işleri, güçleri vardı, bizimkilerin ise akşam eve ekmek götürecek işleri bile yoktu.”

Osmanlıdan bu yana alt tabakadan üst tabakaya yükselmenin yolu hep eğitim olmuştur.  Bu çok doğru ve güzel bir ilkedir. Bugün kamuda ve siyasi arenada olan birçok üst düzey bürokrat ve siyasetçiyi bu ilke sayesinde tanıyoruz. Onun için bu ilke önemsenmeli ve korunmalıdır.

Dikey yükselmenin tek basamağı olan eğitim ve liyakat ilkesi mutlaka korunmalıdır.

Anadolu'da babalar genelde çocuklarına  “okuyun, vali veya hakim olun” diye tembihler.  Çünkü onlar,  devletin neye tekabül ettiğini çok iyi biliyorlardı. İstisnasız bütün yerli ve milli muhafazakâr aileler,  çocuklarını bu okullara yönelttiler.  Okudular, mezun oldular, fakat o zamanlar bazı kapılar kapalıydı. Devlet,  o zamanlar kendi kurduğu okullarda kendi çocukları arasında ayrım yapmaktan çekinmiyordu.

Her türlü kitap ve yayınları takip eden bu nesil için bu pek anlaşılabilir bir durum değildi.

….Ve bir gün bir adam çıktı, bir başlangıç yaptı. Allah rahmet eylesin. Rahmetli Turgut Özal, bütün iktisadi ve idari bilimlerde okuyan çocukların kaymakam olabileceği fermanını yayınladı.  

 Zamanla yağmurlar yağdı, derelerin altından çok sular aktı, dereler yataklarına sığmaz oldu.

“İktidar olup da muktedir olmayan” birçok hükümet oldu.  Jakobenistler, savaşmaktan çekinmiyorlardı. Savaş çetindi ve mücadele her yerde derinden hissediliyordu.

 Allah'ın çizdiği kaderin önünde kimseler duramazdı ve biz de buna inanıyorduk.

 “Bin yıl hükmetmeyi düşünenler”  gitmiş; uzun boylu, dirayetli, empati seviyesi yüksek, merhametli, yerli ve milli duygusu gelişmiş bir lider gelmişti: Sayın Recep Tayyip Erdoğan!

Kamu/oyu değişiyor, bir devrim gerçekleşiyordu. Yönetim yeniden şekilleniyordu.  Artık millet siyasetçiyi ve bürokrasiyi görebiliyor ve dokunabiliyordu.

Devlet görünür olmuştu. İyi ile kötünün, haklı ile haksızın, güzel ile çirkinin ayrımı gittikçe netleşiyordu.

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_30434)
02 Ağustos 2018 Perşembe 11:34
Evet yazıların ve yazdıkların adeta bir sosyal kitap,bir inaç ve bir özgürlük kokuyor birileri ...trene baktığı gibi yazılarına bakabilir. ama herkes şunu bilmelidir ki doğruyu kabullenmek öyle kolay değil slm.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_30413)
01 Ağustos 2018 Çarşamba 17:37
Ben böyle bir yapi göremiyorum türkiyede .Bahsettiğiniz sistem kâğıt üzerinde olabilir ama bu güne kadar işlediğini gormedim.Bana öyle geliyor ki bu hayalinizdeki sistem .Ama ne yazıkki ülkemizde uygulanmıyor.Uygulanacağını da sanmıyorum .Bunun nedeni de yöneticiler özgür iradeleriyle kendine has bilgi ve birikimiyle hareket etmiyor edemiyor.Ülkemizde hali hazırdaki sistemde zengin olan torpili olan çevresi yani oy potansiyeli çok olanlar söz sahibi olmuşlar.Onlarda İTAAT ET RAHAT ET modeliyle bizi ve ülkemizi yönetiyor.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_30285)
27 Temmuz 2018 Cuma 20:20
Acaba bahs ettiğiniz türkiyemıdır verdiğiniz isimler türkiye'den ama sözünü ettiğiniz ülke başka bir ülke çünkü bende Türkiye'de yaşıyorum sözünü ettiğiniz sistrmi göremiyorum
Misafir Kullanıcı (@Misafir_30435)
02 Ağustos 2018 Perşembe 11:39
@Misafir Kullanıcı evet bashsedilen ülke türkiye görmek için gönül gözü gerek ve yazarın yaşadığı türkiyeyi görmek gerek görünmüyen şeyi bana tarif etsende anlaman yazan yaşadığı ve gördüğünü ne kadar anlatsa da inanmazsınız????????????????????????
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın