ÇOCUKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ VEYA İTAATİNE KUR'AN PERSPEKTİFİNDEN EĞİTSEL BAKIŞAnne-baba ve büyüklerin çocuk eğitiminde, çocuklara karşı izlenecek tutum ve davranışlarda nasıl bir yol izleyecekleri, çağımız eğitiminde cevap bulmakta zorlandığı temel konulardan biridir. Çocuklarımıza güzel davranışlar ve alışkanlıklar kazandırma, manevi ve ahlaki değerlere bağlı yetiştirme, çocuk eğitiminde anne ve babalar ve okullar olarak en önemli görevlerimiz arasındadır. Çocuğun anne ve babasına karşı saygılı davranması, onlara iyilik yapması, anne ve babaya yerine göre itaat etmesi, çocukların dinin emirlerine uygun iyi bir Müslüman olarak yetişmeleri de ayrı bir eğitim problemi olarak duruyor. Dinin emirlerine uyan çocuk istediğimiz gibi, bir yandan da çocuğun özgür düşünce anlayışıyla yetişmesi, çocuğun geleceğinde yanlış ve doğruyu iradesiyle ayırt edebilmesi, haksızlık ve yanlışlar karşısında hayır diyebilmesi, bağımlı kişilikten kurtulup kendi iradesiyle geleceğini inşa etmesini de istemekteyiz. Çocuğun bu anlamda anne-babaya itaati ile özgür ve sorgulayıcı yetişmesi arasında bir denge kurma, yani yeri geldiğinde anne-babaya itaat ve yeri geldiğinde yanlış ve haksızlığa hayır diyebilmesi çocuk eğitimde sağlıklı bir denge kurulması açısından çok önemlidir. Bugüne kadar kadim geleneğin ve dinlerin çocuklara yönelik davranış biçimlerine ilişkin önerileriyle, çağdaş bilimin ve modern eğitimin prensipleri arasında uyumu ve bütünlüğü sağlamanın yolunu bulmak gerekiyor. Dinsel ve geleneksel uygulamalardan yararlanarak, bu çağın insanlarına bilimsel önerilerden de yararlanarak uygun çıkarımlar yapmak gerekiyor. Bu kapsamda, Kur'an'ı Kerim'in Lokman suresinde, Hz. Lokmanın oğluna verdiği öğütlerden ve Hz.Peygamberimizin (a.s.v.) çocuklara yönelik tutum ve davranışlarından bize açılım sağlayacak iki örnek davranışında, modern eğitim anlayışımızla uyumlu çıkarımlar yapmaya çalışalım. Lokman Suresinde, Lokmân'ın oğluna öğütlerini içeren âyetlerde, özetle şirk inancının yasaklanması, ana babaya saygı gösterip meşrû buyruklarına uyma, sorumluluk duygusu, iyilik için çalışma, sabır, tevazu gibi dinî ve ahlâkî ödevler ele alınmaktadır. LOKMAN SURESİ, 13.Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür." Çocuğuna “yavrucuğum” diye başlıyor, demekki çocuklarımıza yaklaşımımız sıcak ve sevgi dolu olmalıdır. Çocuk eğitiminde Allah inancı çok önemlidir. Çocuğa Allah'ın bir olduğu, eşi ve benzeri ve alemlerin yönetilmesinde ortakları olmadığı anlatılmalıdır. O dönemde şirk çok yaygın olduğu için, Hz.Lokman çocuğuna “şirk koşma” diyordu. Bugün görünür putperestlikten çok, gizli şirkler ve inançsızlık söz konusu. O zaman biz de çocuğun sağlam bir inanca ulaşması için Allah'ın varlığı ve birliğinin delil ve açıklamalarını ortaya koyarak, aklına ve gönlüne hitap ederek çocuğa yaklaşmalıyız ve Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvete esir olmamayı öğretmeliyiz. Kuru ve kör bir taklitten kaçınmalıyız. 14.İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: "Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır." 15."Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim." Bu iki ayet Hz. Lokman'ın konuşması olmayıp O'nun öğüdüne açıklık getiren Allah'ın sözleridir. Öncelikle çocuğa, inançsızlık ve yanlış eğitimi veren anne babaya itaat etmemeyi, ancak onlara iyi davranmayı emreder. Yani çocuk anne ve babasının inanç ve görüşüne veya yanlış önerilerine uymak zorunda değil, ancak çocuk onlarla bağını koparmadan, evlat olarak anne ve babasına iyi davranmlarını emrediyor. Bu ayetler hem anne-babaya hem de çocuğa nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda yol göstermektedir. 16.(Lokmân öğütlerine şöyle devam etti:) "Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır." Yine yavrucuğum diye başlıyor. Çocuklarımıza iyilik yapmayı, yaptığımız iyiliği de dünyevi bir karşılık beklemeden, Allah için yapmamız gerektiğini, Allah'ın yapacağımız en küçük iyi davranışımızı gördüğünü ve karşılığını vereceğini öğütlüyor. Böylece çocuklarda fazilet ve erdem duygular gelişir. 17."Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir." Çocuklara nanmazı ve namaz kılmayı öğretmeliyiz. Peygamberimizin uygulamalarından da anlaşıldığı kadar, çocuklar yetişkin olmadan önce yavaş yavaş, sevdirerek ve alıştırarak namazı öğretmeliyiz, buluğ çağından sonra da farz olarak uygulamalıyız. Bu ayette ayrıca, anne-babalar olarak coğuğa iyiliği emredip kötülükten alı koyma gibi bir ödev de vermeleri istenmektedir. Çocukların neme lazımcı vurdum duymaz olmalarını önlemeliyiz. Onlara iyiliği emredip kötülükten sakındırma gibi bir misyon ve ödev de vermeliyiz. Bu göreve İslam litareturünde “emri maaruf, nehyi anil münker” denir. Yani çocuk doğru bildiğini çevresine anlatabilmeli, yanlış gördüğünde uyarmalıdır. Bugünkü tanımla iyi bir Müslüman, yurttaş ve vatandaş olmaldır. 18."Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." Toplumun en büyük hastalıklarından biri de kendini yüksek görme, başkalarını küçümseme, kibirli ve sürekli övünme hastalığıdır. Bugün toplum bu hastalık nedeniyle sürekli sorun ve çatışma yaşamaktadır. Ayrıca, kibir ve kendini beğenme çocuğun ruhunu kirletir ve onu mutsuz kılar. Mütevazi olan, insanları seven ve sayan, insanlarl iyi ilişkiler kuran bir çocuk daha başarılı ve mutlu olabilecektir. 19."Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!" Çok ilginç bir eşek benzetmesi vardır. Hayvanlar arasında yüksek sesle anırması olan hayvan eşektir. Sesini yükselterek konuşmak karşı tarafı küçük görmek ve ona hakaret etmek anlamına gelir. Allah bu davranışı çok çirkin gördüğünü belirtiyor. 20.Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah'ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır. Bu ayette sağlam bir bilgi kaynağa dayanmadan, görüş ve kanaat oluşturmanın doğru olmadığı vurgulanmaktadır. Çağdaş dünya veri, bilgi ve kanıta dayalı düşüncelere değer verdiği gibi İslam dini de delil ve kanıta önem vermektedir. 21.Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı? Buna benzer çok ayet var, EL-BAKARA -170. Ayette de “Onlara: "ALLÂH'ın indirdiğine uyun." dendiği vakit de: "Yok, atalarımızı neyin üzerinde bulduysak ona uyarız." dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremez ve doğruyu seçemez idiyseler de mi onlara uyacaklar? Özgürlük ve atalara (anne-baba, ecdat, gelenek, görenek, vb.) itaat arasında dengeyi ifade eden ayetlerdir. Peygaberlerin tebliğde en çok zorlandığı konuların başında toplumun atalarının yolundan ayrılmak istememeleri yönünde koydukları tepki olmuştur. Elbette ecdadın güzel yoluna uyulur. Ancak ayet müthiş bir bakış açısı önermektedir. Atalarınızın yolunu değerlendirin, körü körüne uymayın, atalarınız yanlış yolda ise bırakın, yanlışa rağmen uymanın insanlık adına acınacak bir durum olduğunu bildiriyor. 22.Kim iyilik yaparak kendini Allah'a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah'a varır. 23.Kim inkar ederse, onun inkarı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah göğüslerin içindekini (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. Bu iki ayet de insana son durumu anlatır. Ey insan artık sen bilirsin der. İster iyi bir insan ve iyi bir Müslüman ol, ister inkarcı ve kötü biri ol, bu tercihinin sonucunun hesabını hem dünyada hem ahirette vereceksin der adeta... PEYGAMBER ÖRNEĞİ Çok değerli büyük bir sahabi olan Enes bin Malik hazretleri 10 yaşlarındadır. Annnesi de onu peygamber hizmetinde bulunsun diye peygamberimize emanet olarak verilir.Peygamberimize annesi tarafından verilen biri olarak anlatıyor Enes b. Malik: Peygamberin yanında yaklaşık 10 yıl kaldım, ah keşke bir gün bana kızsaydı veya kırıcı bir söz söyleseydi. Ben çocuk olduğum için dışarılarda geç saatlere kadar oynardım, gelir beni bulur ve yanıma oturur, biraz benimle o da oynardı, sonrasında hadi eve gidelim derdi ve beni alıp götürürdü, şeklinde peygamberin çocuklara yönelik tutumunu genişçe anlatmıştır. Şimdi soruyorum çocuklarına kızıp azarlamayan, hatta yumuşak da olsa tokat atmayan var mı? Çocuğun dünyasına eğilip empati yapmak, onu anladığını ve yaşamına saygı duyguğunuzu ve dünyasını paylaştığınızu hissettirmek, onu etkilemede ve yönlendirmede ne kadar önemli olduğunu bu örnekte görmekteyiz. Yine Medine döneminde, çocuğun biri bahçedeki hurma ağaçlarından birini taşlar. Bahçe sahibi çocuğu yakalar ve peygamberimizegetirerek durumu anlatır ve cezalandırılmasını ister. Peygamberimiz “yavrum hurma ağacını neden taşladın?” Diye sorar. Çocuk da,“karnım açtı yemek için taşladım.” Cevabını verir. Peygamberimiz (s.a.s.) “bir daha hurmaları taşlama dibine dökülenlerden ye” buyururlar. Sonra çocuğun başını okşar ve ona dua ederek babasına vererek gönderir. Anne ve babalar olarak, Kur'an perspektifinde ve Peygamber örnekliği çerçevesinde çocuklarımızı eğitebilme iradesi ve duyarlılığ göstermemiz, düzgün Müslümanlar olabilme adına çağımızda daha bir önem arzetmektedir. Sevgi ve saygılarımla… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Aralık 2024 Suriye nereye gidiyor?06 Kasım 2024 İlahiyatçıları/din adamlarını dinlerken ölçüleriniz olmalı07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?
|