Bingöl 'emniyet' de mi?Daha önce sıkça okuduğum “tele kulak” veya “telefon dinlemesi” haberlerinin bir yenisiyle daha karşılaşmıştım. Haliyle detayı merak edince göz attım. Giriş paragrafında haberin özeti şu cümlelerle aktarılıyordu; “Paralel yapı, eski Başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, eski siyasetçiler Namık Kemal Zeybek, Ömer Vehbi Hatipoğlu, Şevket Kazan, Mehmet Bekaroğlu, Yılmaz Ateş gibi birçok ismi, terör, İBDA-C, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi iddialarla dinledi.” Son dönemlerde bu tür haberleri sıkça okumamızdan ötürü şaşkınlık yaşamamıştım ama korsan yollarla, hatta farklı isimler kullanılmak suretiyle telefonunun dinlenildiğine inanan biri olarak Bingöl'deki bazı hususların beynimde canlanmasına vesile olmuştu. Hatırlarsanız, birkaç ay öncesine kadar Bingöl'de “canım kardeşim”, “sevgili kardeşim” cümlesini sıkça kullanan, çok sevimli(!), cana yakın(!) bir emniyet müdürü vardı, Ercan Taştekin adında. “Cemaatin copları” adlı kitapta da isminden bahsedilirdi. O kadar iyiydi(!) ki, duruşuna baktığınızda “zikir ediyor” sanırdınız. Halk kahramanı olduğunu düşünen masum insanlarımız olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Bir Emniyet Müdürü, kendini ısrarla birinin evine ya da işyerine davet ettirir mi? Hayır! Ettiriyorsa, buna sebep olarak akıllarda şu öngörünün oluşması kaçınılmazdır; “O kişi hakkında detaylı bilgi edinmek, yakından tanımak ve samimiyet kurma yöntemiyle fikirsel bazda düşünce diskini elde etmek.” Hele ki, böyle karmaşık bir süreçte bu kadar bilgi edinildikten sonra başka yapılarla paylaşılmayacağını kim savunabilir? Ercan Bey, gözyaşları arasında Bingöl'e veda etti ama hiç kimseye istifa sebebini söylemedi. Neden? Üstelik Bingöl'ü çok sevdiğini söylemesine rağmen nedendi bu kaçış? Ben biraz bahsedeyim. İstifa ettiği gün Ankara'daydım. Emniyetteki paralel yapılanmayla ilgili görevden almaların hız kazandığı günlerdi ve Ercan Bey'in görevden alınacağı bilgisi geldi. Bunu duymuş olmalı ki, görevden alınmasına iki-üç gün kala istifa etti. “Siz kovmadınız, ben istifa ediyorum” dercesine… Sonrasını biliyorsunuz zaten. Ağlaşmalar, duygu yüklü veda cümleleri ve ayrılış… Ercan Bey'in neden istifa ettiğini ‘son günlerde hükümet karşıtı medya guruplarında sıkça yer almasına ve nota dağıtmasına bakarak çözmek' normal bir vatandaş için çok da zor olmasa gerek! Hatta bu durumun, yazımın ana sebeplerinden biri olduğunu da vurgulamakta yarar görüyorum. O gün bildiklerimizi netleştiremediğimiz için pek de yorum yapamıyorduk ama bugün fotoğrafı daha net görebiliyoruz... Öyle ki, Ercan Bey'in Bingöl'de görev yaptığı dönem normal vatandaş için sıradan gözükse de, benim için çok farklı anlamlar taşıyor. Telefonumun özellikle o dönemde sıkça dinlendiğini düşünüyorum. Tıpkı, Bingöl'deki birçok siyasi ve bürokratın dinlenen telefonları gibi! (Sakın ola bunları havadan sudan düşüncelerle aktardığımı sanmayın…) Örneğin; Beni, benim adıma düzenlenen belgeyle dinlemiyorlar. Dinleme izni için hazırlanan belgeye farklı bir isim yazdırılıyor ama telefon numarası benim kullandığım numara. Peki, hangi gerekçeyle? “Terör, organize suç örgütüne üye olmak, çek-senet, uyuşturucu kaçakçılığı vb.” Bu tür gerekçelerle birçok dinleme yapılıyordu. Fakat 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin ardından birçok belgenin imha edildiği, bir kısmının da taşındığı bilgisi de tarafıma ulaşmıştı. Hatta birçok dinlemenin, aynı dönemdeki yerel yönetimin başındaki insanlarla da paylaşıldığı bilgisi de iletilmişti. Önemli konular anında iletiliyor, o kişilerin gerekli tavır ve tedbirleri almaları uyarısı yapılıyordu. Buna delil bazı hususlar var ancak ben bunları buradan açıklamayacağım. Yoksa bir yerel yönetici “Uçan kuştan haberim olur” diyebilir mi? Görevden alınacağı haberini duyar duymaz istifa eden Ercan Taştekin ile aynı dönem görev yapanlardan kimileri gitti, kimileri de burada görevine devam ediyor. Yakın süreçte kurum içi çeşitli yer değişikliği yapılsa da mevcut yapının birçok birimde varlığını sürdürdüğü belirtiliyor. Halen Emniyet içerisindeki önemli şubelerde ‘personel kayırması', ‘aykırı düşüncelerin zor görevlerle meslekten soğutulması', ‘psikolojik baskı' ve benzeri mobbing uygulamaların devam ettiği bilgisine de sahibim. Ben, bilinen bazı konulardan yola çıkarak, yanıtını merak ettiğim yüzeysel bazı soruları paylaşmak istiyorum. Mesela; - 17 ve 25 Aralık girişimlerinden bir iki gün önce Polisevinde ve müdürlük makamında hangi isimlerle görüşüldü? Bu görüşme bir tesadüf müydü? Yoksa belli periyotlarla yapılan görüşmelerden bazıları mıydı? - 17 ve 25 Aralık girişimleri başarıya ulaşsaydı Bingöl'den kimler gözaltına alınacaktı? - Geçmişte yaşanan bazı eylemlerin mağdurlarını mali destek sunma vaadiyle hükümete karşı suçlayıcı beyanlarla televizyon kanallarına çıkartma girişimi oldu mu? Emniyet bundan haberdar mıydı? - Yasadışı hiçbir durum söz konusu değilken, bürokrat, siyasetçi ve gazetecilerin telefonu neden dinlendi? Dinlemelerdeki veriler kimlerle paylaşıldı? - Geçen dönemde istihbarat talep forumlarıyla kaç kişinin dinlenmesi talep edildi? - Dinlemelerde, devletin demirbaşları arasında olmayan bilgisayar ve hard diskler kullanıldı mı? - Dinleme kayıtlarının taşındığı ve imha edildiği doğru mu, değil mi? - Emniyet Müdürlüğü'ndeki bazı şubelerde ‘aykırı fikir ve düşünceye sahip' personellere mobbing uygulandığı belirtilmekte. Bu durum nasıl izah edilecek? Bahse konu yapılanmaya mensup olmayan kaç polis memuru hakkında çeşitli gerekçeler öne sürülerek disiplin soruşturması açıldı? - Çocuğunu özel okula kaydettirmesi şartı ile disiplin soruşturmasını rafa kaldırdığınız personel var mı? - Personele twitter hesabı açma konusunda talimat verildi mi? Müdür beyin twitlerini retweet yapan personellere taltif yazıldı mı, yazılmadı mı? - Ercan Bey, müdürlük döneminde kaç taltif aldı? Taltif gerekçeleri nelerdi? - Yerel seçim sürecinde bir yandan iktidar temsilcilerine yakın durulup, öte yandan onların yaptıkları çalışmalar ve kaydettikleri söylemler farklı siyasilere aktarıldı mı aktarılmadı mı? - Seçim sürecinde siyasilerin dinlenmesine yönelik faaliyetlerin ağırlık kazandığı belirtiliyor. Bunun gerçeklik payı nedir? - Basında yer almasaydı şayet, Başbakanın mitinginde yapılması planlanan korsan gösteriye izin verilecek miydi? - 17-25 Aralık operasyonlarından bir süre sonra Hükümet mensubu bir milletvekilinin kardeşinin evinde meydana gelen hırsızlık vakası sonrası olay yeri incelemesi yapan bir polis, “ayakkabı kutusunda para var mıydı?” diye sordu mu, bu görevli hakkında soruşturma açıldı mı? - Aslında çok derin sorular yöneltmek istiyorum ama “her doğru her yerde söylenmez” tavsiyesine kulak kabartarak Emniyet teşkilatının tümünü zan altında bırakmamak adına bunlarla yetiniyorum. Doğru vakti gelirse, söylenecek çok doğrumuz olduğunun bilinmesini isterim… Şimdilik reklamlar…
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|