Ben milletvekili eşref taş olsaydım;Makamları, yönetmenin ve idare etmenin zorluğunu kaleme aldığım iki yazıyla çok iyi anladım. Siz okurlarla ilk buluşmamızın rutin olacağını düşünmüş olsam da, sonrasında tarafıma aktarılan sayısız e-mailler beni sürekli yazma noktasında tetikledi. “Ben Bakan Olsaydım” başlıklı ilkyazımın akabinde Eşref Bey'in yerine geçeceğimi beyan etmiştim. Aldığım sayısız e-mailler ve bu maillerde belirtilen birçok husus ve belge, bir hafta erteleme yoluna gitmeme neden olmuştu. Bazılarını yazımdaki satır aralarına eklesem de, bazı önemli hususları gelecekte yazmayı düşündüğüm yazılar için beklemeye aldım. Burada paylaştıklarım aslında benden çok, halk arasında konuşulanların yanı sıra bana iletilen maillerde yer alan sözlerdir. Bingöl'ün Genç İlçesi Servi Beldesinde yetişmiş, meşakkatli ve kendi alın teriyle kazandığı parayla sürdürdüğü eğitim sürecinden sonra kariyer basamaklarını bir bir tırmanıp milletvekilliği unvanını elde ederek zirveye ulaşan AK Parti Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Sayın Eşref Taş'ın “özü ve sözüyle bir” olduğuna inanmaktayım. Tanıdığım kadarıyla da, yalan söylemeyi beceremez, kalbindekini dilinde de bulabilirsiniz. Hataları kendini bağlar. Lakin affına sığınarak kısa süreliğine kendimi onun yerine koyup neler yapmak istediklerimi paylaşmak istiyorum; BEN MİLLETVEKİLİ EŞREF TAŞ OLSAYDIM; 1-Milletvekili aday adayı iken yanımda yer alan ve aday adaylığımla alay eden kişileri birbirinden ayırır, o gün yanımda olanların bugün neden yanımda yer almadıklarını sorgulardım, etrafıma çeki düzen verirdim. 4-Sadece bir bölgenin milletvekili olduğumu düşünmeden tüm Bingöl halkına ayırım yapmaksınız hizmet etme gayretine girerdim. Bingöl siyasetini çok iyi analiz eder ona göre davranırdım. Halka rağmen bu memlekette siyasetin yapılamayacağını anlardım. Halkın derdini kendime dert eder sürekli onlarla iletişim halinde olurdum. Beni halktan uzak tutmaya çalışanların niyetlerini okumaya çalışırdım. 5- Bakan Bey'in yoğun temposunu dikkate alır, Bingöl'le ilgili tüm hizmetlerin ön çalışmasını yapmak için STK'lar, akil insanlar, iş adamaları ve muhtarlarla ayrı ayrı guruplar halinde bir araya gelerek düzenli ve faydalı toplantılar yapar bu toplantılarda çıkan kararları rapor haline getirip sayın bakanla değerlendirerek sonuca ulaşma gayretinde bulunurdum. Tüm ilçelerimizin ve köylerimizin sorun ve sıkıntılarını sıraya dizer önceliğine göre adımlar atardım. 9-İl ve ilçe belediye başkanlarının çalışmaları konusunda halkın görüşünü almaya çalışır bu konuda üzerime düşen bir şeyler varsa onu yapardım. Örneğin, gece gündüz çoluk çocuğunun nafakası için çırpınan ve belediyeden maaşını alamayan işçilerin evlerine gidip onların çocuklarını eşlerini dinlerdim. Feryatlarına kulak verirdim kendimi onların yerine koyup muhasebemi yapardım. “İşçim maaşını almadan maaş almam” diyen Belediye Başkanına bu sözünü hatırlatırdım. 10-Sadece seçim bölgem olan genç ilçesine takılıp kalmazdım. Bu ilin başka ilçelerinin de olduğu unutmaz seçimden seçime hatırlanan Kığı, Adaklı, Yayladere, Yedisu ve Karlıova gibi ilçelerimizin de olduğunu hatırlardım. Seçimden bu yana bu ilçelere kaç defa gittiğimi bir düşünmeye çalışırdım. Acaba bu ilçelerdeki insanlar ne yapar ne eder dertleri sorun ve sıkıntıları var mı diye merak ederdim. İlçe başkanlarının bana iletecekleri sorun ve sıkıntılarla yetinmezdim. 11- İlçesi için bir şeyler yapma çabasında olan ve basından edindiğim bilgide ‘Yılın Belediye Başkanı' ödülünü alan Genç Belediye Başkanı Abdurrahim Ariç'le ters düşmek yerine onunla el birliği yapıp seçim bölgem olan ilçemin daha iyi hizmet alması adına istişareler yapardım. Siyasi hesaplar içine girmezdim. 12-Herhangi bir ilçede istihdam alanı oluşmuşsa, öncelikle o ilçedeki insanların istihdam edilmesi konusunda tavrımı koyar başka ilçelerden transferler yapmazdım. Öncelik hakkını o ilçede yaşayan insanlara ait olduğunu vurgulardım. 13-Adımı kullanıp iş ve işlem yapanların veya yaptırmaya çalışanların ya da böyle bir algı oluşturanların kim olduğuna bakmaksızın hesabını keserdim. Bu konuda sağımı solumu iyi kontrol ederdim. 14-Herkesin dost olamayacağını düşünüp, herhangi bir konuda bir adım atarken en az on kez düşünürdüm. Telefonun icat edilmesi ile mertliğin öldüğünü her türlü çirkefliğin olma ihtimalini hesaba katardım, yerin kulağı olduğunu unutmazdım. 15-Bir okurun dediği gibi; düğünlerde halay başı olup mendil sallarken sergilediğim hünerleri memleketime hizmet getirilmesi içinde gösterir, o mendili Sayın Başbakanın kapısına atar, Bingöl için her türlü hizmeti dilenirdim ve almadan da makamıma gitmezdim. 16-Siyasetin keskin bir bıçağa benzediğini yanlış kullanıldığı zaman yaratacağı zararı önceden hesaplardım. Dost gibi görünen entrikacılara dikkat ederdim. Etrafımda olup bitenleri dönen dolapları iyi gözlemlerdim. Bugünün dost görünenleri yarının farklı hesaplara bürüneceğini asla unutmaz, satrançtaki gibi veziri zamanında harekete geçirirdim. Kaleyi içerden fethetmeye çalışanlara fırsat vermezdim. 17-Profesör unvanıma yakışan projeler hazırlayıp memleketime hizmet etmenin derdine düşerdim. Asla ön yargılı olmaz, bana gelen bir haberin aslı ve astarının olup olmadığını iyi araştırıp ona göre hareket ederdim. Doğruyu bulma adına en güzel adımları atmaktan asla çekinmezdim. 18-Bir yerlerde şirket elamanı alınacaksa insanlar arasında ayırım yapmaz, hak ve adalet içerisinde alımların yapılmasını isterdim. Bu tür işler için birilerini arayıp isim verme girişiminde bulunmazdım. İhtiyaç sahiplerinin dikkate alınmasını özellikle isterdim. Ayrıca alımlarda kişilerin fikir ve düşüncelerini asla dikkate almazdım. Güvenlik veya temizlik elemanı alacak şirketleri arayıp isim yazdırma tenezzülünde bulunmazdım. Müteahhidi arayıp “sıva işini şuna ver” diyerek kendimi küçük düşürmezdim. “Hep kendi yakınlarını, bölgesindeki insanları bir yerlere getiriyor” algısını kırmak için daha adil davranırdım. 19-Ben “bakan olsaydım” başlıklı yazının 19'uncu maddesine takılıp kalmazdım. 29 maddenin tamamından kendime pay çıkarıp kendi siyasi hayatımda uygulardım. Ayrıca kadrolaşmayla ilgili Bakan Bey'in frenlemesini beklemez, kendi kendimi frenlerdim. Birilerini bir yerlere atayacaksam; 21- Beni eleştirenleri koltuğundan etmek gibi bir çabaya girmez, tam aksine onları kazanmaya çalışırdım. Birilerini koltuğundan etmek veya birilerine makam vermek için “ bu işler olmazsa milletvekilliğinden istifa ederim” kozunu asla kullanmazdım. Şayet bir gün bu kozu kullanmaya ihtiyaç duyacaksam bunu da memleketime gelmesi mümkün olup ta gelmeyen hizmetler için kullanırdım. 23-Hapşırdığımda “Padişahım Çok Yaşa” diyenleri, spor ayakkabımı giyerken kunduralarımı kapma yarışına girenleri kendimden uzak tutardım. Bu tür insanların yarardan çok zarar getireceğini hesaba katardım. 25- Yapamayacağım işlerde kimseye söz vermez, olmayacak işlerde ilgili makamları sürekli rahatsız etmezdim, kanun ve kuralların çiğnenmesine kişiye göre uygulamalar yapılmasına çanak tutmak yerine karşı çıkardım. Yasama ve Yürütme organlarını birbirinden ayırırdım. 26- Mutlak surette bir dil kursuna gider, etkileyici bir hitabet konusunda eğitim alırdım. Bazı siyasi parti liderleri gibi önündeki metinle değil, Başbakan Recep Tayip Erdoğan gibi hazırlıklı ama metin siz konuşmaya çalışırdım. Bunu yapamıyorsam şayet, programlarda elime tutuşturulan evrak yâda notları önceden birkaç kez okur öyle çıkardım kürsüye. Programlarda yapacağım konuşmaları özenle hazırlar veya hazırlattırır her programda partimin icraatlarını anlatmak yerine o programın konusuna ilişkin cümleler sarf ederdim. 28-Toplumsal çıkarları, kişisel çıkarlarımın her zaman üstünde tutar, politikayı geçim kaynağı, mevki ve makam olarak değil, topluma hizmet olarak görürdüm. Halkın deyimi ile mangal gibi yürekli olup gerektiğinde olayların ve haksızlıkların üstüne üstüne gitmekten asla çekinmezdim. Eleştiri ve özeleştiriye açık olurdum. En önemlisi, “seçildiğim günden bugüne bu memlekete ne yaptım?” diye sorardım kendi kendime. 29- Doğup büyüdüğüm beldenin öngörülerini-geleceğini iyi etüt eder, Servi Belediyesi'nin 1971 olan nüfusuna bu maddeye yakışır 29 kişinin ikamet kaydını yaptırıp Servi Belediyesinin kapanmasına engel olurdum. Ben olsaydım böyle yapardım ama sizi bilmem. Hani dedim ya, ‘yerin kulağı vardır' diye. Herkes her şeyi biliyor, her şeyin farkındadır. Sustuklarına bakmayın öyle. Ben bu satırlarla görüşümü aktarıyorum. Unutmamak lazım ki, konuşamayanların konuşma platformu da bir gün olacaktır. Kişiliğinizle hiç kimsenin problemi yoktur, tıpkı benim gibi. İyisiniz, doğrusunuz ama şu gerçeği bilmenizde fayda görüyorum: “Yanlış yönlendiriliyorsunuz.” Tek arzumuz, Bingöl'e en azından yerelde daha fazla hizmetin kazandırılması, seçilmişlerin daha adil ve tarafsız davranmasıdır. Umarım bu arzumuzu çok görmez, ‘kim bu adam?' sorusuna yanıt aramak yerine aktarılanlardan istifade etmeye çalışırdım. Sayın Vekilim makam sizin. Şunu çok iyi anladım ki, muhalefet milletvekili olmak gerçekten çok kolay ama siz iktidar milletvekilisiniz. Tüm gözler sizin üzerinizde, attığınız her adım, sarf ettiğiniz her kelimeye dikkat etmelisiniz. Hak ve adalet içerisinde hareket etmek durumundasınız. İşiniz zor, yolunuz uzun. Allah yar ve yardımcınız olsun. Hayat yokuşunu tırmanırken karşılaştığınız insanlara iyi davranın. Çünkü inişte yine onlarla karşılaşabilirsiniz! Doğru zamanda, doğru insanlarla doğru adımlar atılmasını temennisiyle, haftaya Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay olarak buluşmak ümidiyle, hoşçakalın. TUNAHAN.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 06 Mayıs 2014 Tanıtmadık kaynaştık!13 Nisan 2014 Vatandaş herşeyin farkında!20 Ağustos 2013 Siyasetçi mi?12 Ağustos 2013 Yok efendim, ne gerek var!
|