KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
24 Nisan 2025 Perşembe
°C
Tunahan
tuna.han.12@hotmail.com

Ben bingöl belediye başkanı serdar atalay olsaydım;

28 ARALIK 2012 CUMA 01:07
0
16927
49
AA aa

Zekâsı, hızlı düşünme yeteneği ve mesleki bilgi birikimiyle daha önce yürüttüğü Gençlik ve Spor Bakanlığı Tesisler Daire Başkanlığı görevinde iken Bingöl'e önemli yatırımlar kazandıran ancak bu imkânı bırakıp Belediye Başkanı olarak yoluna devam Serdar Atalay'a öncelikle hakkını teslim etmek istiyorum.

Bingöl'ün 40 yıllık kanayan yarası olan altyapı sorununa neşter vurması, bazı noksanlıkları bulunsa da kentsel dönüşüm projesiyle modern bir semt oluşturmaya çalışması, her mahalleye yeni bir park yaptırması, ibadet yerlerinin ve mezarlıkların etrafını düzenlemesini, yeni su depoları yaptırmasını yerinde ve başarılı buluyor, kendisini kutluyorum.

Ancak tüm bunlara rağmen Sayın Serdar Atalay'ın gelecekte siyasi açıdan hangi noktada olacağını kestirmek oldukça güç. Şehrin siyasi algısını ve ani reflekslerini kestirmek oldukça zor gibi görünse de oluşan tabloların seçim meydanlarına nasıl yansıdığını önceki seçimlerden yola çıkarak değerlendirmek de elbette ki mümkündür.

Bu makamda kalıcı olabilmek sadece bazı hizmetleri hayata geçirmekle değil, yüzünü halka dönebilen, halktan biri olabilen, eleştirilere açık, şeffaf belediyecilik ilkesine uygun ve her kesimin başkanı olabilmekle mümkündür.

Yaptığı hatalar elbette şahsını ilgilendirir. Benim burada kaleme aldığım maddeler benden ziyade halk tarafından iletilen sıkıntılar, beklentiler ve talepleridir.

Affına sığınarak bir süreliğine Bingöl Belediye Başkanlığı makamına oturup neler yapıp neler yapmayacağım konularındaki fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

BEN BİNGÖL BELEDİYE BAŞKANI MİMAR SERDAR ATALAY OLSAYDIM;

1- Seçildiğim ilk gün parti rozetimi çıkarttıktan sonra sarf ettiğim “Ben bütün şehrin belediye başkanıyım” cümlesinin gereğini yerine getirmeye özen gösterir, insanları; fikirlerine ve sahip olduğum görüşüme yakınlığını dikkate alarak ayrıştırmaz, eşit, adil ve halka hizmetkâr olurdum.

2- Eski belediye başkanlarının resimlerinin olduğu panoya bakıp, bu makamın kalıcı olmadığı gerçeğini hafızama kazırdım. Hatta ilk iş olarak hayatta olan eski başkanlarla bir araya gelip onlara “yapmak isteyip de yapamadığınız hangi iş kaldı?” diye sorar, onlardan da önemli fikirler edinerek seçim vaatlerim ışığında yol haritamı belirlerdim.

3- ‘Her şeyi ve her konuda en iyi bilen benim' düşüncesine kapılmadan, bu kentin sosyal dinamiklerini de göz önüne alarak toplumun tüm kesimleriyle hizmet masası etrafından toplanır, onlardan düşüncelerini paylaşmalarını isterken ellerini de taşın altına koymaktan kaçınmamalarını talep ederdim.

4- Kendi söküğümü dikerek işe başlardım. Hazırı tüketen değil, kendisi üretebilen bir ekip kurardım. Başarılı olmanın iyi bir ekipten geçeceğini düşünerekten iyi bir beyin takımı oluşturur, iyi bir danışman ve halkla ilişkiler müdürü seçerdim. Haftada en az iki defa başkan yardımcılarımla değerlendirme toplantıları yapardım. Başkan yardımcılarım ve birim müdürlerim dururken şeflerle iş yapmazdım.

5- Yol haritamı belirledikten sonra işe koyulurdum. İşe geç gitmek yerine çalar saatimi sabah 07.30'a ayarlar, sabahın ilk ışıklarında ziyaret edip ‘hayırlı işler' dileklerimi aktardığım esnaflarla kahvaltımı yapardım. Makam aracına binip arka koltukta gazete okuyarak belediyeye gitmek yerine, makam aracına binmeden 500 metre yürüyüp esnafları sora sora belediyeye giderdim. Bunu düzenli yapmaya çalışırdım. Esnaflarla yılda en az üç-dört kez istişare toplantısı yapardım.

6- Bu güzelim şehrin güzel insanlarıyla ters düşüp koruma polisi ile gezmek, camiye bile koruma eşliğinde gitmek yerine, doğruluk ve adaletimle halkın sevgi ve teveccühünü kazanıp, halkımın beni koruyacağı bir tablo oluştururdum.

7- Yapacağım en önemli hizmetlerden biri olan Kentsel Dönüşüm Projesi işinde sadece belediyenin değil, halkın da çıkarlarını düşünür, sırf yeni bir ev sahibi olacaklar diye insanları kiracı yaptırmaz, yaptırıyorsam da kira bedelini karşılamaya özen gösterirdim. Hatta bu işe ilk kalkışacağım zaman halkın görüşlerine de başvurur, onların da görüşlerini dikkate alarak çalışmamı şekillendirirdim.

8- Bingöl'ün 40 yıllık altyapı sorununu giderecek çalışmayı yaparken sözleşmeye mutlak surette kamera kaydı şartı koyar, çalışmaların nasıl yürütüldüğünü, hafriyatın nereye döküldüğünü, kaç çeşit malzeme kullanıldığını, kaç kat malzeme döküldüğünü kayıtlardan incelerdim. Denetim elemanı olmadan iş yaptırılmasına müsaade etmezdim. Bağımsız bir denetmen ekip oluşturup çalışmaları takip etmelerini ister, görülen her yanlışa da anında müdahale ederdim. Ayrıca bunca önemli hizmete rağmen insanların beni neden takdir etmediğini sorgulardım.

9- Şehrin kilitlenen, içinden çıkılmaz bir hal alan trafik sorununa kalıcı çözümlerle müdahale eder, yeni otopark alanları oluşturur, tek yön işkencesine de son verir, daha katılımcı ve demokratik bir yöntemle tüm kesimlerin çözüm önerilerinin yer alacağı bir toplantı neticesinde sorunlara çözüm üretilmesine vesile olurdum.

10- Toplumun; hamile bayanlara düşük yaptıracak, böbrek taşlarını düşürtecek düzeydeki çukurlara tahammül etmesini ve hoş görmesini beklemek yerine bu çukurları doldurup, yolları yenileyeceğim döneme kadar insanların sabır taşını kırmamaya özen gösterirdim. Sırf çukurlar yüzünden insanların nefretini kazanıp yaptığım hizmetlerin boşa gitmesine seyirci kalmazdım. İnsanların tepkisini maksatlı görmek yerine çıkıp aracımla sokakları dolaşıp gerçeği görmeyi denerdim.

11- Belediye bünyesindeki işler için hizmet satın alırken personel sayısına dikkat eder, sırf birilerini memnun etme adına 700 personel alıp kurum bünyesindeki merkezleri tıka basa doldurmazdım. Alınacak personellerde mutlak surette ‘mesleki deneyim' şartını arar, bir işi on kişiye yaptırmak yerine on işi birden yapabilecek kişilerin tercih edilmesini isterdim. Aldıktan sonra da sırf farklı fikirlere sahip oldukları için de işten çıkarttırmazdım.

12- Bir tabur askere tekabül eden şirket personeli ile (700 kişi) Bingöl'ün tüm cadde ve sokaklarını bir günde temizler, çöp toplama işini birkaç kişiye yüklemezdim. Kış gününde 30 tane işçiyle karla mücadele etmek yerine değeri 3–5 bin lira olan mini kar temizleme makineleriyle kaldırımları hem daha hızlı temizletir, hem de etkili karla mücadele çalışması yürütülmesini sağlardım.

13- Bir yandan Hz. Ömer'in adaletinden bahsedip diğer yandan çalışan şirket personellerinin maaşlarını 4–5 ay sonrasına bıraktırmazdım. Kendimi o işçilerin yerine koyar, çocuğu ‘baba bana okul harçlığı verecek misin?” diye sorduğunda “param yok, belediye daha maaşımı vermedi” demelerine fırsat tanımaz, onların da ailesinin olduğunu düşünerek alın terleri kurumadan maaşlarını zamanında öderdim. Böyle bir tablo karşısında 1 Mayıs İşçi Bayramını da kutlamazdım.

14- Yıllık maliyeti yaklaşık 3 milyon lira civarında olan ekmek dağıtım işini yapmaz, insanları ekmek büfelerine mahkûm etmezdim. Şayet ekmek dağıtımı yapacaksam, sistemli ve hakkaniyete uygun bir adım atılmasını sağlardım. 3 bin kişiye değil, en yoksul insanları ve üniversite öğrenci evlerini seçer, ekmeği evlerine kadar bırakmayı tercih ederdim. İnsanları ekmek kuyruklarında rencide etmek yerine mevzuat açısından uygun ise mahallelerdeki fırın sahipleri ile anlaşır yoksul kişilerin o mahalledeki fırınlardan fiş kullanarak ekmek almalarını sağlardım. Ayrıca ücretini ödeyemediğim işçilerime de en azından birkaç ekmek verirdim. Onlar evine ekmek götüremezken ben sıcak mekânlarda gece yarılarına kadar oturup fındık fıstık yiyip keyfime bakmazdım.

15- Her şartta tüm gayretiyle çalışan, sırf çoluk çocuğuna bir lokma ekmek götürme derdinde olan insanlara maaş vermeyip yaşananlara seyirci kalmak yerine, çizmelerimi giyip çalışma alanlarına giderek o insanların yanında görünür, yalnız olmadıklarını hissettirir, çalışmaları bizzat koordine ederken öğlen arası onlara sıcak bir tas çorba ısmarlamaktan da kaçınmazdım. “Paramız yok ama sevgimiz çok” mesajını vererek çorbamı da onlarla birlikte içerdim.

16- İnsanlar kardan sudan dolayı yollarda yürüyemezken ben takım elbisemi giyip aracımla belediyeye giderek makamında rahatıma bakıp oturmazdım. Karla mücadele çalışmalarını sadece gündüz vakti yaptırmaz, şehir uyurken ben ekibimle birlikte çalışırdım ki, sabah işine giden insanların hayır dualarıyla yoluma devam edebileyim.

17- Kaldırımların gelişi güzel kullanılmasına, kahvehane sandalyelerinin kaldırımlara atılmasına asla müsaade etmez, sırf birkaç kuruş kazanılacak diye ‘parasını veren kaldırımı işgal edebilir' yaklaşımında bulunmazdım. Bu konuda gerekli çalışmaları hızlı bir şekilde hiç kimseyi incitmeden başlatır ve kaldırımların oturmak için değil yürümek için yapıldığını anlatarak toplumsal duyarlılığı genişletirdim.

18- Gittiğim davetlerde bana uzatılan mikrofonu elime alıp şarkı söylemez, görevde olduğum süre zarfında bir kez söyleyip tadında bırakır, her davette türkü çığırmaktan kaçınırdım. “Şehrimin insanları mayın tarlasına dönen yollarda çukurlarda ıstırap çekerken, mahiyetimde çalışan işçim maaşını alamayıp evine ekmek götüremezken, altyapıdan dolayı bodrum katlarında kalan vatandaşımın evini su basarken ben şarkı söyleyemem” deyip uzatılan mikrofonu nazik bir şekilde reddederdim.

19- Alanımın dışına çıkıp herhangi bir ortamda kendi şehrimden çıkan, seçildiğim partinin milletvekili olan ve aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kabinesinde yer alan Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz'ı eleştirmez, eleştirilecek bir şeyi varsa bunu kendisinin yüzüne söylerdim. Muhalefet milletvekilini göreve çağırmazdım. Ayrıca gece yarılarına kadar çeşitli mekânlarda siyasi kulisler yapmaz, bazı konularda Bakan Bey'e karşı birilerinin ucuz kahraman olmasına vesile olmaz, bu noktada çok fazla uğraş içinde olmazdım. Bingöl'e gelen diğer Bakanları karşılarken gösterdiğim titizliği ve ilgiyi, kendi ilimin Bakanı geldiğinde de gösterirdim.

20- Halk tarafından seçilen belediye meclis üyeleri ile ters düşmek yerine onlarla daha iyi bir diyalog kurarak bu memleket için faydalı olabilecek kararlar alınmasını sağlardım. Meclis üyelerinin aldığı kararı mahkemeye taşımazdım. Meclis üyelerinin düzenli ve istekli bir şekilde toplantılara katılmasını, ayrıca Belediye Meclis toplantılarına halkın da izleyici olarak katılımını sağlardım.

21- Şehrin İmar Planını hazırlarken sırf getirisine bakıp tarım arazilerini imara açmaz, tarım arazilerini yok ederek şehrin geleceğini beton yığınlarına kurban etmezdim. İmar çalışmalarını daha çok dağlık ve zemini sağlam bölgelere kaydırmaya özen gösterir, bölgesel değil parsel bazlı uygulamanın içerisinde olurdum. Tüm şehirler batıya doğru ilerlerken, Bingöl'ün neden Doğu'ya doğru kaydığını sorgular, bu konuda ilgili meslek odalarıyla görüşür, şehir planını gözden geçirirdim.

22- Seçildiğim gün üzerinde ısrarla durduğum şeffaf belediyecilik konusundaki söylemlerimi göz önünde bulundurur, çalışmalarımı bu noktada gerçekleştirir, bilgi edinme kanunu kapsamında kim olduğuna bakmaksızın istenen her türlü bilgiyi paylaşmaktan kaçınmazdım. Bilgisini paylaşamadığım işlerden kaçınır, günün birinde her şeyin gün yüzüne çıkabileceğini hesaba katarak daha doğru bir yolda ilerlemeyi hedeflerdim.

23- Tüm kesimlerin belediye başkanı olduğumu unutmaz, siyasi fikir çatışmalarına girmekten kaçınır, asli görevim olan ‘hizmet üretimine' odaklanırdım. Ayrıca mensubu olduğum partinin görevlendirme ve seçim işlerinde farklı roller üstlenip kendi istediğim şemanın oluşması adına olağanüstü bir çaba göstermezdim.

24- “Başkanım çok iyi gidiyorsun, çok çalışıyorsun, büyük adamsın” diyen entrikacıları, yağcıları etrafımdan uzak tutardım. Hatta hiç yanıma yaklaştırmazdım. Asıl dostlarımın yüzüme hatalarımı söyleyenler olduğunu unutmazdım. “Dost doğru söyler ama acı söyler” sözünü kulağıma küpe eder, dostlarımın tavsiyelerine kulak verirdim.

25- Demokratik katılımı yaygınlaştırmak, kente ilişkin stratejiler ve faaliyet planlarını belirlemek, ortak aklın oluşmasını sağlamak, uzlaşma kültürünü geliştirmek, kent kaynaklarını etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak, sivil toplumun gelişmesi ve kurumsallaşması adına sözde kurulan ama uygulamada olmayan Kent Konseyinin her ne olursa olsun çalışmasını sağlardım.

26- Belediyenin web sitesindeki yönetim şemasını oluştururken seçilmiş başkan yardımcılarını sağıma ve soluma alırdım, onları kenarda tutma gibi bir hatanın içine girmezdim. Ayrıca web sitesinde vatandaşlarımın duygu ve düşüncelerini direkt bana iletebilecekleri “Öneri ve Görüşlerinizi Başkana Yazın” diye bir bölüm açtırırdım. Bu bölüme gelen mesajları bizzat günlük kontrol eder, ona göre gereken adımları atardım.

27- Oturduğum koltuğun asıl sahibinin halk olduğunu asla unutmaz, ona göre hareket ederdim. Halktan kaçmaz, halkın içine karışırdım. Halka rağmen başarı olamayacağını çok iyi bilirdim. Mahalle toplantıları yaparak insanların sorun ve sıkıntılarını dinlemeye çalışırdım. Bu toplantıları yaparken ilgili başkan yardımcılarımı ve birim müdürlerimi yanıma alırdım. Her mahallede sorunların tartışılarak çözümlerin üretildiği, öncelikli gündem maddelerinin belirlendiği Mahalle Meclisleri oluştururdum. Bu meclis üyeleri ile ara ara görüşmeler yapar, halk hakemliği görevi üstlenmelerini sağlardım.

28- Yılda en az iki üç kez belediye çalışanlarıyla yemekli toplantılarda bir araya gelir, onların sorun ve sıkıntılarını dinlerdim. Ayrıca çalışan ve çalışmayan personelimi birbirinden ayırırdım. Çalışan personellerimi ödüllendirerek personeller arasında tatlı bir yarış başlatır, başarıma başarı katardım.

29- “Mimar Serdar Atalay” sloganıyla girdiğim seçimde aldığım oyların hakkını verir, yapacağım ‘Halk Günü' kapsamında halkımın da derdini sıkıntısını dinler, eleştiriye açık olur, beni eleştiren insanlarla doğruyu bulma adına her türlü görüşmeyi de yapmaktan kaçınmazdım. Ayrıca, yapılan anketlerde yüzde 5'in altında kalmanın sebeplerini araştırırdım.

Bingölspor, siyasi entrikalar, birilerini bitirme adına yapılan kamplaşmalar ve sırf bu uğurda dünün yan yana olunamayan kişileriyle başlayan yakın dostluklar ile dahası… Aslında yazılacak birçok madde var. Ama ben yine de başlangıçta oluşturduğum “29 Madde Şemasını ve Şifresini” bozmama adına bunlarla yetiniyorum. Bazı önemli ve bana iletilen ciddi hususları kendisine iletmeyi daha doğru buluyorum. Düşüncelerimi paylaştım. Ben Serdar Atalay olsaydım böyle yapar, en şanslı dönemi yaşayan belediye başkanı olarak bu kenti hizmete doyururdum. Kendisi ne yapar, taktir onundur.

Önceki yazılarımda da vurguladığım üzere, yaşadığı kentin geleceğini düşünen hiç kimsenin seçilmişlerle kişisel problemi yoktur, tıpkı benim gibi. İnsanlar hizmet bekliyor, geleceği parlak modern bir kentte yaşama arzusunu dillendiriyor. Söylenenleri ve önerilenleri şahsınızı hedef alan eleştiriler olarak değil, çalışmalarınıza ışık tutan birer ayna olarak gördüğünüz taktirde önemli başarılar elde edeceğinizi görebilmelisiniz.

Türkiye'de ilk defa göreve başlarken ilçesindeki ilköğretim öğrencileri arasında “Belediye Başkanı Ben Olsaydım” konulu bir kompozisyon yarışması düzenleyen Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin, yine aynı başlık altında İstanbul Kartal'da başlatılan kampanyanın iyi bir örnek olduğuna inanmaktayım.

Sürekli eleştirilerden yakınmak yerine en iyi yöntemlerden biri olan eleştirenlere ve halkın kendisine sormak gerekmiyor mu sizce “Siz olsanız ne yapardınız?” diye. Hatta bu fikirleri ödüllü bir yarışma yaparak toparlamanız size ne kaybettirirdi ki?

Sayın Başkanım; ben diyeceğimi dedim, gerisi size kalmıştır. İnanların gönlünü almadan, sevgisini kazanmadan altından yol, gümüşten altyapı yapsanız da boş! İş o ki, gönüllerin mimarı olabilesiniz. Unutmayınız ki bu halk, yapılacak başarılı ve geleceği gören hizmetleri ayakta alkışlayacak kadar iradeli, yapılmayanların hesabını soracak kadar da yüreklidir.

Son olarak bir notu da paylaşmak istiyorum;

Geçen haftaki Eşref Bey'le ilgili yazıda ‘kim bu adam?' sorusuna yanıt aramak yerine aktarılanlardan istifade edilmesinin önemini vurgulamıştım. Aldığım bilgiye göre Eşref Bey ya yazıyı tümüyle okumamış, ya da etrafındaki yağ tabakasının gazına fena gelip beni araştırıyormuş. Aslında kimliğimi açıklamayı ve başkaları hakkında oluşabilecek şüphelere meydan vermemeyi düşünüyordum ama bunu bir süre daha erteliyorum. İlerleyen zamanlarda neden gizemli bir yazar olmayı tercih ettiğimi açıklayarak kendimi siz değerli okurlarıma tanıtacağım.

Sizlerden gelecek önemli notları ve taleplerin de yer alacağı bir sonraki yazıda; makamını tereddütsüz bir şekilde bana çok kısa bir süreliğine devredeceğine ve yazılanlara mutlak surette kulak kabartıp sürpriz yapmayı seven ve bu sürprizlerden birini de beni arayarak yapacağına inandığım BAŞBAKAN SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN olmak ümidiyle…

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
muhammed demir (@Misafir_12407)
01 Mart 2013 Cuma 21:37
yalan söylemezdim
yusuf zaza (@Misafir_12326)
25 Şubat 2013 Pazartesi 01:46
bence serdar atalay belediyeyi bırakmalı verin eline bi mikrofon şarkı söylesin ne uğraşacak halkın sıkıntısıyla 5-6 ayda bir maaş alan işçiyi mi dinleyecek yoksa evinin önü çamurdan geçilmeyen mahalleliyi mi çıkarsın bi albüm şarkıcı olsun zaten başkan mı şarkıcı mı belli değil ki...!!!
Nurgül BATUR (@Misafir_11847)
28 Ocak 2013 Pazartesi 21:21
Yazılanlarla yazar Bingol halkınının sözcüsü olmuş. Her madde yerine oturmuş eksiklikler ancak bu kadar net ifade edilirdi. Tebrikler.
mahfuz demir (@Misafir_11715)
23 Ocak 2013 Çarşamba 12:42
Yazinin uzun kaldigina dair yaptigim yorumumda, M.A kodunu vermistim. iki altta bulunan yorumumu bugun Tekrar okudum ve M.B yazacagima Yanlislikla M.A yazmisim. Bilgilerinize...
müzeyyen kalçık (@Misafir_11628)
19 Ocak 2013 Cumartesi 12:21
yine serdar atalay yine bingöl belediyesi yine ahh ahh lar.... güzelim şehri kendi menfaatleri uğruna mahveden acımadan harcayan tek dişi kalmış canavarlar...
mahfuz demir (@Misafir_11627)
19 Ocak 2013 Cumartesi 00:05
Sayin M.A bu yaziniz baya bi kaldi. Diger yazinizi bekliyoruz. Yoksa basbakan hala aramadi mi sizi
ilyas çetkin (@Misafir_11621)
18 Ocak 2013 Cuma 11:20
gizemli yazarımızı tebrik ediyorum.adeta benim düşüncelerime ayna tutmuş. söylemler dikkat edin siyasi değil.a partisi yada b partisi olayıda değil sen bingöölüysen vede bingölü seviyorsan bu yazılanları bence ciddiye almalısın sayın başkan. bedava ekmek konusunu (işçilerin 3 kuruşluk maaşları ödenmediği halde) anlamış değilm
hayri korkut (@Misafir_11606)
16 Ocak 2013 Çarşamba 11:13
sayın tunahan bey yazdıklarınız doğru ama siyasette siz bile sayın serdar atalay beyin yerinde olsaydınız bu yazdıklarınızı uygulamak zor olurdu. ve kesinlikle yapamazdın. bu kadarını söyliyeyim .ama serdar bey bugüne kadar kimsenin yapamadığı şeyleri yaptı bingölümüze, kendisini tanımam ama yaptıklarıda ortadadır .ama yinede yazdıklarınız için size teşekür ederim . lütfen birazda serdar beyinde yaptıklarını tek tek yazını yazdığın gibi yazınız saygılar
sencer be (@Misafir_11548)
10 Ocak 2013 Perşembe 11:39
işçi maaşını ödenememesi adamaı üzüyomuş. bu na kargalar güler sen ekmek dağıtacığına işçinin maaşını öde. oturduğun yerde cemaat imamı gibi konuşmasan bu sorunlar biter. önce söz vermek nedir, sözünde durmak nedri onu öğren. o işçilerin bu süre içinde yaşadıkları her sıkıntının hesabını alla senden soracak bayeefendi
Murat BÖÇKÜN (@Misafir_11509)
08 Ocak 2013 Salı 01:55
Serdar atalay olsan bu sefer tunahan olamazdın.. Bak Tunahan kardeşim, Bingölümüz tarihinde 2. kez seçilebilen bir başkanla tanışmışmıdır? Hayır.. Kusura bakma ama ben serdar atalay olsam senin dediklerinin hiçbirini yapmam.. Ne yapardım Biliyormusun? Bugün Bingöle telefon açtım ordan birisi ile konuştum evine gidiyordu aradığım kişi. Bana şöyle dedi karşıya geçemiyorum kar yağmış her taraf su içinde dedi.. Bu kelimeden dolayı ben Elazığda kahroldum.. ben serdar atalay olsam küreğimi alır bugün Allah için kar temizliği yapardım..
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın