Bayram ve ŞehirHayatımda iki şehrin etkisini hiç unutmam. Biri, doğduğum şehir. İkincisi ise yaşadığım şehirdir. Doğduğum şehir. Yani çocukluğumun geçtiği yer Bingöl. Doyduğum şehir. Yani gençliğimin geçtiği yer Bursa. İkisi de dağdır, yeşildir. İkisi de berrak sulara sahiptir. İkisinin de ahalisi genelde mütedeyyindirler. Biri çocukluğumun ve diğeri ise gençliğimin geçtiği şehirdir. Doğduğum toprakları seviyorum. Çünkü çocukluğum bu topraklarda geçti. Yerin yeşilini, göğün mavisini; dağlarda gezinen çobanları, derelerinde oynaşan balıkları, çimlerde gezinen hayvanları, ağaçlarda meyveye durmuş yemişleri ve bahar geldiğinde tarlasına gidip çalışan köylüleri sevdim. Doyduğum toprakları seviyorum. Çünkü gençliğim bu topraklarda geçti. Yeni terleyen bıyıklarımı, ilk emeğimin karşılığında alnımdan dökülen terimi, âşık olduğum insanları, aşk derecesinde çalışan insanların çalışkanlığını, geceler boyu sokaklarında tur attığım caddeleri, alnımı secdeye koyup dua ettiğim camileri, sakin ve huzurlu bir şekilde fabrikaya ve tarlaya gidip çalışan emekçi insanları sevdim. Doğduğum toprakları seviyorum; doyduğum toprakları sevdiğim gibi… Ankara'yı soruyorsanız hiç sevmedim. Sanki sonradan icat edilmiş bir şehir gibi geldi bana. Söylenmeyecek bir şeyi söyleyebilmek için büyük bir cesarete sahip olmayı gerektirir. Ben de bu minvalde bir şeyler söylemek istiyorum. İş ve siyaset hayatında tanıdığım dostlarımın nasıl bir laboratuvar içinde öğütüldüklerini gördüm. Çoğunu kaybettim. Onun için “Ankara'da dost kazanılmaz, çıkarlar için yoldaş olunur” diyorum. Yol ( mevki, makam) bittiği an dost ta kalmaz. Değerlerin değil, reel çıkarların gözetildiği bir yerdir Ankara. Onun için Ankara'yı hiç sevmedim. Tüm başkentleri sevmediğim gibi Ankara'yı da hiç sevmedim. Lesley Hazleton'un dediği gibi: ”Her sürgün geri dönüşünün rüyasını görür.” Bende geri dönüşün rüyasını görmek için Ankara'dan hicret etmeye can atıyorum. Hayatımda iki bayramın etkisi fazlacadır; biri Ramazan, diğeri ise Kurban Bayramı. Ama Ramazan Bayramı bana biraz daha farklı gibi geliyor. Ramazan ayı bana baharı, sıcaklığı ve sükûneti; oruç ise bağımlılık duyulan şeylerden arınmayı ve bayram ise sulhu, huzuru ve mutluluğu çağrıştırır. Belki de çocukluk döneminde bilinçaltımızda kalan tatlı hatıralar olsa gerek. Ben iki şehirde yaşadım ve iki şehrin güzel bayramlarını doyasıya tatdım. “Başkentlerde Bayram olur mu? “ bu soruyu önce kendinize sorun. Masa ve kasa ilişkisinin olduğu yerde sahiden bayram olur mu?.. El cevap: Yani Ankara'nın bayramı olmaz, fakat resmi bayramı olur. Ankara'nın bayramı ise tatildir! ************************************************************ Bütün okuyucularımın Ramazan Bayramı'nı kutluyorum.
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 25 Kasım 2024 ÖLÜMCÜL KİMLİKLER ve ŞAHSİYETİN ÖLÜMÜ15 Ekim 2024 Asilzade Bir Kadının Hikayesi: Godiva Efsanesi22 Aralık 2023 Konaktan Barınağa Bir Yerel Yönetim Klasiği (!)29 Ekim 2023 Demokrasi İle Taçlandırılmış Bir Cumhuriyet
|