KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Aralık 2024 Cumartesi
°C
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

Başkalarının savaşında ölmek..!

13 EKİM 2015 SALI 14:45
0
5945
0
AA aa

Yolunu yapacağımız yaylamızda ailecek zaman geçirmenin, köydeki damlı evin üzerinde yıldızları izlerken edeceğimiz demli çay kıvamındaki sohbetin hayalini bile henüz tamamlayamamışken, patlayan bir bombayla uyanmıştık!

Haber kanallarının tamamı “Suruç'ta bombalı saldırı” başlığıyla yayına girmişti bile!

Ve anlamıştık ki, gördüklerimiz bir rüyaydı ve artık uyanmanın vakti gelmişti!

Narkoz etkisini yitirmiş, ölüm makineleri uyanmıştı!

Yitirilen canlar yetmiş olacak ki, iki gencecik polisin evlerinde katledildiği haberi ekleniyor ardından!

Ölümlerden ve zulümlerden “eskiden…” diye bahsetmeye başladığımız hikâyelerimizi yarım bırakıp, “artık dağlar değil, vadiler, şehirler, hatta evler ölüm kokuyor” mısralarını dokumaya başladık satır aralarına…

“Ölümsüz bir gün oldu çok şükür” diyebileceğimiz bir günümüz olmadı sonrasında…

Her gün yeni bir ölüm haberiyle uyanıyor, ölüm haberlerinin bütününü, hatta eklenmiş yenilerini izleyerek, okuyarak başımızı yastığa koymaya başladık.

O kadar arttı ki ölümler…

Sıradanlaştı, hayatın gerekliliğiymiş gibi iliklere işlendi ve kömür karasına dönüştü vicdanlar!

Kimin öldüğünün bir önemi de kalmadı!

Oyun programlanmış, roller dağıtılmış, bize de ölüm düşmüş!

Birer, ikişer ölmek yetersiz kalmış olsa gerek ki, artık toplu cinayetler gerekliydi bu ülkeye!

Topluca ölmemiz, meydanı oyunu yazanlara bırakmamız isteniyordu artık!

Ve Ankara'nın vakti gelmiş, iyi bir kurguyla programlanan oyunun bombası patlamıştı!

97 can yitirilmiş ama bizler halen akıllanmamıştık!

Çünkü vicdanımız körelmiş, siyasetimiz ağır basmıştı!

Suçlu aramaktan, akıldan yoksun senaryolar yazmaktan yasımızı tutmaya vakit bulamamıştık!

Acilen bunu seçim propagandasına dönüştürmemiz gerekiyordu!

Malum, sandık günü yaklaşıyor!

Elde herhangi bir delil olmasa da olur!

Suçlayacağın birileri varsa, delil aramaya gerek yok!

Başına ‘katil' eklemesini yapıştırdın mı, gerisi kolay!

Sesini duyuracak mekanizma da çok!

Zaten ihtiyacımız olan bunu kimin yaptığını bulmak değil! Bir anda önce dilediklerimizi suçlu ilan edip bundan siyaset devşirmemiz gerekiyordu!

Çünkü böyle programlanmıştı oyunun geri kalanı!

Nasıl olsa kimsenin sorguladığı, sebep-sonuç ilişkileri üzerine kafa yormadığı bir toplum çoktan yaratılmıştı bile!

Televizyon kanallarında kim tarafından sarf edildiğinin bir önemi bulunmayan yığınca yalanı gerçek kabul eden, sosyal medyadaki her bildirimi (yalan da olsa) ‘ben de duyurmalıyım' refleksiyle paylaşan yığınca insan var! Üstelik okumuş, eğitimli kişiler yoğunlukta!

En sinir bozucu durum ise; şiddetin her türlüsünü savunan, ölümleri ‘bizden, onlardan' diye ayıran, karşı bir fikre saygı duymayan, karşı bir söylemde hakaret ve küfürler savuran, İlber Ortaylı deyimiyle “cahillerin” ağızlarından veya kaleminden “ barış” sözcüğünü duymak yâda okumak!

Şiddetin olmadığı, fikirlerin saygı çerçevesinde konuşulup tartışıldığı, eleştirilerin hakarete varmadığı bir ortamda ‘barış' konuşulabilirken, ‘barışı' en fazla şiddetin parçası olanların savunuyor gözükmesini ve sosyal medyada ağızlara çalınan küfürlerle barış süvariliği yapılmasını hazmedemiyorum!

Her şey siyaset değildir, olmamalıdır da! Siyasi fikirlerimize göre ‘barış' yaratma gayretinden vazgeçmeliyiz! ‘Barış' tektir ve fikirlere göre değişkenlik göstermez! Karşılıklı fedakârlıklar gerektirir!

Her gün bombalar patlıyor, insanlar ölüyor!

Ama halen siyasetin derdinde olanlar, ölümleri ve bundan doğan acıları fırsata çevirme gayretinde bulunanlar var! Oysa seçimi bir kenara bırakıp gerçek manada ‘barış' mücadelesi içine olur ve başkalarının yazdığı oyunun parçası olmaktan kurtulursak, o zaman zor da olsa başarmamız imkânsız olmayacaktır.

Ülkedeki tüm sorunların çözümü, hiç şüphesiz İslam temelli bir yaklaşım ve uygulamayla mümkündür! Bu da, inanmakla başarılabilir! Günahta ısrar edip Allah'tan rahmet beklenemeyeceği gibi, şiddette ısrarcı davranarak barışı da getiremeyiz!

Unutmayalım ki; kendi barışımızı tesis etmediğimiz sürece, başkalarının savaşında ölmeye mahkûmuz!
 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın