Köyün patika yolunu bir süre yürüdükten sonra vadiyi gören hakim tepeye varmıştık. Tepenin yamacından Murat nehrine doğru kademe kademe yedi katman diziliydi, cennetin yedi katı gibi. Dünyada bu kadar güzel bu kadar ihtişamlı başka yer var mıydı ? Vadiyi; tıpkı bir yılan gibi bir sağa, bir sola kıvrılmış nehir sahiplik ediyordu. Kafamda tarifi imkansız duygularla yürüyordum. Yanımda tanımadığım yüzler vardı. Genci, yaşlısı, hamilesi, kucağında çocuğu, herkes gelecek olan ilk treni merak ediyordu. Bizim köyden bir tek kişi gelmemişti Hacı Kamil Ağa. Hacı Kamil ağa bir sebepten dolayı devlete küsmüştü. Vadiyi dağdan ayıran eteklere kemer bağlarcasına demir yolu yapımına beş yıl önce başlanmıştı. Bölge köylerinde yaşayan tüm insanlar bu günü bekliyordu. Herkes aynı şeyi merak ediyordu, tren nasıl bir şeydi, demir rayların üzerinden nasıl yürüyecekti. Bazı yaşlılar Adnan MENDERES'i görebilme umudu için gelmişti. Bu İlk trende Adnan MENDERES'te olacaktı. Bizim köylülerin çoğu köyümüzden (Valer) gelen çayın Murat nehrine dökülmeye yaklaştığı, üzerine DEMİR KÖPRÜ (Pırd Asnin) ün yapıldığı mevkide toplanmıştı. Bazı gençler yayaların geçişi için köprünün iki tarafına askılanmış ahşap latalarla dizili döşemenin üzerinde koşarak birbirleriyle yarışıyorlardı. Daha önceki günlerde eşeğini köprüden geçiremeyen Hacı Hamit Efendi, kalabalıkla beraber yeni denemeler yapıyordu. 26 Ekim 1955 saat 13:00'e gelmeye hazırdı, bir kaç dakika kalmıştı. Vakit dolmak üzereydi, herkes pür dikkat uzaklardan gelecek tren sesine kesilmişti. Demir rayına kalağını dayıyan Mehmet, birden yerinde kalkarak bağırmaya başladı: “geliyorlar, geliyorlar “ diye. Bu taktiği Dik İstasyondaki şefleri Sabahattin beyden öğrenmişti. Nihayet tren yaklaşıyordu, çok heyecanlıydık. İlk önce bir duman bulutu görünmeye başladı, bulut yükseldikçe tren yaklaşıyordu. Tren yaklaştıkça sağır edercesine ses üzerimize yürüyordu. Trende bulunan herkes kafasını pencereden çıkartmış bize el sallıyordu. Biz de, el sallamayla beraber bağırarak, tezahürat ederek Adnan MENDERES'in bizi duymasını istiyorduk. İlk pencerede Adnan MENDERES, ikinci pencerede Meclis Başkanı Refik KORALTAN, üçüncü pencerede Nafia vekili Kemal ZEYTİNOĞLU vardı. Treni durdurup Başvekili görmeyi çok istemiştik. Ancak, gün bitmeden Muş'a ulaşıp Demiryolu açılışını orada yapacağından dolayı bunun olması imkansız olmuştu. Evet, yukarıda geçen olayı dedemin, büyüklerimin bana anlattığının üzerine araştırmalar yaparak kaleme aldım.
Yakın zamanda aldığım habere göre köyümüz Çaytepe (Valer) Demir Köprüsü (Pırd Asnin) ihale usulüyle (teyit edemedim daha) hurdaya çıkarılmış, yerinden sökülerek götürülmüştür. 24.06.1937 tarih, 3639 sayı ile (muhtemelen Atatürk'ün imzası ile) Resmi Gazetede kararı yayımlanmış, 10.05.1940 tarih, 4505 sayı numarası ile Elazığ-Genç-Muş güzergahı kararı doğrultusunda yapımına başlanmış, 26 Ekim 1955 tarihinde bitirilerek Başbakan Adnan MENDERES tarafından açılışı yapılmış Demiryolunun bir parçası olan, dedemin yapımında çalıştığı, açılışında bulunduğu, babamın doğumundan ölümüne şahitlik eden, benim çocukluğumun tek büyük yapıtı, benim gibi binlerce kişinin hikayesine tanıklık eden kültür hazinemizin tek büyük yapıtı, KORUNMASI GEREKEN TARİHİ KÜLTÜREL MİRASI'mız bir kaç haydut para kazansın diye hurdaya çıkarılıp satılıyor. Müsebbiplerin ortaya çıkarılarak hesap vermeleri sağlanmalıdır. Bingöl Tarihi Kültürel Miras konusunda daha bilinçli olmalıdır.
-Geçmiş geleceğe ışık tutmuyorsa, akıl karanlıklar içinde yürür. Alexis de Tocqueville