Adaylara seçim sloganı önerimRamazan ayında sıkça aldığım işgal şikâyeti, bir bakıma halkın isyanıydı. Yürüyecek yer bulamayan vatandaşlar, “Ya kaldırımlar tümüyle esnafa tahsis edilmeli, ya da vatandaşın hakkı teslim edilmeli” diyordular. Şehrin ekonomik yapısı dikkate alındığında ve çok aşırı iyimser bir yaklaşım sergilendiğinde hemen herkes “Bir şey olmaz, esnaf da mağdur olmasın” diyebiliyor. Fakat iyimserlik ve aşırı duygusallığın yarattığı sorunların çığ gibi büyüdüğü Bingöl'de bu husustaki bir düşüncenin vereceği zararın telafisinin ağır olacağı kanaatindeyim. Bu noktadan hareketle, yerel yönetimlerin daha aktif, kararlı ve istikrarlı bir duruş sergilemesi gerektiğini vurgulamakta yarar görüyorum. Kaldırımların halk için yapıldığını söylemek isterdim ama Bingöl'de birçok iş gibi kaldırımların da amacına uygun hizmete sunulmadığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Kahvehane kürsüleri, meyve kasaları, kola ve dondurma dolapları ile bunların etrafına yerleştirilen tezgâh niteliğindeki ürünler, ne yazık ki, yayaların ulaşım hakkını ellerinden almaya yetiyor. Bir yandan şehri yönetmeye talip olanların diğer yandan kaldırımları neredeyse tümüyle kapatan kahvehane kürsülerinden birinde oturup şehrin siyasetini tartışması da işin cabası! İşgaller öyle bir hal almış ki, dükkânların içi boşaltılıp tüm malzemeler sırf yoldan geçenler tarafından fark edilsin diye kaldırımlara serpiştiriliyor. İşgalci esnafın yerinde olsam, işyerine kira vermek yerine ürünümü kaldırımlara dizer bu işi bedava yaparım. Malum, nasıl olsa bu hususta önleyici tedbiri olan da yok. Bir diğer husus da, esnafların işyerlerinin önünde araç parkını engelleme çabası. Kendi işyerimin önünde park edenlere bugüne kadar “buraya park edemezsiniz, işyerimin önünü kapatıyorsunuz!” diyememişim. Çünkü böyle bir hakkım yok. İşyerine kira ödeyebilirim ama kaldırımlar ve yollar herkesin kullanım hakkına sahip olduğu alanlar. Park izni varsa, buna benim mani olma şansım yok. Fakat öyle bir hal almış ki, esnaflar işyerlerinin önünün de kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar. Bu hususta birçok tartışmaya da şahitliğimiz mevcuttur. İşyerinin önüne park ettirmemek için akla ziyan ürünleri getirip kaldırım kenarına dizenleri gördüğümüzde de artık şaşırmıyoruz. Kaldırımlarda geçecek yer bırakmayanların yarattığı tablo, bırakan kaldırımları kullanmak durumda olan bayanları, erkekleri bir geriyor, sinirlendiriyor. Sürekli röntgenlenen insanlar, artık dışarı çıkmaya bile utanır oldu! Peki, herkesin şikâyet ettiği bu sorun neden çözülemiyor? Dirayetli bir yerel yönetim anlayışına sahip değiliz! Birkaç esnafın menfaati ne yazık ki şehirde yaşayan diğer tüm insanların menfaatinden ağır basıyor. İki kuruş işgaliye parası almak veya ‘1 metre müsaade edelim' anlayışı devam ettiği için köklü çözüm üretilemiyor. Zabıtalar iyi bir eğitimden geçirilemediği ve kanunlara yeterinde hakim olamadığı için soruna müdahale edilemiyor! Kanun uygulayıcısı olmanın getirdiği sorumluluklar yerine getirilemiyor! Aslında çok daha farklı gerekçeler sıralayabilmek mümkündür. Çevremizdeki birçok insan gibi bu konudan yakınan bir dostum, bayram nedeniyle Bingöl'e geldiğini ancak buna pişman olduğunu anlatıyordu. Hepimizin bildiği bir hususun, dışarıdan gelen bir hemşerimizin gözünden aktarılmasının daha önemli olduğunu düşündüğüm için bunu paylaşma gereği duydum. Evet, görevini yerine getirme aciziyeti bulunan yerel yöneticiler! Toplumun çok fazla bir talebi yok. Tozsuz, dumansız, temiz ve sağlıklı bir yaşam alanında hayatlarını idame ettirme isteği olan halk, kendi haklarını kullanmak istiyor. Nasıl ki, yoldan geçen bir kimse gidip esnafın işyerine kürsü atıp oturmuyorsa, kahvehane işletmecisi de vatandaşın kullanım hakkı olan kaldırıma kürsü atamaz, atmamalıdır da! Eğer ki, seçim ve oy kaybından dolayı tedbir alınmıyorsa, çarşı merkezindeki Bin tane esnafın vereceği oy, bu kaldırımları kullanan 99 Bin insanın oyundan daha kıymetli değildir! Kurallar var ama uygulayan yok. Sürekli çözümü erteleme, sürekli bahaneler üreterek sonuca ulaşamama artık toplumda sert bir karşılık bulmaktadır. Biliyorum, bu söylediklerim birçok esnafın hoşuna gitmeyecektir. Yayaların kullanım haklarının verilmesini istememiz birilerini de rahatsız edecektir elbette. Kimse kusura bakmasın ama üç beş kişinin ticari menfaati, bir toplumun yaşam hakkından daha üstün değildir. Şehri sloganlarla değil, kuralları uygulayarak ve yenilik kazandırarak yönetmenin zamanı geldi de geçiyor! Bu söylediklerimizin bir karşılığı olur mu bilmem ama yaklaşan seçim için Belediye Başkan aday adayı olacaklara bir önerim var. Seçim beyannamenize şu ibareyi eklemeniz daha etkileyici ve yararlı olacaktır: “Seçilmem durumunda kaldırımları yayaların hizmetine sunacağım” DİPNOT: Değerli okurlar; daha güzel ve önemli konuları ele almak isterdim ama şehrin hali böyle olunca yazabileceğimiz konular da bunlar oluyor. Basit ama kangrenleşen sorunlar çözüldüğü taktirde inşallah bizler de daha güzel ve geleceğe dair güzel fikirler ekseninde yeni yazılarla karşınızda olacağız. Hoş ve esen kalın! YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|