Acınacak halimize gülüyoruz!Israrla çalan telefonu açtığımda, “merhaba” cümlesinin ardından sitem dolu sözler dökülmüştü. Belli ki, biraz gergindi telefonun diğer ucundaki arkadaşım. Ardı arkasına sıralıyordu sitem dolu sözlerini. Ve son cümlesini ekledi; “Allah aşkına bir çare bulunsun. Yeter artık! En ufak bir problem yüzünden Elazığ'a gitmek zorunda kalıyoruz. Neden bitmiyor bu hastane? Daha ne kadar bekleyeceğiz?” Sakince dinlemiş ve yapımı devam eden hastane binasıyla ilgili son durumu anlatmıştım kendisine. Fakat son cümlem “Haklısınız. Acilen çözülmesi gereken bir husus” olmuştu. Hafızamda, sağlık alanıyla ilgili süreçler film şeridi geçti bir an. Mevcut Devlet Hastanesi binasının yıkılarak, ana yol kadar uzanan kısımda (Bayındırlık Lojmanlarının olduğu alan dahil) genişçe bir alan yaratılıp bu bölgenin sağlık kompleksi olarak düzenlenmesi için bir planlama düşünülüyordu. Bu alan içinde Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile yine tüm hastanelerin ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte bir ortak görüntüleme merkezi kurulması düşünülse de, bürokratik bazı engeller ve ortak girişim ruhundan uzak tutumlar nedeniyle maalesef o günün şartlarında bu planlama hayata geçirilemedi. Aynı dönemde, Bingöl Devlet Hastanesi Ek Binası yapılması fırsatı doğdu. Ve TOKİ marifetiyle bu iş ihale edildi. İşte o gün, Bingöl'ün sağlık alanındaki alın yazısına kara bir leke çalındı! İhaleyi alan, Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu idi. Tabi ki, herkes gibi bizler de heyecanlandık. Çünkü ek binanın bitirilip, mevcut hastane binasının yıkılarak yatak kapasitesinin ve hizmet alanının genişletilmesini sağlayacak yeni binaların yapılması gündeme gelmişti. Ve aradan neredeyse 6 yıl geçti. Ek binayı yapan Ensarioğlu firması, girdiği mali krizlerle sadece kendini eritmekle kalmamış, Bingöl halkının umutlarını da günden güne bir mum gibi eritmeyi başarmıştı. Siyasilerle yapığımız istişarelerde de hastanenin bitirilmesi gerektiğini vurgulasak da, alınan yanıt, işin çıkmazlığını gösteriyordu; “İşi firmanın elinden alma yetkimiz olmadığı gibi ek ödenek sağlama şansımız da yok. İşi firmanın elinden aldığımızda mahkeme yoluna başvuracak. Ek ödenek sağlama imkânımız da yok. Firmaya ödemeler yapılmış ama firma bunu yanlış kullanmış diye elimiz kolumuz bağlı şekilde beklemek zorunda kalıyoruz. Biz de elbette bu durumdan hoşnut değiliz ama yine de bir çıkış yolu arıyoruz.” Bu konuda siyasilerin çabasını anlıyorum ama yeterli bulmuyorum elbette. Firma yapmamakta ısrarcıyla, bu sefer farklı bir yolla, yoğun bir baskıyla bu işin üzerine gidebilirlerdi. Hatta halkı da arkalarına alarak bu işi 6 yılda değil de 4 yılda bitirebilirlerdi. Bu yol ve yöntemler tartışılabilir. Aslında işin fiziki anlamda pek bir sorunu kalmamış. Mefruşatların da önemli kısmı tedarik edilmiş, firmalarda bekletiliyor. Şuanda telekom ve enerji altyapısı, merkezi havalandırma ve otomasyon sistemleri ile diğer bazı altyapı hizmetlerinin tamamlanması bekleniyor. Firma bunları tamamlayıp geçici kabulü yaptığı an itibariyle idarenin yapacağı işlemler ve taşınma süreci bir ay içerisinde tamamlanır diye tahmin ediyorum. Mayıs 2016'ya kadar süre uzatma alındığı bildirildi. Bundan sonra bir uzatma daha alınır mı? Orası meçhul! Süreç uzatılırsa da şaşırmam. Ama Mayıs ayında teslimat yapılıp Haziran'da burada hizmet verilirse “şükürler olsun” demekten başka bir söz çıkmaz ağzımızdan. Devletin en tepesinden en alt kademedeki yöneticisine kadar herkes bir tarih veriyor ama ne hikmetse kimsenin verdiği tarihi tutmuyor. Bırakın siyasileri ve bürokratları, Galip Ensarioğlu'nun verdiği tarih dahi tutmadı. Peki, bu halk kime inanacak? En ufak bir tahlil yada tıbbi müdahale için insanlarımız çevre illerde perişan oluyorsa, kimse halktan sabır beklemesin. Taş olsa çatlardı şimdiye kadar! Bu yüzden, halktan sabır dilemek yerine çözüm odaklı somut adımlar atılmalı. “Galip Ensarioğlu mu büyük, yoksa, Cumhurbaşkanı mı? Başbakan mı? Bakan mı? Vali mi? …..” diye uzayıp giden bir sitem yazısı kaleme alan gazeteci arkadaşımıza birileri gönül koymuş, sitem etmişti. 6 yıl boyunca memlekette çileye dönüşen bir hususu kaleme almamalılar mı? Sırf birileri küsecek diye sorunlarımızı görmezden mi gelelim? Birçok ilde Bingöl Devlet Hastanesi binasıyla başlayan hastane binaları açılalı yıllar oldu. Belki önümüzdeki sene tadilata giren bile olacak! Ama Bingöllüler olarak bizler, nedense kaderin cilvesi olarak sineye çekiyoruz tüm dertleri, sıkıntıları..! Yol yapılınca müteahhit sıkıntılı çıkar, süreç uzar Baraj yapılınca müteahhit sıkıntılı çıkar, süreç uzar Hastane yapılınca müteahhit sıkıntılı çıkar, süreç uzar Emniyet binası yapılınca müteahhit sıkıntılı çıkar, süreç uzar Nedir bu müteahhitlerden çektiğimiz? Devlet, neden yüzde 50-6 kırımla iş veriyor? Bunca kırımı atan zaten ya çalacak, ya en kalitesiz malzemeyi kullanacak, ya da batıp gidecek! Bir Galip Ensarioğlu'dur, kimse hakkında gelemedi adamın! Özel hastane bir doktorla anlaşıyor, ilk reklam yaptığı illerden biri Bingöl. Neden? Çünkü devletin hastanesi yok ki, millet mecbur gidecek oraya! Sivil toplum örgütleri en ufak bir sorunda kitlesel açıklamalar yapabiliyor da, neden hastane sorunumuz için “sırf iktidara kötü görünmeyelim” korkusuyla sessiz kalıyor! Hastane sorunumuzu dile getirdiğimizde neden iktidarla kötü olalım ki? Hükümet, size cephe almak yerine sorununuzu çözmekle meşgul olmalı. Erdemli yaklaşacaksa, özür diler, sorunu çözer! Hakkını isteyene kimse gönül koymamalı, böyle bir hakkı da kendine bulmamalı! İstenilen bir hak siyasi algılanmamalı, bireylere yönelik kampanyaya da dönüştürülmemeli. Makul bir şekilde talepler dile getirilmeli, halk, siyasi, bürokrasi herkes ele ele vererek bu şehrin sorununa çare bulmalı. 6 yıl! Dile kolay! İnsanlar acılarıyla, dertleriyle gülümsemeye çalışıyor artık. Son günlerde sosyal medyada acı halimizi gülümseten bir söz dolaşıyor; “Aşk, Bingöl Devlet Hastanesi inşaatı gibi olmalı. Başladı mı bitmemeli!” diye… İşte memleketin ruh hali böyle! Bu işi çözecek olanlara sesleniyorum; Toplum acınacak haline gülmeye başlamışsa, ya derdinden kafayı yemiştir, ya da işi de, sizi de umursamıyordur artık! YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|