Yılmaz'dan cari açık değerlendirmesiKalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz: Piyasa, kredi derecelendirme kuruluşlarından daha önde gidiyor. İnşallah kredi derecelendirme kuruluşları da bu piyasanın gerçeklerini görür![]() Önceki gün açıklanan cari açık rakamları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yılmaz: “Geçen yıldan bu yana cari açıkta çok ciddi bir azalma görüyoruz. Orta Vadeli Programımızı (OVP) ilan ettik. Önümüzdeki dönemde programda da bu azalma trendinin devam etmesi öngörülüyor" dedi. Türkiye'nin enerjiye bağımlı bir ülke olduğunu söyleyen Yılmaz: “Aslında şu anda enerji ithalatımızı dışarı alırsanız aşağı yukarı dengede görülüyoruz. Cari açık açısından bir problemimiz yok ama enerji ithal ettiğimiz için bunun getirdiği bir yük söz konusu. Geçen yıl özellikle aldığımız tedbirlerle, bu açığın ciddi anlamda düştüğünü görüyoruz.” En önemli hususlardan bir tanesinin de yurt içi tasarrufları arttırmak olduğunu ifade eden Yılmaz: “Yurt içi tasarrufları arttırmaya dönük olarak çeşitli adımlar attık. Kamuda, özel sektörde israfı engellemeye yönelik adımlar atıyoruz. Mesela bireysel emekliliği daha cazip hale getirme gibi yaptığımız düzenlemeler hep bu iç tasarrufları arttırmaya dönük. Siz kendi içinizde tasarruf oranını daha çok arttırırsanız cari açığı da otomatik olarak aşağı çekmiş olursunuz. OVP'de 2015 sonunda kadar yüzde 16'nın üstüne çıkan bir iç tasarruftan bahsediyoruz. Dolayısıyla Türkiye bu konuda iyi bir patikaya, iyi bir yola girmiş durumda" değerlendirmesinde bulundu. “Teşvik sisteminin etkisi bir yılda görülmeyecek, yatırımlar orta vadede daha çok etkili olur” Bakan Yılmaz, son ilan edilen teşvik sisteminin de cari dengeyi iyileştirmeye dönük hazırlanmış bir teşvik sistemi olduğuna işaret etti. Yılmaz, teşvik sisteminin etkisinin bir yılda görülmeyeceğini belirterek: “Yeni yatırımlar yapılırken ilk aşamada dışardan bazı malzeme alma ihtiyacı bile doğabilir. Fakat bunlar orta vadede ithalata bağımlı olduğumuz alanlarda yurt içi üretimi arttıracağından, orta vadede daha çok etkili olur. Son ilan ettiğimiz teşvik sistemi de bu özelliğe sahip. Özellikle orada stratejik sektörler dedik, Türkiye'nin yoğun ithalat yaptığı konularda yatırım yapıldığı zaman çok daha elverişli çok daha avantajlı teşvikler sunuyoruz. Dolayısıyla bu teşvik sistemimizde yine önemli bir unsur. Girdi Tedarik Stratejisi dediğimiz bir stratejimiz var. O da etkiliyor. Bunlar orta vadeli tedbirler. Fakat daha uzun vadede ise eğitim sistemimizin rekabetçi hale gelmesi, adalet sistemimizin daha iyi işlemesi gibi konular, nihai anlamda en önemli unsurlar. Son dönemlerde oralarda da ciddi reformlar yapmaya başladık. Eğitimde çok önemli adımlar atıldı. Adalet sistemi ile ilgili birbiri ardına paketler yapılıyor. Bütün bunlar ekonomi ile de ilişkili. Adalet ve eğitim dediğiniz şeyler ekonomiden uzak şeyler değil, mesleki eğitime daha fazla önem vermemiz, Fatih Projesi, bilgi teknolojilerini topluma yaymamız, aslında bizim ekonomik geleceğimiz açısından da son derece önemli. Türkiye'nin en büyük sermayesi insan gücü. İnsan gücünü ne kadar iyi yetiştirirsek, gelecekte rekabet gücümüzde o kadar yüksek olur. Diğer yandan adalet sistemi de ekonomi açısından çok önemli, çünkü işleyen bir adalet sistemi olduğu zaman belirsizlikleri de azaltmış oluyorsunuz. Yurt içi veya yurt dışından gelecek yatırımcı için belirsizlik yatırımların en büyük düşmanıdır. Belirsizliği ne kadar azaltırsanız iyi işleyen hızlı işleyen ve belirsizlik oluşturmayan bir sistem kurarsanız o ölçüde yatırımları arttırmış olursunuz. Bu da sizin üretim kapasitenizi, istihdam kapasitenizi arttırır. Bütün bunları OVP'de ayrıntılı görebilirsiniz." “Türkiye kredi derecelendirme kuruluşlarının gördüğünden çok daha iyi bir durumda” Kredi derecelendirme kuruluşları ve not artırımı konusuna da değinen Yılmaz: “Türkiye'nin şu andaki konumu zaten olması gereken yer değil. Kredi derecelendirme kuruluşları aslında son krizde iyi bir imtihan veremediler. Bir defa bu kurumlar krizin gelişini tahmin edemediler ve gerçekten çok sıkıntıya girmiş bazı ülkelere, firmalara krizden hemen önce çok yüksek notlar veriyordu. Maalesef kendi kredibiliteleri çok iyi durumda değil. Kredi derecelendirme kuruluşlarının kendilerinin kredibilitesi bu krizde oldukça ağır bir darbe aldı. Fakat yine de tabii bu kurumların verdiği krediler belli piyasa aktörlerini ve belli fonları etkileyebiliyor, o açıdan önemli. Yoksa piyasaya baktığınız zaman, Türkiye'nin zaten fiilen kullandığı kredilere ödediği faizlere baktığınız zaman kredi derecelendirme kuruluşlarının gördüğünden çok daha iyi bir durumda. Yani piyasa kredi derecelendirme kuruluşlarından daha önde gidiyor. İnşallah kredi derecelendirme kuruluşları da bu piyasanın gerçeklerini görür ve Türkiye'ye hak ettiği notları verir diye temenni ediyorum” şeklinde konuştu. YORUM YAZIN ![]()
|
|