Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul'da ekonomi basını ile bir araya geldi. 2023 yılının değerlendirildiği toplantıda, 2024 yılı için belirlenen hedefler de aktarıldı.
Yılmaz, sunumuna başlarken, küresel ekonomilerdeki gelişmelerden Türkiye ekonomisinin de etkilendiğini ancak buna rağmen birçok açıdan Türk ekonomisindeki verilerinin ortalamaların üzerinde kalarak pozitif seyrettiğini bildirdi.
Yılmaz, toplantıda gazetecilerin yönelttiği emekli maaşlarına yapılacak zam süreci ve en düşük emekli aylığına dair nasıl bir uygulama getirileceğine dair sorulara "En düşük emekli alanlara dönük olarak da ne yapabiliriz diye çalışıyoruz." şeklinde yanıtladı.
Yılmaz cevaplarında, SSK ve Bağkur maaşlarının da dengeleneceğini aktararak, "Bugüne kadar nasıl çalışanların, emeklilerin yanında olduysak bundan sonra da olmaya devam edeceğiz." mesajı verdi.
Cevdet Yılmaz, toplantıda, emekli maaş artışından kira artış oranı sınırlamasına, yastık altı altınlardan nüfus yoğunluğuna kadar kritik birçok konuda kamuoyunun merak ettiği sorulara yönelik yanıtlar verdi.
"Emeklileri enflasyona ezdirmemek, bu ana prensibimiz"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, emekli aylıklarına zam konusunun hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
Bir defa Cumhurbaşkanımızın bir genel prensibi var o prensip çerçevesinde bu 20 yıl hep hareket edildi. O da şu: Hiçbir zaman çalışanları, emeklileri enflasyona ezdirmemek, bu ana prensibimiz. 20 yılımıza baktığınızda da bunu fiilen uyguladığımızı görürsünüz. İmkanlar oluştukça da bunun üzerinde olabildiğince çalışanlara, emeklilere destek olmak ana prensibimiz hiçbir zaman değişmedi. Enflasyona çalışanlarımızı, emeklilerimizi de ezdirmemek ve çalışanlardan, emeklilerden yana bir bakış açısıyla her zaman bu meselelere yaklaşımımız bu bizim ana felsefemiz, politikamız.
"Planlamaları gerçekçi persfektiflerle yapmalıyız"
Bunu yaparken tabii ki gerçekçi bir şekilde imkanlarımıza da bakmak durumundayız. Bunu derken sadece kamunun imkanlarından bahsetmiyorum, kamu artı özel. Bütçe imkanları ve ekonominin genel imkanlarıyla toplumsal talepler arasında bir denge oluşturmak durumundasınız. Malum az önce de anlattım çok böyle rahat bir dünya ekonomisi konjonktüründe değiliz. Bölgemizde son derece olumsuz jeopolitik gelişmelerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Tarihimizin en büyük deprem afetini yaşamış durumdayız ve onun yaralarını sardığımız bir dönemdeyiz. Bütün bunları düşündüğünüzde karşı karşıya kaldığımız meselenin ne olduğu daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Ama tüm bu şartlara rağmen yani bu sorunlara rağmen bu genel prensiplerimizden uzaklaşmış değiliz ve elimizden gelen tüm gayreti bu yönde sarf ediyoruz.
"Memur ve memur emeklilerinin maaş artışı ile SSK ve Bağkurlu emekli aylıklarının farklılaşmasının sebebi seyyanen zam"
Memurların artışı ve memur emeklilerinin artışı zaten belli biliyorsunuz. Ocakta enflasyonun belli olmasıyla birlikte enflasyon farkı ve toplu sözleşmeden gelen rakamla birlikte işte yüzde 50'lere yakın bir rakam gerçekleşmiş oldu. Bu niye bu dönem biraz daha farklılaştı? Bu dönem SSK, Bağkur'la emekli aylıklarının biraz daha fazla farklılaşmasının sebebi şu: Geçen yıl en düşük memur maaşını belli bir seviyeye çekerken, seyyanen bir artış yapıldı biliyorsunuz. Seyyanen artışlar da enflasyona yansımıyor dolayısıyla, enflasyon farkı biraz daha bu seneye özgü bir şekilde yüksek olmuş oldu memurlar için böyle bir durum söz konusu, yani oradaki artışın seyyanen yapılmasından kaynaklı bir durum olduğunu söyleyebilirim.
"Temmuz ayında SSK ve Bağkur emeklileri memur emeklilerine göre daha yüksek maaş alacaklar"
Yılmaz, emekliye zam konusunda pek çok parametre olduğunu belirten ve yıl ortasındaki zamlara dikkat çekerek, sosyal dengenin sağlanmak için düşünülen formüllerin sorulması üzerine şu şekilde yanıt verdi:
Yıl ortasında daha farklı bir tablo var. Yıl ortasında SSK, emekliler, çalışanlar bir yılbaşında artış alıyorlar, bir de yıl ortasında artış alıyorlar. Yıl ortasında artış hesaplanırken yine toplu sözleşme ve enflasyon farkları dikkate alınarak hesaplamalar yapılıyor. Oralarda temmuz ayında SSK ve Bağkur daha yüksek görünüyor. Bu sistemden kaynaklanan şeyler. Bunlar bizim karar verip yaptığımız düzenlemeler anlamında söylemiyorum. Bugünkü uygulanan sistemin sonuçları, toplu sözleşme ve enflasyon farkları. Dolayısıyla, Temmuz ayında SSK ve Bağkur emeklileri daha yüksek alacaklar memur emeklilerine göre.
"Önemli olan dengeyi sağlamak"
İkisine birden baktığınızda önemli olan işte bu toplu dengeyi sağlamak. Yani yılbaşı ve Temmuz artışlarını birlikte değerlendirip ikisini yıl bazında aşağı yukarı aynı seviyeye getirmek. Ana yaklaşım nedir diyecek olursanız temel yaklaşımımız aslında bu şekilde. Gerek emeklilerimizi gerek SSK, Bağkur emeklilerini yılbaşı ve yıl ortası bütün bu yapılanları dikkate alarak, etkilerine bakarak bir dengeye taşımak.
Ana yaklaşım nedir diyecek olursanız, temel yaklaşımımız aslında bu şekilde. Gerek memur emeklilerimizi, gerek SSK-Bağkur emeklilerimizi yılbaşı ve yıl ortası bütün bu yapılanları dikkate alarak, etkilerine bakarak bir dengeye taşımak, yaklaşımımız bu şekilde diyebilirim.
"En düşük emekli aylığında kök ücret düşük kaldığı için bir sonraki oransal artışlarda sorun yaşanabiliyor"
Yılmaz, kendisine yöneltilen en düşük emekli aylığı olan 7 bin 500 liranın altında kalanlara yapılacak iyileştirmenin, bu rakamın biraz üzerine kalanları da düşünerek nasıl bir sistem getirileceği sorusu üzerine şu yapıtı verdi:
Diğer taraftan 7 bin 500 lira aylık alanlar var, biliyorsunuz geçmişte yoktu böyle bir sistem. 2019 yılında yanlış hatırlamıyorsam başladı, asgari emekli diye bir kavram yoktu, 2018 ve 19'larda ilk defa hukukumuza girdi Meclis'te bir kanuni düzenlemeyle. O tarihten bu yana da çeşitli zamanlarda artışlar yapılarak bugün işte 7 bin 500 gibi bir kanuni ücret söz konusu. Burada da şöyle bir ayrım oluyor, normalde primle maaş dengesi, sosyal güvenliğin özü bu. Ne kadar çok prim, ne kadar uzun süre prim öderseniz maaşınızın o kadar yüksek olması gerekiyor, sistemin mantığı bu. Ama bazı emekli aylıklarının şu veya bu sebeple, düşük prim ödeme olabilir, az süre çalışma olabilir, burada bu işi daha iyi bilen uzman arkadaşlarımız da var. Ücreti düşük olanlar var, bunları 7 bin 500'e kanunla getirdiğinizde kök ücret düşük kaldığı için bir sonraki oransal artışlarda sorun yaşanabiliyor, böyle bir durumla karşı karşıyayız doğrusu.
"Bu sorunun çözümü için kanun gerekiyor"
Ama bir taraftan da normal primiyle bu civarda yine maaş alanlar var, şimdi ikisini birbirinden ayırmak lazım. Yani kök ücreti de 7 bin 500 civarında olan bir topluluk da var, dolayısıyla o sayıların hepsini kök ücreti 7 bin 500'den düşük diye görmemek lazım, 7 bin 400 vardır, 300 vardır, en düşük 5 bin-5 bin 500'ler civarında diye biliyorum, ama burada bir skala var. Ona yakın olan kök ücreti olan var, daha uzak olan var, buralarda da bir anlamda bir sosyal denge anlamında kanuni düzenlemeyle oluyor bunlar biliyorsunuz, idari kararla gerçekleşen şeyler değil, bir kanun gerekiyor.
"Sosyal adaleti sağlama politikası söz konusu"
Emekliler ve SSK, BAĞKUR arasındaki dengelenme konusunda da yine bir kanuni düzenleme ihtiyacı var, asgari ücrete destek konusunda da bir kanuni kamu desteği biliyorsunuz son dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız ilan etti o desteğimizi, asgari ücret belirlenirken kayıt dışılık artmasın, işletmelerimizin rekabet gücü korunsun, istihdam korunsun diye kamu da bir fedakârlık yaptı orada. 700 lira katkı olacak bu asgari ücretlilerimizle ilgili. Daha önce de vergi dışı bırakmıştık zaten, oradan da çok büyük bir gerçekten vergi harcaması söz konusu, sıfır vergi alıyoruz bütün asgari ücrete kadar olan tüm gelirlerden. Dolayısıyla burada bir sosyal adaleti sağlama, daha düşük gelirli olanları destekleme politikası söz konusu.
"Kabine'de ele alınacak ve Meclis'in takdirine sunulacak"
Bu yaklaşımımız devam ediyor elbette, en düşük emekli alanlara dönük olarak da ne yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bunlar Hükümetimiz Kabine'de tartışılacaktır önümüzdeki günlerde, Kabine'de bir ele alınacaktır diye düşünüyorum, ardından da Meclis'imizin takdirine sunulacaktır. Henüz bir tarih bilmiyorum doğrusu ama uygun bir zamanlamayla yapılacaktır elbette. Kabinede bu konular ele alınabilir, dolayısıyla bir şekilde bu karar verilir Hükümet tarafından ve daha sonra asıl Meclis'te tabii bu düzenlemeler söz konusu olacak.
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın paketine ekleneblir"
Orada da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bir paketi var. Yani bu konular dışında da kurumsal ihtiyaçlarından kaynaklanan, yine iş gücü piyasalarına ilişkin bazı tedbirler içeren paket de söz konusu. Bu paketle birleştirilerek Meclis'imizin gündemine gelir diye düşünüyorum, gerisi tabii Meclis'imizin takdiri, o konuda bizim yorum yapmamız doğru olmaz. Dolayısıyla bugüne kadar nasıl çalışanların, emeklilerin yanında olduysak bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.
"Hesaplamaları gerçekleşmesini beklediğimiz enflasyonla ele almak doğru"
Yılmaz, enflasyonla mücadele konusunda da yapanan gelişmeleri bir örnekle ifade etmek istediğini belirterek şöyle konuştu:
Hem bu maaş artışları açısından, hem de az önce bahsettiğiniz faiz meseleleriyle ilgili bir gerçekleşen geride kalmış enflasyon var, bir de önümüzde gerçekleşecek olan enflasyon var. Şimdi faiz oranı yeterli midir yetersiz midir, TL'ye mevduatları teşvik eder mi etmez mi derken geçmiş enflasyona mı bakacağız, gelecekteki beklediğimiz enflasyon oranlarına mı bakacağız? Herhalde teknik olarak da doğru olan, gerçekleşmesini beklediğimiz enflasyonla cari faiz oranını mukayese etmemiz lazım, o zaman gerçekten tasarruflara teşvik edici mi değil mi ona göre değerlendirmemiz lazım. Yoksa baz etkisinden dolayı mayıs ayının yüzde şu kadar yüksek enflasyonunu alıp, onu cari faizle mukayese edip ya biz çok negatif faiz veriyoruz demek doğru değil…