KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
10 Ocak 2025 Cuma
°C

Yazar seyhan'dan bingöl izlenimleri

Bingöl'de Anayasa Paneli'ne katılan yazar Recep Seyhan, Bingöl izlenimlerini gazetemize aktardı.

Yazar seyhan`dan bingöl izlenimleri
06 MAYIS 2012 PAZAR 21:16
0
2144
0
AA aa

Rize Güneysu Derneği'nin 16 stk katılımıyla bir süredir devam eden Anayasa Paneli etkinliklerine katılmak üzere Amasya'yı temsilen Bingöl'e gittim. Elazığ'a iniş yaparken Keban Barajı çevresinde yeşermeye başlayan ekinler, tabiata hasret kalmış ruhumuza serinlik verdi, yüzümüzün rengini değiştirdi. Şehrin sınır boylarını çepeçevre kuşatan güney doğu Toroslar'ın batı uzantıları olan karlı sıra dağlar, uzaktaki Munzur Dağları'nı selâmlarken, buralarda yaşanmış bilinmeyen hikâyelere tanık olduklarını fısıldadı kulaklarıma. Şehrin sınır boylarında yüzyıllardır nöbet tutan Palu Dağları'nın eteklerinde yeşermeye başlayan tabiata bakınca Ahmet Arif'in “dağlarına bahar gelmiş memleketimin” dizeleri döküldü dilimden.

 

Kara yoluyla bir buçuk saat sürecek olan yolculuk için Bingöl'e hareket ettik. Sanatın gücü her yerde karşımıza çıkıyor. Kemalettin Kamu'nun Bingöl Çobanları şiiri refakatinde güzergâhımızdaki düz ovaları, Keban kıyılarını temaşa ederek ilerledik.

 

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların

Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına

 

Yol boyunca ilgimi çeken görüntüler hakkında yöreyi iyi bilen mihmandarımız Mehmet Emin Beyden bilgi aldım. Nevşehir'de gördüğüm tabiattaki tektonik kırılmalar binlerce yıl önce burada da yaşanmış. Toprak, bazalt türünde akıcı lavlarla yeni bir şekil almış. Nevşehir'den farklı olarak burada yumuşak tabakaların yerini sert kaya parçaları alıyor. Çevrede bol görülen dev kaya parçaları kırılarak asfalt malzemesi olarak kullanılıyor.

Yörede çok sayıda bulunan göllerin varlığı ilin adında ne kadar etkilidir bunu bilmiyorum ama bu küçük göllerin en ünlüleri Kerkis, Zirlir, İçme, Er, Haren, Manastır gölü; Killi, Belli, Karlı ve Sar göl. Uzakta gördüğümüz dağların Munzur Dağları olduğunu söylüyor mihmandarımız. Türkülere, menkıbelere, şiirlere ve hikâyelerimize ilmik ilmik dokunan bu dağların adını ne zaman duysam Ömer Bedrettin Uşalklı'nın aynı adı taşıyan şiiri aklıma düşer ve edebiyatın hiç eksilmeyen gücüyle karşılaşırım. 

Ovada kızıl bir granit seli,

Bir heykel uzaktan Munzur dağları!
Sanki bir canavar , hançer pençeli,
Göklere sıçrayan Munzur dağları!...

Kopuyor boynunda her kızıl şimşek,
Gürleyen sesinden gökler çökecek;
Gerilmiş sırtında kar benek benek,
Kükremiş bir kaplan Munzur dağları

 

Yöre halkının kahir ekseriyeti Zaza Kürtlerinden oluşuyor. Zazalar gittiğimiz her yerde üzerimize parçalandılar âdeta; gördüğümüz olağanüstü misafirperverlik ve ilgiden sıkılmadık ama yer yer mahcup olduk. Ülkemizde son yıllarda meydana gelen çabalar meyvesini vermeye başlamış; güzel şeyler de oluyor. Eski, o halka yabancı, kasıntı bürokrat tipi o kadar değişmiş ki insanın inanası gelmiyor. Bingöl Valisi Sn. Mustafa Hakan Güvençer, ve Genç ilçesinin genç Kaymakamı Sn. Muammer Köken beyefendiler halkın içinden biri gibiler. Mülkî amirlerin mütevazılıkları ve gülen yüzleri insanların yüreğini ısıtıyor. Bu insanlar yıllar sonra yaşadıklarının farkına varılmasından varlıklarının bilinmesinden,  kendilerine değer verilmesinden müthiş onur duyuyorlar; bunu gözlemledim. Yeri gelmişken ekleyeyim: Solhan'da bir çay molası sırasında, biri, yörede yaşanmış fıkralık bir olay anlattı:

Ülkemizin doğu yakasında, yıllarca ihmal edilmiş, unutulmuş ve kendisiyle baş başa bırakılmış köylerinden birine, yıllar sonra, sabahın erken sayılabilecek saatlerinde ilin valisi gelmiş. Vali, köy girişindeki karşılamada halkı, kendi diliyle ama halkın yabancısı olduğu bir dille selâmlamış: “Günaydın arkadaşlar!” İnsanlar böyle bir selâmlamaya nasıl mukabele edeceklerini bilmedikleri için şaşırmışlar ve ne diyeceklerini bilememişler. Önceden çalışılmayan yerden bir sayfayla karşılaşmak görevlileri de şaşırtmış. Araya uzun sayılabilecek bir sessizlik girince vali durumu kurtarmaya çalışarak sessizliği bozmuş: “Nasılsınız arkadaşlar?” deyince bir kıpırdanma olmuş. Köylülerden kimi “şükürler olsun”; kimi “iyiyiz”; kimi de “sağ olasan ağam” demiş. Sesler birbirine karışsa da bir hareketlenme de sağlanmış. O sırada arazide olduğu için orada bulunamayan köylülerden birine, karşılaşmada bulunan bir köylü gözlemini şöyle ifade etmiş. “Köye cip geldi. Hemi de içinden adam çıktı. He valla.”

 

Civarda, az da olsa, hayvancılıkla geçinen insanların oturduğu, adına ‘kom'denilen müstakil evler gördüm. Bu insanların işi gerçekten çok zor; çünkü bu işin külfeti getirisini aşmış. Uzak çevremizi çepeçevre kuşatan Kurucadağ, Sülbüs eve Şem Dağları, Çötele, Akdağ, sıradağlar hâlinde uzanan Ziyaret Dağları kilometrelerce uzayıp gidiyor; sonra başka bir dağın uzantısıyla buluşuyor. Munzur ve Murat nehirleri, Peri çayı, yer yer kayalıklarla bölünen düz ovaları bereketli sularıyla mümbit hâle getirse de nehirlerden uzaklaştıkça taşlık, verimsiz, kıraç araziler boy gösteriyor.

‘Devletlü'ler, hafızasında önemli kayıtlar bulunan yöredeki birçok yerleşkenin adını değiştirmiş. Söz gelimi, Yado çeşmesinin adını 100.Yıl Çeşmesi; Boğlan'ı Solhan, Mendo'yu Bilaloğlu, Darehini'yi Genç, Çerme'yi Yedisu; Şem dağını Görese yapmışlar. Bu yeni adlardan sadece Solhan ve Genç adı tutulmuş; halk, diğer yeni adlara itibar etmiyor. Burada Yado adının özel bir önemi var: Şeyh Sait ve adamları burada kıstırılmış ve bir facia yaşanmış. Bu olaylardan sonra Bingöl'ün elinden il unvanı alınmış; on yıl kadar ‘cezalandırılmış' şehir, sonra unvanı iade edilmiş. Bingöl 12 Eylül anayasasına en fazla “hayır” çıkan illerden biri olarak hep ‘aykırı” durmuş, baskıya ve zorbalığa sesini yükselten bir il olarak kayıtlara özgürlüğüne düşkün bir bölge olarak geçmeyi başarmış. Bu bakımdan, yıllar sonra, sivil girişimlerin başlattığı ve dördüncüsü yapılan Anayasa Paneli'ne ev sahipliği yapması da anlamlı. Yado'yla ilgili dahası var; yıllar sonra aynı civarda şaibeli bir baskın olayı yaşanmış ve otuz üç mehmet burada şehit olmuş. Öte yanda Şeyh Sait isyanının bastırılmasında aktif rol alan generalin adı yörede nefretle anılsa da Elazığ hava alanı çevresinde bulunan bir kışlaya Alpdoğan Kışlası adı verilmiş. Bu ad değiştirme eylemini hafızalardaki kayıtlara müdahale olarak görmüşümdür oldum olası. Konudan dert yanan özellikle Yado adına müdahale edilmesine içerleyen bir vatandaşımıza dedim ki “Bu hoyrat kafa size özel ve kasten yapmıyor bunu; bizim Amasya'da da nice yerleşkelerin adı halka sormadan değiştirildi.” dedim. “Bu, başka yerlerde de böyle.” Diye ekledim ve örnek de verdim. “Rize'de, Askoroz'a, Engindere adı verilmesine rağmen halk, yerleşkeye Askoroz demeye devam ediyor yine.”Ertesi gün Genç ilçesine gittik. İlçeyi uzaklardan heybetli kollarıyla korumasına aldığı izlenimi veren Şem dağları, karlı giysisi içinde kışlık dinlenceden henüz çıkmamış görünüyor. Şem adındaki şiirsellik ilgimi çekti ve bu adın mumla ilgisi olup olmadığını sordum; varmış: Şem dağları, üzerinden eksik olmayan karıyla,  mumun eriyen parçalarının eteklerine yığılarak mini dağlar oluşturması gibi yavrulayan Şem Dağları, yaz, kış, bir kandil gibi bölgeyi aydınlatıyor. Geçtiği yerleri abat ederek geniş bir alana yayılmış hâlde aheste aheste akan Murat çayı, Genç ilçesini  bölgenin gözdesi hâline getirmiş. Sulak arazinin önem kazandığı bir yerleşim alanında, Murat'ın böyle darmadağınık hâlde, geniş bir alana sereserpe yayılarak akması, bir şeylerin eksik bırakıldığını gösteriyor. Her ne kadar nehir Keban'a omuz verse de arazileri işgal eden bu görüntü bana normal gelmedi. Genç'in genç ve güler yüzlü kaymakamı tam bir halk adamı ve halkın içinde yaşıyor. Birkaç ay önce konutu saldırıya uğramış. Birkaç hafta önce civar dağlarda çıkan çatışmalarda üç  ana kuzusu şehit olmuş. Çevrede ağaçların çalı çırpı hâlinde güdük bırakılması dikkatimi çekti. Terör kaygısı insanlarla tabiatın arasına da girmiş. “Yaklaşık yüz yıldır biz ormanlarımızdan tek bir yaş ağaç kesmedik.” diyor bir adam. Kaymakamlığın önündeki parkta yaklaşık altmış kişi üçlü beşli gruplar hâlinde çay sohbetine dalıyoruz. Meczup İdris bana uzaktan el sallıyor, gülerek “hoş geldin” diyor;  bu selâmlama için benimle göz göze gelmeyi beklediğini anlatmaya çalışıyor. Yüzünde, yaşanmışların ve çekilenlerin attığı çiziklere inat, inadına atak ve diri hareketleri olan yaşlı bir beyefendiden türkü isteniyor. Bir bozlağın ardından “dezawo Mahmudo dezawo”(Emmoğlu Mahmut) ve “Bingöl siwti” (Bingöl yanıyor) türkülerini söylerken yürekler yarılıyor ve geçmişte yaşanan acı olayların hüznü içeriye doluşuyor. İkinci türkü yıllar önce Bingöl'de yakılan köyleri ve bu sırada yapılan bir katliamı anlatıyor. Ortadaki buruk sessizlik, bunu kimin; niçin yaptığını sorulamayacak hâle getiriyor. Burada nereye el atsanız geçmişte yaşanmış acı olayların izleri elinize ve yüreğinize batıyor. Devlet, hatırı olan biri değil burada; kavram, halka iyi şeyler hatırlatmıyor çünkü.” Burada her bir yerleşkenin bir hikâyesi var. İl müdürlerinden birine bu hikâyeler derlenip kayıtlara alınabilir, yarına taşınabilir, diyecek oluyorum ama demiyorum; çünkü hikâyelerin kahramanlarından biri de devlet ve devlet burada genellikle (ruhu şad olsun) Erol Taş rolünde gözüküyor. Burada her bir yerleşke bir acının ve felâketin adıyla birlikte anılıyor.Genç'te Murat ırmağı üzerinde iki köprü var. Eski demir köprüyü II.Dünya Savaşı'ndan önce Almanlar yapmış, şimdi metruk hâlde ve kullanılmıyor. Köprünün hemen yanı başındaki tepede, binlerce yıl önce, Perslerden kalma Sebeterias Kalesi varmış; kalenin kalıntıları ilgililerden ilgi bekliyor.Son gün, pazar günü, Bingöl'e 60, Solhan'a 18km olan Hirbizon köyü civarındaki Yüzen Ada'ya gittik. Adaya giderken yol kenarlarındaki siyah taşlı tarlalar ilgimi çekti; öyle ki manzarayı görünce gökten taş yağdığını düşünüyorsunuz. Mihmandarımıza “Bu taşları siz mi ektiniz?” diye takıldım. Taşlar, ev mimarisinde, ahır ve ağıl yapımında değerlendirilse de toplanarak bitecek gibi değil. Yüzen Ada denilen yer, adaların etrafını çevreleyen sazlık alanla birlikte yaklaşık 400² alanda sazaklı mini bir göl. Göl oldukça derin ve derinliği 50m'yi buluyormuş. Bu nedenle oldukça tehlikeli olan göl ve çevresi geçici tedbirlerle korumaya alınmış, etrafı çitlerle çevrilmiş; yaklaşamıyorsunuz. Gölün 200²lik açık alanında üç adacık var ve bu adacıkların üçü de ağır çekim bir hızla dönüyor. Adalardan birindeki üç küçük ağaca bakarak durumu somut olarak gözlemlemek mümkün. Bu mini ağaçlar, kuruldukları adacıkta yüzyıllardır sema ayini yapıyor. Bu, ilginç tabiat olayı görenleri hayrete düşürüyor. Yerleşke şimdiden bir turistik alan hâline gelmiş bile. Yetkililerin söylediğine göre ada, kapsamlı bir proje ile daha çekici hâle getirilecekmiş. Burada, çocuklar, adına ‘yemik' denilen ve sapı pırasaya, kökleri lale soğanına benzeyen yemiş otu satıyorlar. Karlıova'da da ‘kılkor', ‘süng ‘ denilen mantar türleri yetişiyormuş. Kılkor oldukça büyük bir mantarmış ve kilosu yirmi lira kadarmış.Memleketimizin bu güzel bölgesinden, insanların riyasız ve hasbi yaklaşımlarına hayranlıkla, misafirperverliğin zirveye ulaşan gönül sıcaklığını içimde duyarak farklı birikimlerle ayrıldım.

 

Recep SEYHAN Kimdir?

 

 

Amasya / Taşova-Yeşilyurt doğumlu. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü (1979)ve AU Lisans (Türk Dili Edebiyatı)mezunu. 18 yılı Anadolu Liselerinde olmak üzere çeşitliokullarda öğretmenlik ve yöneticilik (Rize Anadolu Lisesinin kurucu Müdürlüğü) yaptı (1986–1992).

Sırasıyla Isparta Yalvaç/Kuyucak, Taşova, Rize ve Samsun illerinde çalıştı. 2002 öğretim yılı başı itibariyle Samsun Anadolu Lisesi'nden emekliliğe ayrıldı.

Sınav kazanarak 1998–1999 yılı itibariyle Almanya(Bavyera Eyaleti) Augsbug kentinde Ana Dili Tamamlama Dersleri öğretmeni olarak çalıştı. 2003–2004 öğretim yılında davet üzerine gittiği Fransa/d'A'alsace bölgesi Mulhouse kentinde bir yıl süreyle özel eğitim ve etüt merkezi işletti. Bu görevler sırasında Alman ve Fransız eğitim sistemlerini izleme ve gözlemleme, Türk çocuklarının sorunlarını, ülkemiz insanlarının oralardaki yaşantılarını yakından tanıma fırsatı buldu. Bu süre zarfında Almanya, Fransa ve İsviçre'de gezi,gözlem ve incelemelerde bulundu. Bu gözlemlerini daha sonra Augsburg Notları adı altında yazdı.

 

Mesleki üretim ve Çalışmalar

 

Mesleki alanda, çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde (Toker,Türk Edebiyatı, Mavera, Aylık Dergi, Kayıtlar, Türk Dili, Dil ve Edebiyat, Dergâh,)  yayımlanmış yazı ve hikâyeler ile daha sonra kitaplaşarak; ilk baskısı Ayane yayımı(1990), ikinci baskısı MEB Öğretmen Yazarlar dizinsinin 130. nolu (1995)Çiçekler Kesmişti Selâmı adlı hikâye kitabı; Deniz Yayın Evi'nce basılan  Edebî Metinler 1,2 adlı iki cilt ders kitabı (10.06.1999/07010 sa.TD ile Bakanlık tavsiyeli) bulunmaktadır.Yazar, 1991 yılında zamanın Bakanı Avni Akyol'dan “çevre” konulu bir proje yarışması nedeniyle çevre ödülü; 1993 yılında MEB-UNESCO-UNEPA işbirliği ile düzenlenen uluslar arası bir toplantıda Nüfus Eğitimi ve Kalkınma konulu yarışma nedeniyle, zamanın Millî Eğitim Bakanı Köksal Toptan'dan para ödülü aldı.

 

Yazarın hikâye kitabıyla ilgili Selçuk Üniversitesinde (o tarihte yrd Doç.Dr. olan) Sayın Alim GÜR tarafından bilimsel inceleme yapıldı. (Türkiyat Araştırmaları Dergisinin ayrı basımı Kasım, 1994) Ayrıca adı geçen kitaptan seçilen iki hikâye 1991 yılında Başbakanlık Aile Kurumunca yayımlanan (hzl. Arif Ay)Anne Hikâyeleri Antolojisi'nde yer aldı.

Yazarın yayımlanmamış yurt dışı izlenim ve gözlemlerini anlattığı, 28 Şubat Dönemi'nin eğitime bakan yüzüne ayna tutanAugsburg Notları, (Bir Dönemin Sabıka Kayıtları) ile Deneme Yazıları, Edebî Metin İncelemeleri (hikâye ve şiir incelemeleri) bulunmaktadır. rseyhan05@gmail.com

 

 

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
09.01.2025
12:48
Meslek yüksekokulları sil baştan değişiyor! Yeni model geliyor
Meslek yüksekokulları sil baştan değişiyor! Yeni model geliyor
Yeni Meslek Yüksekokulu (MYO) modelleri geliyor, geleneksel MYO'lar tarih oluyor. YÖK Başkanı Erol Özvar, Meslek yüksekokullarının sil baştan değişeceğini duyurdu. Yeni mevzuatın yolda olduğunu belirten YÖK Başkanı, standartları karşılamayan okullardan desteklerin de geri çekileceğini söyledi. Rektörlere de çağrıda bulunan Özvar 'MYO'lara daha çok önem verin. Ayda en az birkaç sefer kendi MYO'larınıza gidin.' ifadelerini kullandı.
09.01.2025
12:41
Aile hekimleri, mesai saatleri dışında ücret karşılığında hasta bakabilecek
Aile hekimleri, mesai saatleri dışında ücret karşılığında hasta bakabilecek
Aile hekimliğinde ücretli dönem başlıyor. Buna göre, aile hekimlerine yönelik değişiklikler içeren kanun ile aile hekimleri, mesai saatleri dışında vatandaşlara ücret karşılığında hizmet verebileceği gibi ayrıca aile hekimleri tarafından halihazırda ücretsiz sunulan birçok rapor da ücretli olacak.
08.01.2025
18:39
Adaklı Devlet Hastanesi`nde yataklı tedavi hizmeti başladı
Adaklı Devlet Hastanesi'nde yataklı tedavi hizmeti başladı
Bingöl İl Sağlık Müdürü Tatlı: 'Daha önce Bingöl merkez ve çevre şehirlere gitmek zorunda kalan hastalar, artık kendi ilçelerinde tedavi olabilecekler.'
08.01.2025
15:07
Naci Görür uyardı:
Naci Görür uyardı: 'Doğu Anadolu Sıkışıyor'
Erzurum'da sabaha karşı 4,5 büyüklüğünde deprem oldu. Çevre illerden de hissedilen deprem paniğe yol açarken, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür bölgede sıkışma olduğunu belirtip uyarıda bulundu.
08.01.2025
14:18
Bingöl`de haklarında arama kararı bulunan 2 kişi yakalandı
Bingöl'de haklarında arama kararı bulunan 2 kişi yakalandı
Bingöl'de jandarma ekiplerince düzenlenen operasyonlarda haklarında arama kaydı bulunan 2 kişi yakalanırken, bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi.
07.01.2025
15:25
Cinayetten cezası vardı! Yakalandı!
Cinayetten cezası vardı! Yakalandı!
Bingöl'de kasten öldürme suçundan 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranması ve ayrıca çeşitli suçlardan toplamda 18 farklı suç kaydı bulunan bir şahıs yakalandı.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın