Kahramanmaraş merkezli depremlerde etkilenen 10 il arasına Elazığ'da eklendi. Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerin ardından uzmanların uyarıda bulunduğu ilk yer Bingöl olmuştu. Bingöl'ün afet bölgesi ilan edilmesi ve Bingöl'de depreme dayanıksız yapıların tespit edilmesi gibi konular kamuoyunda yüksek sesle dile getiriliyor. Konuya ilişkin siyaset ve iş dünyasından, STK'lardan, uzmanlardan peş peşe gelmeye devam ediyor. İş İnsanı ve Bingöl Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Saim Yayan, son yıllarda Bingöl stokunun yenilendiğini dile getirdi. Zemin etüdü ve imar gibi konularda rant eleştirisinde bulunan Yayan'ın açıklamaları şöyle:
“06 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi merkez üssü olarak meydana gelen depremden Kahramanmaraş, Adıyaman, Diyarbakır, Hatay, Adana, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Malatya ve Osmaniye olmak üzere toplam 10 tane ilimizde büyük yıkımlara neden olmuştur. Öncelikle ülkemizi derinden etkileyen bu büyük felaketten etkilenen tüm depremzedelere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, vefat eden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor yaralılarımıza acil şifalar dilerim. 6 Şubat'ta meydana gelen deprem son günlerde Bingöl kamuoyunu çokça meşgul etmektedir. Şöyle ki özelde 10 tane ilimizi etkileyen afetten dolayı bu illerimizde “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edilmiştir. Elazığ'ın 11'inci il olarak eklenmesinin ardından bu süreç Bingöl de ki birçok sivil toplum kuruluşunun dikkatini çekmiş ve Bingöl'ün afet bölgesine dâhil edilmesine ilişkin yerel kamuoyunun da yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Bingöl özelinde Afet ile ilgili beklentilerin yerinde olmadığını düşünüyorum. Özelikle Bingöl ticaretinin lokomotif kuruluşlarından Ticaret ve Sanayi Odasının Afet ilanı ile ilgili diğer kuruluşlara öncülük etmesi de dikkate değerdir. Lakin konu ile alakalı somut bir gerekçenin ne kamuoyu ne de kanun ve yasallar çerçevesinde elle tutulur bir tarafının olmadığı yetkin kişilerce de açıklanmaktadır.”
“TÜM KURUM VE KURULUŞLAR SAĞLIKLIK BİR ŞEKİLDE FAALİYET GÖSTERMEKTEDİR”
Afet ilanının vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayamaması, kurum ve kuruluşların faaliyetlerini sürdürememesi halinde olacağını söyleyen Yayan, açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Afet ilanın temel amacı ve sebebi özelde halkın temel ihtiyaçlarını etkin, hızlı ve doğrudan sağlanmasıdır. Özelikle afet bölgesinde bulunan halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamaması ve bütün resmi ve ticari sınai kuruluşların faaliyet gösteremeyecek duruma gelmesi ile alakalı olağanüstü bir durumdur. Bingöl de tüm kurum ve kuruluşlar sağlıklı şekilde faaliyet göstermektedirler.”
Son yıllarda Bingöl stokunun yenilendiğini dile getiren Yayan, “Tüm bunlar göz önünde bulundurarak Bingöl kamuoyunu yanlış yönlendirmek isteyen ekonomik anlamda memlekete katkı verme noktasında aciz kalan birtakım çevreler toplumu galeyana getirerek neyi amaçladıklarını, ne yapmayı çalıştıklarını, neyi tamir etmeye çalıştıklarını da anlamlandıramıyoruz. Son 10-15 yılda Bingöl'de ticari gelişmeler neticesinde Bingöl'de ki yapı stokun yüzde yetmişi yenilenmiştir. Zemin etüdü ve imar çalışmaları noktasında rant amaçlı emsal odaklı çarpık yapılaşmaya göz yumulsa da yapıların statik açıdan sağlam olduğunu yapı mühendisleri tarafından ifade edilmektedir. Dolayısıyla mevcut durumda Bingöl'e ne yapabiliriz bunu düşünmemiz gerekir.” ifadelerini kullandı.
“GERÇEKÇİ BİR YOL HARİTASINA İHTİYAÇ VAR”
Son olarak gerçekçi bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Bingöl Sanayi Sitesi Başkanı Yayan, “En başta Belediye ve Kamu Kurum ve Kuruluşları olası depreme ilişkin hazırlık yapması gerekir. Bu minvalde kampanyalar düzenleyerek toplumun bilinçlendirilmesi gerekir. Olası depremin zararlarını en aza indirmek için Merkezi Yönetim, Yerel Yönetim, Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşları elbirliğiyle çalışma yapmaları zaruridir. Yasal mevzuat çerçevesinde kurulacak komisyon ile İlimiz hakkında rapor düzenlenerek gerçekçi bir yol haritası çıkartılmalıdır. Siyasi mülahazalar güdülerek İlimizde olağanüstü bir hava yaratarak hayatın olağan akışını bozmaya yönelik eylemlere prim verilmemelidir. Neticede herkes zahiren memleket için bir şeyler ifade edip memlekete faydalı olmaya çalışıyor özelde işini iyi yapan, işini severek yapan ve yaptığı işin hakkını vererek hakkını alanı makbuldür.” ifadelerini kullandı.