Yaşamları oksijen makinelerine bağlıKöyden “iş” için gurbete çıkıyor, birkaç yıl kot taşlıyor, daha sonra hastalıklarını öğreniyorlar ve köylerine ölmek için dönmek zorunda kalıyorlar. Şimdi ise yaşamları oksijen makinelerine bağlı.
Bingöl'ün Karlıova ilçesi Taşlıçay Köyü'nde neredeyse her evde bir “Silikozis” hastası var. Köylerinden kalkıp geldikleri İstanbul'da sigortasız, maskesiz, havalandırması bile olmayan kot taşlama atölyelerinde, çok değil 6 ay ile 2 yıl arasında çalıştıktan sonra, öleceklerini öğreniyorlar. Aslında bu maden işçilerinin “meslek hastalığı” Ancak maden işçilerinin bir bölümü, 20–30 yıl çalıştıktan sonra yakalanıyor bu hastalığa, kot taşlama işi yapanlar ise 6 aylık bir süreden sonra bu hastalığa yakalanıyor. MAKİNELERE BAĞLI YAŞIYORLAR Hacı Ünal 3 yıl kot taşlama işinde çalıştı 2 yıldır yatalak hasta ve oksijen makinesine bağlı olarak yaşıyor. Kendi hastalığını, Askere giden arkadaşlarının çürük almalarından sonra Erzurum'da hastaneye giderek öğreniyor. Kendisi gibi kardeşi Uğur Ünal'da aynı rahatsızlıkla pençeleşiyor. Şimdilerde Karlıova kaymakamlığının kendilerine tahsis ettiği oksijen makinesi ile hayata tutunmaya çalışıyorlar fakat sık sık yaşanan elektrik kesintisi yüzünden oksijensiz kaldıklarından ölüm anını beklemeye başlıyorlar. Defalarca yaptıkları girişimler sonucu küçük birde jeneratörü kaymakamlıktan alabilmişler. Jeneratör makinesi ise sadece birkaç hastanın evinde bulunuyor diğerleri ise çaresiz. ÖLÜM ANINI BEKLİYORLAR Bizler Bingöl'ün Karlıova ilçesi, Taşlıçay Köyü'nde doğduk. 1990'lı yıllara kadar hayvancılıkla olan geçimimiz iyi durumdaydı. Köyümüzün toplam 32 bin küçükbaş hayvanı vardı. Herkesin hayatı güllük gülistan iken köyümüze koruculuk getirildi. Köyümüz için pek de hayırlı olmayan günler de böylece başlamış oldu. Diyerek yaşadıkları drama giriş yapıyordu 22 yaşındaki Hacı Ünal. KORUCULUK SİSTEMİ HAYVANCILIĞI ÖLDÜRDÜ Konuşurken sık sık öksüren ve kısık sesle ancak konuşabilen Ünal, yaşadıkları dramı anlatmaya devam ediyor. “Köyden 86 kişi korucu seçildi. 2.100 nüfuslu bir köyde 86 kişinin korucu olmasıyla beraber ailelerini de sayarsak, yüzlerce kişinin istihdamı sağlandı. Tıpkı bizim gibi, herkes yaylaya çıkamadığı için hayvanlarını satmak zorunda kaldı. Geri kalanların göç etmekten, gençlerin ise gurbete çıkıp çalışmaktan başka çareleri kalmadı. Maddi imkânsızlıklar yüzünden okulu bırakıp İstanbul'a geldim. Çocuk yaşta olduğum için iş bulmakta zorlandım epey. Sonra İstanbul'a daha önce gelmiş arkadaşlarımızın çalıştığı kumlama atölyelerinde çalışmaya başladım. Bu atölyelerde yatma yeri veriyorlardı. Diğer işyerlerinde çalışan kişilerle maaşlarımız aynıydı. Bize cazip gelişi sadece yatacak yer vermeleriydi. Kumlama, Türkiye'ye yeni geldiği için fazla gelişmemişti. Karanlık bir odada deniz kumuyla kot beyazlatılıyordu. Kum fazla harcanmasın diye de odalara ufak fan takılıyordu. Bu işlerde çalışanlar ya bizim gibi yatma yeri sıkıntısı çekenler ya da yabancı uyruklu işçilerdi. 1999 yılında rodeo (kumlama) çok aşırı parladı. Neredeyse piyasaya sürülen bütün kotlara beyazlatma yapılıyordu. Bir anda aldığımız maaşlar piyasanın iki-üç katına çıktı. Herkes köydeki veya çevredeki eşine dostuna bu işi tavsiye etti. Burada başka işlerde çalışan arkadaşlar dahi işlerini bırakıp kumlama işine girdiler. Ve şu an hepimiz hastayız, hem de tedavisi olmayan bir hastalık. Sadece köyümüzde resmi olan hasta sayısı 187, doktora gitmeyenlerle beraber 300 kişi hasta ve çaresiz ölümü bekliyoruz. Karlıova genelinde ise 500'ün üzerinde silikozis hastası var” şeklinde konuşarak bu hastalığın kendilerine bulaşma serüvenini anlatıyordu. GEÇİMİMİZİ SAĞLAYAMIYOR AİLELERİMİZE BAKAMIYORUZ Ünal, “Şimdiye kadar 8 arkadaşımızı kaybettik ve yatağa mahkûm 4 arkadaşımız var, yaşamları oksijen tüpüne bağlı. Aslında hepimiz perişanız çünkü çalışamıyoruz, yürümekte bile zorluk çekiyoruz. Geçimi bize bağlı ailelerimiz var, onlara bakamıyoruz. Bu bize hastalıktan da çok acı veriyor. Bizi bu hallere düşüren iş sahipleri kadar devlet de suçludur. Bize sahip çıkmalıdır, en azından bizi iyileştiremezse bile bundan sonraki yaşamımızı garanti altına almalıdır” dedi. KOT TAŞLAMA NEDİR? Konu hakkında gazetemize açıklamalarda bulunan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor İdris Baluken, Kot taşlama, kotların beyazlatılması, eskitilmiş görünümü verilmesi için, kumun kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemine verilen ad. Bu uygulama sırasında solunan tozlar akciğerde silikozis hastalığına yol açıyor. Ucuz olduğu için bu yöntem kullanılıyor. Bu hastalık aslında madencilerde olur. Tünel, yol yapımında, döküm işinde çalışanlarda rastlanan klasik madenci hastalığı. Bizim de bilmediğimiz şekilde meğerse kotlar yıpratılırken kum kullanılıyormuş. SİLİKOZİS NEDİR? Silikozis, döküm kumu hazırlama, cam ve seramik malzemesi hazırlama, tünel kazma, madencilik, kumlama ve taşlama sırasında açığa çıkan kristal silikaya uzun süreli maruziyet sonucu oluşur. Solunabilir büyüklükte, kristal halindeki silika partiküllerinin solunmasına bağlı olarak akciğer dokusunda oluşan fibrotik reaksiyon ‘silikozis' olarak adlandırılır . Bir pnömokonyoz türü olan silikozis çevresel kaynaklı ve önlenebilir bir meslek hastalığıdır ve tedavisi yoktur. İlk önce başka doktorlara gitmiş hastalar, tüberküloz sanılmış. Bu hastalıkta akciğer filmindeki görüntü, tüberküloza benzer çünkü. 8-10 hastanın akciğerlerinden gereksiz şekilde biopsi yapılmış ve görülmüş ki toz (kumlama) hastalığı. SIKI DENETİMLERİN YAPILMASI GEREKMEKTEDİR Uz. Dr. İdris Baluken alınması gereken önlemlere dikkati çekerek, “ Kot taşlama işinde çalışan işçilerde genel kontrollerin yapılması gerekir aralıklı solunum fonksiyon testi ve akciğer filmlerinin kontrol edilmesi gerekir. Aynı zamanda da devletin sürekli olarak bazı mühendislik tedbirleri ile buraları kontrol etmesi gerekiyor. Aynı zamanda çalışılan yerlerdeki toz partiküllerinin ölçümünden havalandırma koşullarına kadar pek çok durumun denetlenmesi gerekmekte. Bu denetimlerde yetersizlikler olduğu zaman böylesine öldürücü hastalıklar maalesef ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu. RESMİ MAKAMLARCA EMEKLİ EDİLECEKLERİ BELİRTİLDİ FAKAT GEREKLİ DÜZENLEME HALA YAPILABİLMİŞ DEĞİL Yaklaşık 3 ay önce dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kot taşlama iş yerlerinde çalıştıkları ve meslek hastalığına yakalandıkları yönünde Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunan Bingöl'ün Taşlıçay ve Toklular köylerinde ikamet eden işçilerle ilgili denetimlerin de yapıldığını, meslek hastalıkları durumlarına göre kendilerine iş göremezlik geliri bağlanabileceğini kaydetmişti. Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, çalışanlara, iş kazalarında olduğu gibi meslek hastalığına yakalanmaları halinde iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası kapsamında iş göremezlik geliri (emekli aylığı) bağlanabildiğini ve çalışanların sağlık yardımından yararlanabildiğini belirtti. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasa Taslağı'na ilişkin konuşan Çelik, özellikle kot taşlama işinde ölümcül silikozis hastalığının pençesinde çalışan kot taşlama işçilerinin kayıt dışı çalıştığını, bu alandaki meslek hastalığıyla ilgili resmi kayıt olmadığını da itiraf etmişti. bingolgazetesi YORUM YAZIN
|
|