Anayasa Mahkemesinin, başörtüsü ile ilgili iptal kararının eleştiren Ensari; “Başörtü inançlarının gereklerini yerine getirmek konusunda gösterdikleri hassasiyete bağlı olarak başörtülü giyimi benimseyen kızlarımızın başlarını açmaksızın yükseköğrenim görmelerini ve kamu hizmetlerinden yararlanmada eşitlik ilkesinin temel alınmasını sağlayacak Anayasanın 10 uncu ve 42 inci maddelerinde yapılan değişikliğin iptaline ilişkin gerekçesi, gerek yaşadığımız çağın insan hakları ilkeleri ve uygulamalarını gerekse özgürlükler konusundaki açılım beklentilerini yok sayar niteliktedir. Daha kötüsü, iptal kararıyla hakların genişletilmesi beklentilerimize vurulan darbe, gerekçeyle yıkıma dönüşmüştür” dedi.
Kuruluş amacı kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek olan Anayasa Mahkemesi'nin gerekçede yer verdiği değerlendirmelerle anayasayı da yargılama yetkisine sahip olduğu iddiasına girdiğini ifade eden Ensari; “Bu iddia, millet iradesinin somutlaştırıldığı TBMM'nin varlığını ve iradesini yok saymakla eş anlamlıdır. Anayasa Mahkemesi, inandıkları dinin gereği başlarını örtenler ile başı açık olanların bu coğrafyada hatta bir aile içerisinde barış ve huzur içerisinde yaşadıkları gerçeği yerine başörtüsünün “farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi” olasılığını esas alarak hareket ettiğini itiraf etmiştir. Diğer bir ifadeyle var olan gerçekliği değil resmi ideoloji ekseninde oluşturdukları şüpheleri esas alarak yargılama yapmıştır. Anayasa Mahkemesi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışıyla bağdaştırmakta zorluk çekeceğimiz ve her paragrafında “yeter artık özgürlük istemeyin” dayatmasının hissedildiği bir karar ve gerekçeye imza atmıştır. Bu karar ve gerekçe, kuruluşundan bu yana çağın gerektirdiği medeniyete sahip olmayı temel hedef olarak belirleyen bir Devletin yüksek yargı organı olmak yönüyle Anayasa Mahkemesi'nin yetki, görev ve yapısının yeniden ele alınması gerektiğinin itirafıdır” dedi.
Ensari; “Memur-Sen olarak, başörtüsü konusunda daha önce Danıştay tarafından verilen karardan daha ağır sonuçlar oluşturması amaçlanan
kararın ve gerekçesinin, adalet terazisinden beklenen tarafsızlığı yansıtmadığını, bu milletin sorunlarını çözmek ve taleplerini karşılamak makamındaki
siyasi iktidarın da büyük bir hevesle başlamasına karşın bilinmeyen bir sebeple rafa kaldırdığı
yeni ve sivil anayasa çalışmasını süratle tamamlaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu düşünce, iradesinin hakim cübbesi altına sokulmak istenmesine kararlı bir şekilde direnen milletin beklentilerini de yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.