Dün saat 14.00'de Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa; Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım konuşmacı olarak katıldı.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, akademisyen olarak Ehmed-i Xani'yi akademik olarak değerlendireceklerini belirterek, Ehmed-i Xanin'in tassavufi ve edebi yönünün son derece güçlü olduğuna dikkat çekti.
Ahmed-i Xani'nin alim bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Yıldırım 7. yüzyılda, Divan Edebiyatı'nın, Kürtçe'nin Kurmanci lehçesine uyarlanmış şekli olan "Mem u Zin"i yazan, Kürt tarihçi, edebiyatçı ve mutasavvıf olduğunu söyleyerek, yaşadığı yörede zaman zaman “Şeyh” olarak kabul edildiğini ve “Hani Baba” adıyla da anıldığını belirtti. Ayrıca Xani'nin Doğu Bayazıt Medreselerinde müderrislik ve İshak Paşa Sarayı'nda katiplik yaptığını aktardı.
“Bu sözlüğü Kürt çocuklarının eğitimi için hazırladım”
Yıldırım Xani'nin hazırladığı Nûbehara Biçûkan (Küçüklerin İlkbaharı), Arapça-Kürtçe manzum sözlüğün Kürt Edebiyatı için oldukça önemli olduğunu vurgulayarak Xani'nin sözlüğü hazırlamasındaki gayenin Kürtlerin de kendi ana dillerinde eğitim görmelerini sağlamak olduğunu söyledi. Yıldırım, “Xani'nin takdim kısmına sözlüğü hazırlamasındaki gayeyi şu ifadelerle aktarıyor: “Ben bu sözlüğü Kürt çocuklarının eğitimi için hazırladım' şeklinde özetlemiş. Xani'nin bu çalışmasıyla Türk ve Fars çocukları gibi Kürtler de anadillerinde eğitim gördüler. Bende bu sözlüğü medresede eğitim gördüğüm yıllarda okuma şerefine nail oldum.”
Ayrıca Xani'nin âlim olması hasebiyle İslami kitaplar da kaleme aldığını belirten Yıldırım, bu sayede Kürtlerin ana dillerinde dini eğitim ala bilmesi için Eqîdeya Îmanê (İman Akidesi), Eqîdeya Îslamê (İslâm Akidesi) gibi kitaplar yazdığını belirtti.
“Üç dili konuşan devletler Xani'nin kullandığı dili kardeş dil olarak görmediler”
Ahmed-i Xani'nin Şiir Divanı, Mem û Zîn (Mem ve Zin) adlı kitabından örnekler vererek bu noktadaki ırklar arasındaki kardeşliğe vurgu yaptı. Xani'nin muhtelif şiirlerinin toplandığı bu eserde, bir şiirin dizelerinde 4 dilin ( Türkçe, Kürtçe, Farsça, Arapça) kullanılmasının kardeşliğin sembolü olduğunu söyledi. Yıldırım, “Ama Xani'nin kardeşlik çağrısı maalesef ondan sonra karşılık bulmadı. Ne yazık ki bugün üç dili konuşan (Türkçe, Arapça, Farsça) devletler Ahmed-i Xani'nin kullandığı dili kardeş dil olarak görmediler. Ya da yeni yeni görmeye başladılar” şeklinde konuştu.
“Bir insanı Kürt olarak kabul etseniz ne olacak”
Ahmed-i Xani'nin dönemin idarecilerini de eleştirmekten geri durmadığını belirten Yıldırım, halkın sefaletine rağmen keyif süren idarecileri sert bil dille eleştirdiğini söyledi. Ayrıca dönemin idaresindeki çarpıklıkları da anlatmaktan geri durmadığını söyledi. Mevlânâ Halid-i Bağdadî, Said-i Nursi ve Ahmed-i Xani gibi alimlerin kimi taraflarca başka ırklara nisbet edilmesine tepki gösteren Yıldırım, ”İslam'ın ortaya çıkışında itibaren yani Kürtlerin İslam'ı kabul etmesiyle hiçbir zaman Arap, Türk, Fars gibi ayrımlara gitmeden ve kökenine diline bakmadan layık gördüklerini kendilerine âlim, mürşit, hoca kabul etmiş baş tacı yapmış, Allah'tan korkun sizler de bir insanı Kürt olarak kabul etseniz ne olacak” dedi.
“Kürtler yapılan savaşlarda set yapılarak birbirine kırdırıldı”
Yıldırım, ”Ehmedi Xani'den önceki dönemlerde başlayıp Kürtler ve Xani üzerindeki etkileri Xani döneminde de devam eden hadiselerin başında Osmanlı-İran savaşları gelmektedir. Kürtler ve toprakları bu iki rakip güç arasında şiddetli bir mücadele ve çatışma alanı haline gelmiş ve en büyük zararı da Kürtler ve toprakları görmüştür. Yaşanan savaşlarda Kürtlerin bir kısmı Osmanlıların, bir kısmı da İranlıların yanında yer alırlardı. Böylece Kürt beylikleri Osmanlı ve İran İmparatorlukları uğruna birbirlerinin kanını dökmekten de çekinmezlerdi. Kürtler yapılan savaşlarda set yapılarak birbirine kırdırıldı. Bu konuya dikkat çeken Ehmed-i Xani, Osmanlı-İran arasında yaşanan savaşlarda en büyük zararı Kürtlerin çektiğini "Mem u Zin" eserinde 221-225 beyitleri arasında şöyle dile getirmiştir;
Bu Rom ve Farslar Kürtleri kuşatmışlar
Kürtlerin tümü dört tarafa dağılmışlar
Kürt kabilelerini bu ikili cepheler
İmha okları için hedef seçmişler
Sınırların tespitinde anahtar olan Kürtlerdir
Aşiretleri sınırlar üzerinde sağlam setlerdir
Birer denizi andıran Romlar ve Acemler
Ne zaman ortaya çıkıp harekete geçseler
Kürtler her taraftan kızıl kana bulanırlar
Berzah gibi onları birbirinden ayırırlar
“Kürtlere ne zaman kimlikleri verilmişse mevcut sisteme bağlı kaldılar”
Ehmed-i Xani'nin ve Kürtlerin hep Osmanlının yanında olduğunu aktaran Yıldırım, “Kürtlere ne zaman kimlikleri (hakları verilip tanınmışlarsa) verilmişse mevcut sisteme destek verip bağlı kalmışlardır. Ancak; hakları verilmediğinde veya verilen haklar geri alındığında iki tarafında büyük sıkıntılar çekmesine sebep olan olaylar cereyan etmiştir. Bu da şunu gösterir Kürtlere verilecek haklar ülkeyi bölmez; aksine daha fazla kardeşlik bağlarını geliştirir” şeklinde konuşan Yıldırım dinleyicilerden büyük alkış aldı.
Düzenlenen konferansa Vali M.Hakan Güvençer, Rektör Gıyasettin Baydaş, Milli Eğitim Müdürü M.Ali Hansu, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıld