AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl milletvekili Cevdet Yılmaz, faiz harcamalarına yönelik olarak, "2002 yılında faiz harcamaları bütçenin toplam harcamalarının yüzde 43'ünün üzerinde olduğunu hatırlatarak, "Milli gelire oranla yüzde 14,4; vergi gelirlerimize oranla yüzde 86 faize giden kaynaklar vardı yani topladığımız 100 liralık verginin 86 lirası sadece faiz ödemelerine gidiyordu. Bu süreçte, 2017 kesin rakamları itibarıyla baktığımız zaman bu oranın yani vergilerden faize giden oranın yüzde 10,6'ya kadar düştüğünü görüyoruz. Vergi gelirlerimizin artık yüzde 90'ına yakını başka harcamalara tahsis edilecek durumda. Çok küçük bir hesap yaptığımızda, bu yıl bakın, geçmiş oranlarla faiz ödemiş olsaydık ne olurdu? Geçmiş oranlarla faiz ödüyor olsaydık 2019 yılı bütçesinden 413 milyar lira civarında bir kaynağı faize ödemiş olacaktık. Oysa ki bütçemizdeki rakam bunun çok çok gerisinde. Yaklaşık 300 milyar liralık bir tasarrufun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Türkiye ekonomisinin 2003-2017 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,7 büyüdüğünü söyleyen Yılmaz, "Geçen yıl itibarıyla 17'nci olmuş dünyada, satın alma gücü paritesiyle ise 13'üncü büyük ekonomi konumuna yükselmiştir. Nominal rakamlar kurdan etkilense bile satın alma gücü etkilenmiyor biliyorsunuz fiziki mal paketleri üzerinden hesaplandığı için. Nominal olarak baktığımızda 230 milyar dolarlık bir ekonomiden 850 milyar dolarlık bir ekonomiye yükselmişiz. 3 bin 500 dolardan 10 bin dolarlara ulaşan kişi başına gelir oluşmuş. Uluslararası standartlarla bakıldığında ise Türkiye alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna terfi etmiş bu süreçte. Şimdi önümüzde yeni hedef yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak. Bunun da uluslararası göstergesi 12 bin-12 bin 500 dolarlık kişi başına aşmayla mümkün" şeklinde konuştu.
Yılmaz, şunları kaydetti: "Şimdi, bir hatip konuşurken '2007'ye kadar AK Parti çok başarılıydı' dedi; sağ olsun, başarılarımızı çok övdü ama hepsini kendisine kişisel olarak mal etti. 'Türkiye, 2007'den sonra hiçbir başarısı kalmadı, ben gittim her şey çöktü' dedi. Şimdi, bakın, OECD ülkelerinde 2007-2017 arasındaki ekonomik büyüme performansı OECD dünyanın en önemli örgütlerinden. Türkiye 2007'nin son çeyreği ile 2017'nin son çeyreği arasında yüzde 60'a yakın reel büyüme kaydetmiş, OECD ülkeleri arasında 1 numara olmuştur. Demek ki sayın hatibin olmadığı dönemlerde de Türkiye büyümeye devam etmiş. Konuşmasında da -bir arkadaşımız saymış- 66 defa "ben" kelimesi geçiyor. 'Ben' kelimelerini çıkardığınız zaman konuşmadan geriye fazla da bir şey kalmıyor doğrusu. Bu büyüme performansımızı devam ettireceğiz ama aynı zamanda kapsayıcı bir büyüme çabasını da devam ettireceğiz. 'Kapsayıcı büyüme' derken kastettiğimiz, büyümenin nimetlerini topluma yaymak, daha fazla istihdam üretmek, KOBİ'leri güçlendirmek, bölgesel gelişme farklılıklarını azaltmak."