Tolon: söylemeye dilim varmıyorYıllarca Güneydoğu'da görev yapan, Orgeneral Hurşit Tolon, Güneydoğu'da olaylar için “en kritik dönemdeyiz. Bundan sonra neler olur, söylemeye dilim varmıyor" diyor.GÖZCÜ'ye konuşan Hurşit Paşa, güvenlik güçlerinin etkisizleştirilmek istendiğini belirti, olaylara karışanların da akıllarını başlarına almalarını önerdi. SAYGI ÖZTÜRK'ün haberi Hakkari, Şemdinli, Yüksekova derken olaylar tırmanıyor. Dün bu köşede Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetler mensubunun ne hale getirildiğinin fotoğrafını yayımlamıştık. İşte insanlarımız yaralanıyor, insanlarımız ölüyor. Şemdinli, Yüksekova'da sanki yabancı bir ülkenin askeri, polisi gelmiş gibi tepki gösteriliyor, saldırılıyor. Yüksekova ilçesindeki olaylarda hayatını kaybeden Abdülhalik Geylani, İslam Bartın Ergin Mengiş'in cenaze törenleri vardı. Ailelerin acılarını paylaşıyoruz. Birileri onların üzerinden siyaset yapmaya devam edecek. Ama asıl yüreği yanan onlar üzerinden siyaset yapanlar değil, aileleri olacaktır. Anaların yürekleri yanacaktır. Yüksekova'da, Şemdinli'de, Hakkari'de DEHAP'lı belediye başkanları ne isterse, nasıl isterse onun dışına çıkılmıyor. Kepenkler onların emriyle kapanıyor, onların emriyle açılıyor. Dün Yüksekova'da yaşananlara baktığımızda, güvenlik görevlileri cenazeye olayına hiç karışmadı. Polis, hükümet binası ve Emniyetin önünde bekledi. Cengiz Topal Caddesi üzerinde bulunan DEHAP ilçe binası önünde toplanan kalabalık yürüyüşe geçti. Cenaze için Batman'dan, Diyarbakır'dan, Van'dan binlerce kişi gelmişti. İŞTE, BÖYLE BAĞIRDILAR Eski milletvekili Selim Sadak bir konuşma yaptı. Olay çıkarmamalarını istedi. İşte, DEHAP'lılar ne isteniyorsa o yerine getiriliyor. Zaten uzun süredir Güneydoğu il ve ilçelerinde PKK'yı simgeleyen renklerle, konfederasyon bayrağını açmak artık olağan sayılıyor. Örgüt lehine sloganları ise kimsenin yadırgadığı yok… Toplanan kalabalık cenaze töreni için hareket ederken bağırıyordu. Dün, Yüksekova ilçesinden, ülkemizin o bereketli ovasından içimizi sızlatan, yüreğimizi burkan şu sloganlar yükseliyordu: “Vur gerilla vur, Kürdistan'ı kur”, “Kana kan intikam”, “Burası Kürdistan, Kürdistan'dan çıkış yok”, “Hepimiz birer Apo'yuz”, “PKK halktır, halk burada”, “T.C kimliği istemiyoruz”, “Geliyor geliyor, Apo'cular geliyor.”, “Roj TV bizimdir, kapatılamaz”, “Terörist T.C”, “Gever Ovası, Apocular Yuvası”, “Serok Apo”, “Terörist devlet.” JETLER GEÇTİĞİNDE HAVA DEĞİŞTİ Yüksekova halkının çok büyük bir bölümünün devletine, milletine bağlı olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Ama, örgütün baskısı altında olan bu insanlar bir yerde sahipsiz durumdalar. Genel havaya kapılıyor ve onlarda içinden “nerede bu devlet?” diyor. Mezarlıkta binlerce kişinin PKK lehine sloganlar attığı bir sırada, jetlerimiz geçti. İşte o andan itibaren psikolojik hava değişti. PKK lehine sloganlar birden kesildi. Uçakların geçişi kiminde korku, kiminde sevinç yaşata. Güneydoğu'da insanlarımızın sahipsiz bırakılmaması gerekiyor. Orada her şeyi Vali Erdoğan Gürbüz'ün, birkaç bürokratın üzerine bırakılması doğru değil. Devlet, orada olduğunu göstermeli, vatandaşa güven vermeli. BU UYARILARA DİKKAT Uzun yıllar Güneydoğu'da görev yapan ve 30 Ağustos'ta 1'inci Ordu Komutanlığı görevinden emekliye ayrılan Orgeneral Hurşit Tolon, Hakkari ve ilçelerinde yaşanan olaylar için “çok kritik bir dönemi yaşıyoruz” diyor. Bundan sonra olabilecekleri söylemeye dilinin varmadığını vurguluyor.. Şemdinli'de başlayan, Yüksekova'da büyüyen ve diğer ilçelere de sıçratılmak istenen olayları GÖZCÜ'ye değerlendiren Hurşit Tolon, PKK'nın terörizmin “üçüncü boyutu”nu uygulamaya koyduğuna dikkat çekiyor.. Olayların üstüne fazla gitmenin de bölücü bir cephe oluşturma, Türk ulusunu taraflar haline getirme konusunda da samimi ve ciddi endişeler taşıdığını ifade ediyor. Tolan Paşa, gelinen noktadan hayli üzgün. Güneydoğu'da yaşananlar için Hurşit Tolon şunları söylüyor: SÜRÜKLENDİĞİMİZ YER: Bir tarafta Türk milliyetçisi, bir tarafta Kürt milliyetçisi oluşması memleketimizi felakete götürmez mi? Belki de bu tamamen sağ duyu sahipleriyle birlikte düşündüğümüz bir şey. Bugün her türlü tahriklerden kaçınıp birlik ve beraberliği söylemek gerekmiyor mu? Eskideki söylemleri tekrar etmek yerine, bu iş içeri ve dışarıdaki melanet yuvalarının katkılarıyla dilimin söylemeye varmadığı ciddi bir mecraya doğru sürükleniyor değil, sürüklendi. 3. BOYUTTALAR: Bu provokasyonu da geçmiş. Planlı, programlı bir şey. Bunun derin devlette, saçma-sapan konularla işi yok. Görünen köy kılavuz istemez. Terörizmin üçüncü boyutu bu. Silahlı boyutu 15 Ağustos 1984'de Eruh-Şemdinli baskınlarıyla başladı, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın 16 Şubat 1999'da yakalanıp Türkiye'ye gelene kadar devam etti. Sözde, kendilerince uydurulmuş ‘ateşkes'i 2004 yılının haziran ayında bozdular. Silahlı propagandanın yanı sıra arada konuyu siyasi platformlarda gündeme getirip siyasallaşma çabalarının arkasından etnik bölücü harekete geçildi. DÜŞÜNMEK İSTEMEM: İşte en zoru da bu. Biri tarafta şu etnik köken, bir tarafta bu etnik köken diye konuşamazsınız. Allah korusun, karşıt görüşlüleri harekete geçirirse ne olacak. İnanın bunları söylemeyi bırakın düşünmek bile rahatsızlık veriyor. Bugün Güneydoğu'da planlı-programlı bir biçimde hem içerden, hem de dışardan başlatılmasıdır. Bariyerler, barikatlar, durup dururken her tarafa saldırmalar, Şemdinli'nin sonucu görülmeden başlatıldı. AKLINI BAŞINA TOPLA: Ben samimiyetle söylüyorum, Şemdinli'de olaylar tamamen bir provokasyon sonucudur. Programlı bir şekildi başlatıldı. Bugün Şemdinli'de, yarın Yüksekova'da, başka bir başka bir ilçemizde olayları protesto adı altında gösteriler yapılıyor. Bölgede adliye intikal etmiş olayın sonuçları ortaya çıkmadan, hatta çıksa bile adım adım, safha safha birilerinin istemi doğrultusunda Türkiye'de beklenmeyen olayları yaratmaya matuf davranışlardır. Burada talep edilecek tek şey hem bölge halkına itidal, itidalle birlikte aklını başına almalarını söylemek lazım. BAŞKALDIRMA: Yaşanlar halk hareketi değil. Yapılanların demokrasiyle ilgisi yok. Resmen devlete, ülkeye, millete, yasalara başkaldırma olarak algılanıyor başka ne olur? Orayı-burayı yakacaksınız, bütün değerlere karşı çıkacaksınız bunun anlamı nedir? Yasadışı bir olay varsa bunlar inceleniyor, araştırılıyor. Yasadışı işlere kalkışan varsa bunların hesabı da sorulur. Halk kendi kendisine yeni bir takım usuller vazedecek hali yok ki. Türk ulusuna da serin kanlı olması, devletin güçlerinin her türlü yasadışı olaylara karşı gerekli önlemleri alabilecek güçte ve kararda olduğunun ifade edilmesinin doğru olacağını ifade ediyorum. ÇOK KRİTİK DÖNEM: İnanız ülke çok kritik bir dönemini yaşıyor. Fevkalade üzücü olayların içindeyiz. Ne demek her gün 2-3 vatan evladı hayatını kaybediyor. Burada kimlerin çıkarının olduğunun iyi incelenmesi gerekiyor. Bu olaylarda ısrarla ve devamlı bir biçimde ‘azanlık haklarıydı', ‘yok bilmem ne haklarıydı' diye birileri ortaya çıkıp da bize fazilet dersi vermeye kalkanlar yok mu? ‘Bu ülkede demokrasi hakimdir, biz burada bölücü örgütün yayın organı televizyonu bile karşınıza çıkarırız' diyenlerin payı yok mu? Bir katili, silahın namlusundan, ateşleme düzenini gerekçe gösterip iade etmeyen, demokratik olduklarını, haktan-hukuktan yana olduklarını söyleyenlerin bir katili iade etmeyenlerin bu işlerde payı yok mu? O katile sahip çıkanlar burada ölenlerin kanından sorumlu değil mi? İş buraya doğru gidiyor. ETKİSİZLEŞTİRMEK: Genelkurmay Başkanı da söyledi, güvenlik güçlerinin imkan ve yasal hakları dün ve bugün aynı mı? Yasal hakları geriye götürülmüştür. O kadar açık. Hedef hep güvenlik güçleri gösteriliyor. Burada amaç, güvenlik güçlerini etkisizleştirmek. Provokasyonlara kapılmamaları, ulusun birlik-bütünlük içinde, ulusal bütünlüğüyle daha güzel günlere mutlaka kavuşacağız. Türkiye üzerinde emelleri olanların, onlarla işbirliği yapanların oyunlarına gelip güzel yurdumuzun huzurunu, düzenini, istikrarını bozmasınlar. Kritik bir dönemde herkesin sağduyulu hareket etmesini diliyorum. Şemdinli'de başlayan provokasyon, örgütün oyunları, gerçeklerin ters-yüz edilmesi halka-devleti karşıya karşıya getirdi. Daha oyun bitmedi. Yeni oyunlar, tezgahlar hazırlanıyor. HABER7 YORUM YAZIN
|
|