Tek vatan, tek millet, tek dilBaşbakan Erdoğan'ın sarf ettiği benzer sözler, bu kez Kamu-Sen Bingöl İl Temsilciliği'nce aktarıldı. Dursun: “Türkiye'nin; Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil temelinde, 72 milyonun ilelebet payidar kalacağına olan sarsılmaz inancımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.”..2–3 Ekim 2009 Tarihlerinde Ankara-Kızılcahamam'da gerçekleştirilen Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Şube Başkanları Toplantısı'nın akabinde toplantı sonuç bildirgesinin basına açıklayan Türkiye Kamu-Sen Bingöl İl Temsilcisi Sedat Dursun, sendikal çalışmaları aktardığı açıklamasında tartışmaları yeniden alevlendirecek sözler sarf etti. Türkiye Kamu-Sen'in, ülkenin içinde bulunduğu, ülke insanının ve vatanın geleceğini yakından ilgilendiren gelişmelere karşı duyarsız kalmadığını, bundan sonra da kalmayacağını aktaran Dursun: Açılım konularında dikkatli olunmaması, haddi aşan kararlara imza atılması durumunda, milletimizin derin bir ayrışma sürecine gireceği endişesini taşımaktayız. Ülkemizi farklılıklar üzerinden politika yaparak ayrışmaya götürecek her türlü açılımı reddediyor; ortak noktalarımızı ön plana çıkaracak, milli birlik ve beraberliğimizi koruyacak, dostluk, kardeşlik ve sevgi bağlarımızı güçlendirecek, daha sağlam bir demokrasi anlayışı içinde, aynı kaygı ve mutlulukları paylaşmamızı sağlayacak çabaları destekleyeceğimizi ilan ediyoruz. Bu itibarla Türkiye Kamu-Sen olarak, insan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil temelinde, bugün 72 milyon olan nüfusu ile bir bütün olarak ilelebet payidar kalacağına olan sarsılmaz inancımızı bir kez daha tekrarlıyoruz” dedi. “Sendikal ve demokratik haklar iade edilmeli” Türkiye tarafından onaylanan BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme, ILO sözleşmeleri, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmelerin Anayasanın 90. maddesi hükmüne göre değerlendirilmesi sonucunda, Türkiye'de kamu çalışanlarının grev ve toplu sözleşme hakkı olduğunun görüldüğünü vurgulayan Dursun, şunları kaydetti. “Gerek imza altına alınan uluslar arası sözleşmeler gerekse eşitlik ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında Kamu görevlilerinin grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engellerin kaldırılması yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktada siyasi iradenin bir an önce gerekli yasal düzenlemeleri yaparak, kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik haklarını iade etmesi gerekmektedir.” “Geçmişteki kazanımlarımız verilmeli” Bugüne kadar yapılan 8 toplu görüşmenin 5'inde uzlaşma sağlanamadığını ve tarafların Uzlaştırma Kurulu'nun görüşüne başvurduklarını ifade eden Dursun: “Ancak kamu işveren tarafı ve hükümet, kurulun hiçbir kararını kabul etmemiştir. Toplu görüşmelerin uzlaşmazlıkla bitmesi durumunda, tarafları uzlaşmaya zorlayacak tahkim mekanizmasının olmaması, Kamu İşveren tarafını, memurların sorunlarını ciddiye alma konusunda isteksizliğe sürüklemektedir. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesinin 25 ve 26. Toplantılarında alınan kararlar ile Türkiye'nin taraf olduğu 151 sayılı ILO sözleşmesi de dikkate alınarak, bir an önce kurul kararlarının bağlayıcı hale getirilmesi zorunluluktur. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler derhal yapılmalıdır. Uzlaştırma Kurulu'nun geçtiğimiz yıllarda aldığı ve bugüne kadar uygulanmayan kararları bizim kazanılmış hakkımızdır. Hak ettiğimiz, ancak bu güne değin verilmeyen haklarımız da en kısa zamanda verilmelidir.” Memur-Sen'e sivri mesaj Türkiye Kamu-Sen olarak, 2002 yılından beri kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini korumak ve ilerletmek amacıyla kesintisiz olarak toplu görüşme masasına oturduklarını dile getiren Dursun, 2009 toplu görüşmelerine değindi ve hükümetle masaya oturan Memur-Sen Konfederasyonu'na göndermede bulundu. Dursun, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu süreçte Konfederasyonumuz daima uzlaşma arayan, iyi niyetini koruyarak, Toplu görüşme masasının sonuç alma mekanizması haline gelmesi için mücadele eden taraf olmuştur. Sekiz yıllık dönemde iktidarda olan siyasi iradenin kanunlar karşısındaki vurdumduymaz tavrı, sosyal diyalogu, toplu görüşme ve Uzlaştırma Kurulu sistemini yasak savmadan ibaret bir süreç haline getirme arzusu, 4688 sayılı kanunun kısıtlı etkisini tamamen ortadan kaldırmakta ve toplu görüşmeyi yalnızca Türkiye Kamu-Sen'in kurumsal performansına bağlı hale getirmektedir. Özellikle Hükümetin koltuğunun altına sinerek kendisine siyasi koruma sağlamış bir konfederasyonun Toplu görüşme heyetine başkanlık ettiği 2009 yılı Toplu görüşmelerinin, kamu görevlileri açısından en az kazanım elde edilen dönem olması bu bakımdan tarafımızca anlamlı bulunmaktadır.” Bingol KEnt Haber/Bingol MEdya YORUM YAZIN
|
|