Bingöl'de faaliyetlerini sürdüren Seyfan-Der'in Başkanı Orhan Açıkbaş, taziyelerde uygulanan yeni uygulamaya tepki gösterdi.
Bingöl'deki taziyelerde yeni bir uygulamanın olduğunu belirten Açıkbaş, bu konuda duyuru yapıldığını iddia etti.
Taziye sahiplerin el sıkma, hâl hatır sorma gibi durumlardan muaf tutulduğunu iddia eden Açıkbaş; “Eski uygulamalar sadece taziye yerinden ayrılırken kapıda uygulanıyor. Taziye mesajı, el sıkma hâl hatır sorma gibi davranışlar taziye yerinden ayrılırken ifa ediliyor. Diyanet çalışanları uygulamaların taziye sahiplerinin inisiyatifine bırakıldığını söylerken, vatandaş bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Kimileri eski uygulamayı doğru bulurken, kimileri de yeni uygulamayı doğru buluyor” dedi.
“Taziye sahipleri gelen kişilerin ellini tutmasınlar”
Açıkbaş, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Müslümanların ibadetleri olduğu gibi adet ve gelenekleri de İslam'a uygun olmalıdır. Düğünler ve taziyeler beşer tabiatının birer gereğidir. Müslümanların iki güzel hasletlerinden olan düğün ve taziyeler insanların birbiriyle kaynaşması ve aile ve akrabalık bağlarının güçlenmesine vesiledir. Her bölgenin birçok adet gelenek ve görenekleri arasında mutlaka farklılıklar vardır. İşte bu farklılıklardan birisi de taziye geleneğidir. Bingöl'de varlığını güçlü bir şekilde devam ettirmekte olan taziye geleneğimiz var. Bu duygu ile bugün yası olan birinin taziyeye giderken gördüğüm manzara açıkçası beni rahatsız etti. Gördüğüm manzara gelen oturuyor, çay ikramından sonra kalkıp gidiyor. İnsanlar buna bir anlam veremiyor. Neymiş efendim, duyuru yapmışlar taziye sahipleri gelen kişilerin ellini tutmasınlar. Üç gün taziyede taziye sahipleri yoruluyor mu? İnsanın her gün annesi veya babası ölmüyor. Oysa insanlar Hayatını kaybedenlerin yakınlarını ziyaret ederek, hayır duada bulunmak bir dostluk göstergesidir. Acısını paylaşması, yüreği yanan insanın en sıkıntılı gününde ona ilaçtan daha etkilidir. Kentleşme ile gelen aile ve komşu diyaloğunun bittiği bu günlerde birileri taziyelere ayar vermeye çalışıyor. Bu davranış insanları birbirine yabancılaştırıyor hata batılılaştırıyor. Batıda taziye kültürü yok denilecek kadar azdır. Bu da İslami yaşantıyla alakalıdır. Kaldırılması gereken o kadar inancımıza ve kültürümüz aykırı şeyler var ki, onlara dokunmuyoruz.”
“İskat halkalarına dur denilsin”
İstak halklarındaki değişime de değinen Açıkbaş; “Camide iskat halkaları oluştururken buna dur demek gerekmez mi? Taziyede verilen yemeğe dur demek gerekmez mi? Düğünlerde gayri ahlaki davranışlar yapılırken gelinle damat salona, bir Hristiyan geleneği olan mumlar altında girerken buna dur demek gerekmez mi? İslami hassasiyetimizden dolayı olan düğünlerin profilini bizim çizmemiz, kaide ve kurallarını bizim belirlememiz gerekmez mi? Kuran'a ve sünnete aykırı düşmeyecek tarzda bunun örfi ve ahlaki sınırlarını bizim belirlememiz gerekmez mi? Taziye ve Düğünler birer davet mekânlarıdır taziyede gelen insanlara İslami anlatmak ve ölümün bir gün bizde uğrayacağını söylemek gerekmez mi? Taziyenin esası İslami bir adaptır ve sünnettir. Resullullah (s.a.v)'den günümüze bu sünnet işlendi. Bunların olduğu bir dönemde taziyede insanların birbirini sormasını neden kaldırmak istiyorsunuz? Bu neyin nesi? Taziye kültürünü değiştirmek neyin projesi?” diyerek tepki gösterdi.