1 Kasım'da ilki yapılan Bingöl küçük Millet Meclisi'nin Aralık ayı toplantısı ***artesi günü Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. TkMM'nin Aralık ayı toplantısına Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu, AK Parti Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun, Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay, Emniyet Müdürü Ahmet Uzunçakmak, akademisyen, gazeteci-yazar Mehmet Metiner, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı-Kot İşçileri Komitesi Dayanışma Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Kot Taşlama İşçileri Komite Temsilcisi Abdulhalim Demir, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
“ÖNYARGILAR GİREMEZ” başlığı ile başlatılan TkMM Aralık ayı toplantısı ‘Demokratik Açılımda Son Durum' ve ‘Bingöl'de Sayıları 300'ü Aşan Silikozis Hastalarının Sosyal Hakları' olmak üzere iki oturumda gerçekleşti.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TkMM Bingöl Koordinatörü Semiramis Karaarslan, “Farklılıklarımız zenginliğimizdir diyor, her ayın ilk ***artesi günü burada düşüncelerimizi saygı çerçevesinde, kimseyi incitmeyecek şekilde ortaya koyuyoruz. Eleştiriyoruz, ağır eleştiriyoruz ama konuya ilişkin olarak ve çözüm üretmeye yönelik. Unutmayalım savaş çok kolay barış zordur” dedi.
TkMM Bingöl Koordinatörü Semiramis Karaarslan'ın konuşmasının ardından konuşma yapan Belediye Başkanı Serdar Atalay, demokratik açılıma ideolojik olarak değil de objektif olarak bakılması gerektiğini söyleyerek, “Bu konuya ideolojik olarak değil de daha objektif olarak bakılmasına inanıyorum. Hiçbir devlet ya da kişiler tam masun değildir. Yaşanan olaylarda basit mantık yürütülmemeli. Türkiye'nin demokratikleşmesinde çok önemli şeyler yaşanmaktadır. Bir soruşturma kapsamında bir kuvvet komutanı bugün sorgulanmaktadır. Şiddetin her türlüsüne karşı olmak gerekiyor. Bu da ortak bir değer olarak yaşatılabilir” ifadelerine yer verdi.
Yapılan konuşmaların ardından toplantının ilk oturumuna geçildi. ‘Demokratik Açılımda Son Durum' adlı oturumda gazeteci-yazar Mehmet Metiner, demokratik açılım konusunda sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların görüşlerini aldı.
Yaklaşık 2.5 saat süren ilk oturumun ardından ‘Bingöl'de Sayıları 300'ü Aşan Silikozis Hastalarının Sosyal Hakları' adlı ikinci oturuma geçildi. Toplantının ikinci oturumunda Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ve Yusuf Coşkun toplantıya katıldı.
Toplantının ikinci oturumunda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı-Kot İşçileri Komitesi Dayanışma Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, slayt eşliğinde silikozis hastalarının durumu hakkında bilgi verdi.
İkinci oturumda konuşma yapan Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun, Silikozis hastalığına yakalanan hastaların konusu Bingöl ilgilendiren bir konu olduğunu ifade ederek, bu konuya büyük bir hassasiyetle eğilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Silikozis hastalığına yakalanan hastaların konusu ciddi bir şekilde takip ettiklerini söyleyen Bingöl Milletvekili Coşkun, “Bu konuyu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile görüştüm. Hatta beni müsteşarına yönlendirdi. Müsteşar Bey ile de görüştüm. Bu konu ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Sayın Valimizin, Sayın Belediye Başkanımızın, Karlıova Kaymakamımızın ve Karlıova Belediye Başkanımızın desteğiyle bu arkadaşlarımız Ankara'ya geldiler. Ankara'ya gelen hastalarımız Keçiören Hastanesi'nde tedavi ettirdik. Biz bu hastalarımıza insani görevimizi yaptık. Bu hastalarımızın tedavi edilmeleri ile ilgili bir sorunları yok. Temel sorunları malulen emekliye ayrılmasıdır. İşte bu noktada haklılar. Bizim yasalarımızda bu hastalarımızı malulen emekliye ayıracak bir hüküm yok. Onların bu haklara kavuşmaları için tezhip davası açmaları gerekiyor. Biz bu sıkıntıyı Meclis'e intikal ettirdik. Bu hastaların malulen emekliye ayrılması için bir çalışmamız var. Bu hastaların birçoğunun Bingöl'den olması bizim biraz daha gayretlerimizi artırdı. Sayın Devlet Bakanımız Cevdet Yılmaz'ın da bu konuda büyük destekleri oldu. Sayın Bakanımızın aracılığı ile biz bu sorunu Sayın Başbakanımıza iletmeyi de düşünüyoruz. İnanıyorum ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızda bu konuda özverili davranacaktır. Bu konunun gecikmesi aslında bu kadar özverili olarak çalışılmadığı için kaynaklandığını düşünüyorum. Geçmiş yıllarda böyle özverili bir şekilde ele alınmış olsaydı, ben bu konunun çözebileceğine inanıyorum. Bu olay çok acı bir olaydır. Biz bu genç kardeşlerimizi kaybetmek istemiyoruz. Kaybettiklerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaşayan kardeşlerimizle birlikte bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Umutsuz olmasınlar” diye konuştu.
Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun'un konuşmasının ardından konuşan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise, Bingöl'de kot taşlama atölyelerinde çalışıp da Slikozis hastalığı yakalanan kişilerin kendisini Ankara'da ziyaret ettiğini aktararak, “Slikozis hastalığına yakalanan arkadaşlarımın sorunu için kendileriyle konuştum. Bu arkadaşlarımızın sorunlarının çözümü için gerekli mercilere ilettim. Ama bu sürecin kolay olmadığını biliyoruz. Bu sorunun çözümü için elimizden gelen yardımı yapacağız” diye ifade etti.
Devlet merkezli değil de insan merkezli siyasetin yapılması gerektiğine vurgu yapan Devlet Bakanı Yılmaz, “Anayasamızın da insan merkezli olması lazım, bürokrasimizin de insan merkezli bir şekilde işlemesi lazım ve sivil toplumum kuruluşlarımızın da insan merkezli olması lazım. Bu nedenle insan merkezli olarak sorunlara yaklaşmamız lazım. Bunu yaptığımız zaman aynı medeniyeti, aynı tarihi, aynı kültürü paylaştığımız ve birçok konuda acı çektiğimiz toplumu yaratmalıyız. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin büyük oranda ortak noktalara sahibiz. Ama farklı noktalarda var. Genellikle ortak olduğumuz noktalarla aynı anda yaşamak zorundayız. Farklılıklarımız bizi dışlayan şeyler değildir. Aynı anda hem ortağınız hem farklıyız. Büyük oranda birbirimizden farklıyız ama ortak noktalarımızda var. Herkesin kendine göre gelenekleri var, adetleri var, dili var, inancı var ve buna benzer birçok farklılıklar var ve bu farklılıklar bizim huzurlu bir şekilde yaşamamıza engel değildir. Yüzyıllardır atalarımız farklılıklara rağmen bir arada yaşamışlar. Maalesef 21. yüzyılda bu tarihi zenginliğimizi ihmal ediyoruz. Hâlbuki bizim tarihimizde bu zenginlik var ve bu güzel zenginliğimize bakmamız lazım. Bence baktığımız zaman birçok sorunu çözülmesi çok kolay olacaktır. Bu nedenle geçmişimize bakmamız gerekiyor. Hepimiz bu ülkede eşit bir şekilde ve hiçbir şekilde kendimizi dışlanmış hissetmeden yaşamak zorundayız. Dinimiz ne olursa olsun, etnik kimliğimiz ne olursa olsun, bu coğrafyada huzurlu bir şekilde yaşamalıyız” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de yaşayan herkesin birinci sınıf vatandaş olduğunu belirten Bakan Yılmaz, “Uzun zamandır ülkemizde şu veya bu şekilde çatışmalar yaşanıyor. Şiddet kullananlar aslında kendi fikirlerine güvenmiyorlar. Başkalarına zorla bir şeyler yaptırmaya çalışanlar, şiddet kullananlar demek ki kendilerinden emin değiller. Fikirlerinden emin değiller. Eğer emin olsalar yapmaları gereken, dertlerini anlatıp konuşmalarıdır. Ne dertleri, fikirleri varsa anlatmalıdırlar. Bir de biraz sabırlı olunmalıdır. Konuşmak sabır ister. Şiddetin ise sabra ihtiyacı yok. Yıkmak nasıl olsa çok kolay bir şeydir. Patlarsınız, bağırırsınız, kırarsınız bunun sabra ihtiyacı yok. Fakat konuşmak, derdini anlatmak sabır isteyen bir şeydir. Bu sabrı da herkesin göstermesi gerekir” diye konuştu.
Herkesin kendini bu ülkenin sahibi olarak görmesi gerektiğini belirten Bakan Yılmaz, son günlerde huzuru bozucu şiddet kültürünün yaygınlaştığını dile getirerek, “Hepimizin gerçekten bu ülkede eşit hiçbir şekilde kendini dışlanmış hissetmeyen vatandaşlar olarak görüp yaşaması gerekiyor. Dinimiz, etnik kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun bu coğrafyayı hep birlikte paylaşıyoruz. Kimse burada misafir değil. Hiç kimsenin farklı bir konumu da yok. Herkes bu ülkeyi paylaşıyor. Herkes bu ülkeye bir yerinden katkıda bulunuyor ve kendisini bu ülkenin sahibi olarak görüyor. Bizim anlayışımız bu şekildedir. Ama maalesef uzun zamandır bazı çatışmalar yaşıyoruz. Şiddet kültürü yaygınlaşıyor. Özellikle de gençlerimiz bunu yaygınlaştırıyor” şeklinde konuştu.
Mehmet Ali YILDIRIM
Bingöl Online Haber Servisi