Sivil savunma günü kutlanacakKetenalp: “Hastalık vuku bulmadan koruyucu hekimlik ne kadar önemli ise kaçınılmaz olan afet meydana gelmeden ona hazırlıklı olmakta o kadar önemlidir”![]() İl Sivil Savunma Müdürü Hasan Ketenalp, ‘28 Şubat Sivil Savunma Günü' nedeniyle bir açıklama yaptı. Ketenalp, sivil savunmanın önemini, İl Özel İdaresi ve Belediyeler ile sivil toplum kuruluşlarının sivil savunmadaki yerini anlattı. Sivil Savunma Teşkilatına vücut veren 7126 Sayılı Yasanın yürürlüğe girişinin 48'nci yılını kutlayabilmenin mutluluğu içerisinde olduklarını aktaran Ketenalp; “20. Yüzyılda gelişen teknoloji ile birlikte, silahlanma yarışı, büyük yıkım ve ölümlere yol açan savaşlara sebep olmuş ve bunun sonucunda da cephe gerisindeki silahsız halkın cephedeki asker kadar tehlikeye maruz kaldığı görülmüş ve Özellikle 2. Dünya ve Kore savaşlarında ölen milyonlarca insanın çoğunun sivillerden olması ve bu savaşların cepheden çok cephe gerilerini tehdit etmiş olması bundan sonrada bunun böyle süreceği var sayılmış ve sivil savunma bu sonuçtan doğmuştur” dedi. Savaşların yanında deprem, sel, heyelan ve yangın gibi doğal afetlerde insanların hayatını etkileyen temel faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Afetler konusunda üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan birinin uzun vadeli alınabilecek önlemler olması gerektiğini belirten Ketenalp, özellikle yerel yönetimlerin bu hususta gerekli hassasiyeti göstermesi gerektiğini vurguladı. Depremlerin en çok kayıp verdiren doğal afet türü olduğuna dikkat çeken Ketenalp, ‘İnsanları depremler değil, yapılar öldürmektedir' şeklindeki sloganın Türkiye gerçeği ile birebir örtüştüğünü ifade etti. Türkiye'nin deprem haritasına bakıldığında ülke topraklarının yüzde 92'sinin deprem kuşağı üzerinde, nüfusun yüzde 95'nin de bu topraklar üzerinde yaşadığına işaret eden Ketenalp, Bingöl ve bağlı ilçelerinin tamamının birinci derece deprem kuşağı üzerinde yer aldığını söyledi. Türkiye'nin en aktif fay hatları olan Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay hatlarının Bingöl sınırlarından geçmesinin ne kadar riskli bir bölgede yaşanıldığının göstergesi olduğunu kaydeden Ketenalp; “Kim ne derse desin, Türkiye 17 Ağustos Marmara Depremi ile birlikte depremli bir hayat yaşamaya başladı ve bu öyle bir duruma geldi ki çoğu kişi ve ailede deprem korkusunun paniğe dönüştüğünü görüyoruz. Tabiî ki işi son derece ciddiye almamız gerekiyor. Ancak Türkiye'nin %92 sinin deprem kuşağı üzerinde olduğunu kabul edersek depremle yaşamak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekir. Bu demek değildir ki tedbir almayalım hem fert olarak hem de tüm kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum örgütleri kendi tedbirlerini almak zorunda olduklarını unutmamaları gerekir. Öncellikle şunu da unutmamak lazımdır ki; Afetler sonuçlarına katlanılacak bir kader değil, insanın akılcı davranışları ile başa çıkılabilecek bir olgu olduğuna inanmak gerekir” diye konuştu. ‘Hastalık vuku bulmadan koruyucu hekimlik ne kadar önemli ise kaçınılmaz olan afet meydana gelmeden ona hazırlıklı olmakta o kadar önemlidir' diyen Ketenalp, bu gerçekten hareketle, Sivil Savunma Teşkilatının gerek eğitimli uzman personeli, gerekse gelişmiş araç, gereç ve ekipmanıyla her türlü afete suratlı bir şekilde müdahale edebilecek, 24 saat görev yapan hareket kabiliyeti yüksek bir yapı kazandığını vurguladı. Ketenalp, şunları söyledi: “Kamu yönetiminde yeniden yapılanma ve yerel yönetim reformu çerçevesinde çıkarılan İl Özel İdaresi ve Belediye Kanunu ile yerel yönetimlere, afetlere hazırlık, arama ve kurtarma, acil yardım faaliyetlerine kaynak ve personel tahsisine imkan veren yasal düzenlemeler yapılarak bundan böyle teşkilatımız yanında İl Özel İdare ve Belediyelerimiz de afetle mücadelede daha etkin çalışma yapabileceklerdir.Afetlerle mücadelede, gerek Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliğine ve gerekse gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine katılımına büyük önem vermekteyiz. Var olan bu iş birliğinin artarak devam etmesi öncelikli hedeflerimiz arasındadır.” BİNGÖL KENT HABER YORUM YAZIN ![]()
|
|