Bingöl Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Yazıcı, her şeyin tersi ile kaim olduğunu belirterek “şehir” kavramının zıddının “kır” olduğunu söyledi. Kırın tamamen doğallıklardan oluştuğunu, bunun yanında medeniyetin insan eliyle var edildiğini vurguladı.
Akabinde “insan” kavramını üzerinde duran Yazıcı, insanı; kendine soyut kavramlar üretebilen ve hayatını bu soyut kavramlar üzerinde inşa eden bir varlık olarak tanımladı. Bu bağlamda, insan eliyle oluşturulan medeniyetlerin bu soyut kavramlar üzerine dizayn edildiğini söyleyen Yazıcı, oluşturulan medeniyetlerin soyut değerlere göre farklılaştığını belirtti.
İnsanoğlunun ilişki biçimlerini irdeleyerek sunumuna devam eden Yazıcı, bu ilişkileri iki bölüme ayırdı. Birincisi; insanın insan ile olan ilişkisini içinde barındıran yatay ilişki biçimi, ikincisi ise insanın yaratıcıyla olan dikey ilişki biçimi şeklide tanımladı. Çağdaş batı medeniyetlerinin tamamen yatay formasyonla oluştuğunu belirten Yazıcı, İslam medeniyetlerinin hem yatay hem de dikey formasyonlarla oluştuğunun altını çizdi. İslam'ı iki kanatlı bir kuşa benzeten Yazıcı, bir kanadının bu dünyayı diğer kanadının ise ahireti teşkil ettiğini, bunun için hem yatay hem de dikey ilişkiler ile İslam medeniyeti var edilebileceğini vurguladı.
Akabinde Ahmet Davutoğlu'ndan alıntı yaparak şehirleri üçe ayıran yazıcı şunları söyledi:
“Şehirler yapı bakımından üçe ayrılır. Birincisi Geleneksel şehirlerdir. Bu tür şehir yapıları, ibadet yeri merkezlerdir. Toplumun inanç yapısına göre ibadethaneler inşa edilir ve bu ibadethaneler şehrin merkezini oluşturur. İkincisi modern şehirlerdir. Bu şehirler ise ibadet merkezlerinin devre dışı bırakıldığı, tamamen modern sisteme uygun tasarlanmış şehir planlamalarıdır. Üçüncüsü ise küresel şehirlerdir. Bu şehir türlerinde ise kapital sistemin hakim olduğu tüm metalara sahip olan şehirlerdir. Bu tür şehirler neredeyse birbirinin kopyası durumundadır.”
Program soru-cevap faslının ardından sona erdi.