Salonlara sıkışmış 1 günden ibaret kutlamalar5 Haziran Çevre günü dolayısı ile bir açıklama yapan TEMA Bingöl Temsilcisi Cuma Karaarslan, salonlara sıkışmış 1 günden ibaret kutlamaların dünyaya yarar yerine zarar verdiğini belirterek Kirli çevre, Yok olan Ormanlarımızı, Kirlenen Sularımız Çevrecilere kutlu olsun” dedi.
Zeten kutlamanın ruhunun olmamasından dolayı Kutlama gününün istendiği şekilde ayarlanabilmesi de bunun bir göstergesidir diyen Karaarslan, neyi kutluyoruz, giderek yok ettiğimiz değerlerimiz mi, kaybolan geleceğimiz mi diyerek tepkisini dile getirdi. Karaarslan sorunları ve kutlamayı şöyle açıkladı: “İŞTE SORUNLAR VE İŞTE KUTLAMAMIZ GEREKENLER” 1.Sorun: Ormanlarımız çalılığa döndü, Hergün dört bir koldan akşamüstü odun kesilmesi sureti ile tahrip ediliyor, Kutlama: Kimse ses çıkarmıyor, Orman var yasa var, kolluk, güvenlik, Ormancı, memur hiç kimse ses çıkarmıyor. Kutluyoruz, ALKIŞLIYORUZ 2. Sorun. Çöpler dere boylarına dökülerek doğa katlediliyor. Kutlama: İl Çevre, Belediye, Orman ve ilgililer sessiz kalıyor. Özellikle il çevreyi kutluyoruz, ALKIŞLIYORUZ 3. Sorun: Ne İdüğü belirsiz Dumanlar: Kimi asfalt şantiyesi, kimi çöp yanması, kimisi muhabbet olsun diye hergün duman çıkarıyor. Kutlama: Çevreye bu kadar karbonmonoksit salarak atmosferin delinmesine neden olanlara ceza kesilmiyor. İl çevre yi kutluyoruz 4. Sorun: Tarım alanları yerleşime açılıyor: Zaten az olan tarım alanlarımız ruhsatsız mantar gibi binalar ve evlerle yerleşim yerlerine dönüşüyor: Kutlama: Tarım bu konuda sessiz kimse çıt çıkarmıyor. Kutluyoruz” 5. Sorun: Bilinçsizce kullanılan çevre ve bilinçsizce savrulan atıklar Su kaynaklarımızı ve yiyecek stoklarımızı tehdit etmektedir. Geleceğimizin teminatı olan her şey her zeminde altımızdan giderek kaymakta erozyon bir felaket olarak karşımızda durmakta. Bu konuda Kutlanacak öncelikle kendimiz olmalıyız. VAY GEÇMİŞE, VAY GELECEĞE! Karaarslan “Aslında kimseyi kutlama niyetim yoktu. Ama Bu kentin her karışına emek ve sevgiyi katmazsak ne vatan olur nede yaşam alanı. İnsan yaşadığı yerde kendine sunulan nimetlerin koruyucusu olarak seçilmiş ve bu özelliği ile halife kılınmıştır. Bizler bir daldan, böcekten, balıktan ve hatta yılandan bile sorumluyuz. Vatandaş olarak bu bilinci elbette taşıyana dek çabamız sürecek. Ama bu çaba oluşana kadar Devlet kurumları ile bu çabanın teknik, mali, denetimsel çalışmalarını eleman ve yapılanmalarla sürdürmek zorundadır. Ne yazık ki bu çalışmalar yerine hergün daha orman kaybı, daha çok çöp, daha çok su kirliliği, daha çok doğa tahribatı yaşanmaktadır. Yanlış nerede? Yanlış bir günde hitabet kürsülerinde söylenen ve inanç taşımayan derinlik içermeyen ezber sözlerde. Bir şey söylerken içimizi yanmıyorsa vay bu ülkenin haline, vay gelecek nesile, vay hesap gününe, vay geçmişe ve vay geleceğe” dedi YARATILAN KİRLİLİKTEN VE SONUÇTAN HALK SORUMLU DEĞİLDİR Karaarslan “Çevre sorunlarını bilimsellikten uzak, parçacı ve sadece belirli günlerde ele alan yaklaşım “küresel ısınmaya bağlı küresel iklim değişikliği” konusuna da çözüm getirmekten uzak görünmektedir. Sadece belirli günlerde resmi kutlamalar ötesine geçmeyen bu yapıdan kurumlar ve kurumsal kimliğe sahip otoriteler sorumludur. Bu iklim değişimi ve çevre felaketinin sorumluları kanunları uygulamayan ve göz yumanlardır. Yaratılan kirlilik ve sonuçtan halk sorumlu değildir. Yasalar ve protokoller hazırlanarak uygulanmaya konulmadıkça sonuçlar felaket getirecektir. En saf dilli bir ifadeyle, bu yasa ve protokol “birşeyler yapma niyetinin beyanı ve atılacak ilk adımların tarifi” anlamına gelmelidir. Toprak, su ve çevreye ticari olarak baktığımız sürece ve bu konuda sorumluluk hissetmediğimiz sürece Bu da ancak bizim iklimimizde değil kapitalizmin iklimin yarattığı dipsiz kuyu olacaktır “ dedi VARLIKLARIMIZ HATIRA, SEÇİME VE GEÇİME KURBAN EDİLMEKTEDİR Karaarslan “5 Haziran 1972 yılında Stockholm'de toplanan “Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı”nda “temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğu” karar altına alınmıştır. Konferansın önemine istinaden her yıl 5 Haziran'da ele alınan “Dünya Çevre Günü”, dünyanın ve ülkemizin bugün geldiği süreçte çok daha büyük anlam ifade etmektedir. O günlerden bugünlere “çevresel söylem”, günümüz kapitalist politikaları içerisinde sadece “sürdürülebilir kalkınma” ilkelerine sıkıştırılmıştır. Bugün, tüm canlılar için temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını temel alan değil, ekonomik kalkınmayı, piyasayı koşullarını ve kar dürtülerini temel alan bir yaklaşım hâkim kılınmaya çalışılmaktadır. Bugün havamız, toprağımız, suyumuz, gıdamız ticarete ve kaygısız ilişkilere, seçim ve geçim derdine konu edilerek şirketlerin iştahını kabartmakta, “çevreci” yaklaşımlar ise yaşam alanlarımızı yok eden tüm bu acımasız politikaların kılıfı olmaktadır. Bu yetmezmiş gibi dere boylarına çöp dökmek, atık salmak, kanalizasyon ve arıtma kullanmamayı maharet ve kar sayan yerel anlayışlar dünyanın kıyametine katkı sunduklarının farkına varamamaktadırlar, hala Göynük, çabakçur dere boyuna çöp dökülmekte, asfalt ve çöpler dumanı ile bölgeyi her gün sona yaklaştırmaktadır” şeklinde konuştu. YORUM YAZIN
|
|