Rıza abi'nin 'şahane hayatı'ı'Neşeli Hayat' Frank Capra'nın ünlü 'Şahane Hayat'ı gibi popüler bir Türk klasiği olmaya aday. Mehmet Açar yazdı..
‘Bir Demet Tiyatro'da defalarca şahit olduğumo usta hikâyeci cevherinin yeniden kendini gösterdiği bir film. RENKLİ VE SICAK BİR DÜNYA Erdoğan, vazgeçmediği usta görüntü yönetmeni Uğur İçpak'la birlikte yine kendine ait bir görsel dünya kurmayı başarıyor. Şehir hayatını doğallığı ve gerçekçiliğiyle yakalayan çok canlı, renkli ve sıcak bir dünya bu... İlk karelerden itibaren dünya standartlarının birmilimdahi gerisine düşmeyen görsel atmosfer, hepsi de çok iyi yazılmış kenarmahalle karakterleriyle birlikte nefes alıp vermeyi ve sizi içine almayı başarıyor. Filmzaman zaman bir resimli roman tadında akıp gidiyor ve birçok sahne aklınızda çakılıp kalıyor. Peki Erdoğan ne anlatıyor? Hizmet sektörüne bağlı ajanslarda ömür tüketen, yürüyen birer terliğe, hamburgere, cep telefonuna dönüşmüş, sendikasız, sigortasız, gizli işsizlerin dünyasına götürüyor bizi. Filmin ana karakteri Rıza Şenyurt, hayatta hep kaybetmiş biri ama asıl meselesi kaybetmek değil. Memleketçe krizlere karşı hep çare bildiğimiz şumeşhur ‘mahalle dayanışması'nın ve ‘akrabalık bağları'nın sistemin katı kuralları içinde çözülüp gitmiş olması üzüyor onu... Ahlâken hiçbir yanlışı olmadığı bir işmeselesi nedeniyle mahalle arkadaşlarıyla mahkemelik olması; onu yiyip bitiriyor, karamsarlaştırıyor, aklının karışmasına neden oluyor... ‘Maddi durumu iyi' abinin sokağa attığı kayınbiraderine sahip çıkması, kahramanlığından değil. İnandığı, bildiği doğrulara uygun hareket etmesinden. O aslında kenar mahallenin ‘Muhsin Bey'i... Ama ne yazık ki Muhsin Bey gibi hareket edecek bir alanı yok. İstinye Park'taki bir oyuncakmağazasının önünde Noel Baba kıyafetinin içine tıkılıp kalmış durumda. Fakatmanyaklık derecesinde iyimser olan genç kayınbiraderin yaşama iştahı, karısının hayata olan inancı, bir biçimde onu da alıp sürüklüyor. Rıza Şenyurt, içindeki Noel Baba'yı keşfetmek zorunda kalıyor... Gayet sağlamve profesyonelce bulduğumsenaryoda takıldığımtek nokta; Rıza Şenyurt'un dönüşümsürecinde çocukların oynadığı rolün lafta kalıp, tamanlamıyla görselleşmemesi oldu. (İstinye Park'taki şarkı sahnesi bence yerine oturmuyor) ‘Neşeli Hayat', klasikleşmeye aday, geleceğe kalacak bir film. Sistemin acımasızlığını ve kenarmahallenin çözülüşünü göstermeyi ihmal etmeden,memleketin ihtiyacı olan dayanışma duygusunun altını çizmeyi başarıyor. İSTANBUL OLMUŞ AFRİKA ‘MASKELİ Beşler' serisini sevdiyseniz; ‘Türkler Çıldırmış Olmalı'yı da seveceksiniz. En belirgin ortak yanları senaristlerinin ve yönetmenlerinin Murat Aslan oluşu. Güldürme ögeleri de hemen hemen aynı. İstanbul'un ağaçlıklı bölgelerinin Afrika motifleriyle bezenmesi ‘Türkler Çıldırmış Olmalı'nın başarı hanesine yazılması gerekenbir çalışma. İstanbul'daki Afrika görüntüleri hiç de yavan kaçmıyor. Finaldeki helikopter sahneleri, filmin tek yavan görüntüsü. Kanımca hiç gereği yoktu. Çünkü efekti iyi yapılmadığı için insana “Haydi canım siz de” dedirtiyor. Senaryoyu da bozuyor. Madem komandolar operasyon düzenleyebiliyordu, ‘her Türk asker doğar'ın ötesinde askerlikle tek bağları olmayan bizim kanun dışı kahramanlara ne gerek vardı? Filmde iki ünlü isimden esinlenme söz konusu. Biri ‘Fahri Bayer'in Rahmi Koç'a benzetilmesi. Diğeri, korsanların başı ‘Abdul Hasbi Aden'in Johny Deep'in 'Kaptan Jack Sparrow'uyla iliştirilmesi. Keyifli bir zaman geçirmek istiyorsanız; gırgırı ve şamatası bol olan ‘Türkler Çıldırmış Olmalı'yı izlemenizi öneririm. HT YORUM YAZIN
|
|