Ramazan'da nasıl beslenmeli, nelere dikkat etmeliyiz?Uzmanlar; bu yıl sıcakların daha da artması ve bu sıcaklara Ramazan'ın da denk gelmesi, terlemenin artması ile birlikte su ve mineral kaybı sonucunda bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri görülebileceği uyarısında bulunuyorlar.Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranlarının değişmediğini ifade eden uzmanlar, bu süre zarfında sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmeye devam edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Ayrıca hava sıcaklığı nedeniyle kaybolan su ve mineral kaybının yerine konulması için iftardan itibaren sahur sonuna kadar bol mineral, protein ve vitamin içeren sıvı gıdaların ve suyun tüketilmesi de öneriyorlar. Ayrıca oruç tutan bireylerin günlük beslenme alışkanlıklarının değiştiğini, öğün sayısı ve sıvı tüketiminin azaldığını, iftar saatine kadar açlık hissetmemek amacıyla yüksek enerji içeren şekerli, unlu ve yağlı besinlere yöneldiklerini dile getirerek, bunun yanlış bir beslenme şekli olduğunu özellikle belirtmektedirler. Yaz aylarında sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısının arttığını, metabolizmanın bu yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığını kaydeden uzmanlar, şunlara da dikkat çekiyor: Sıcaklıkların etkisiyle artan terle birlikte su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri de görülebilmektedir.' YAZ AYLARINDA ORUÇ TUTARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilerek 4 besin grubunda (süt ve süt ürünleri, et-yumurta-kuru baklagiller grubu, sebze-meyve grubu ile ekmek ve tahıllar) yer alan besinlerden yeterli miktarlarda tüketilmesi gereklidir. Sahurun imsak saatine yakın bir zamanda yapılması, sağlığın korunması açısından önemlidir. Çünkü sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce sahur yapmanın zararlı olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca yazın gündüzlerin uzun olmasından dolayı yaklaşık 15 saat olan açlık, ortalama 20 saate çıkmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine ve oruç tutan kişinin halsizleşmesine yol açar. İftarda baklava, halka tatlı vb. aşırı şerbetli ve yağlı tatlılar yerine; yazın daha sıklıkla tercih edilebilecek sütlü (sütlaç, muhallebi vb.) tatlıları tercih edilmelidir. Ramazanın bereketinden ve yemek kültüründen dolayı iftar sofralarında çeşitlilik oldukça göze çarpmakta ve sofralarda bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. Beyin, doyma emrini yemek yedikten ortalama 20 dakika sonra verir. Bu nedenle yemekler yavaş yenilmeli, besinler ağızda iyice çiğnendikten sonra yutulmalıdır. Gerekirse önce sadece çorba içilmeli sonra namaz kılınmalıdır. İşte bu geçen zaman içerisinde bağırsaklar ve mide artık biraz yemeğe karşı uyarılmış olur ve bir anda yüklenilmemiş olduğu için iftar açıldıktan sonra insan kendini yorgun ve uyuşuk hissetmesini engellemiş olur. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (sebzeler, kuru baklagiller, kepekli tahıllar gibi) tercih edilmelidir. Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği gibi) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişiler, oruç tutmadan önce ilgili uzman hekimlere danışmalıdırlar. YORUM YAZIN
|
|