19 Ağustos günü mübarek Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. Yeryüzüne çıkmış bütün milletlerin bayramları olduğu gibi Müslümanların da biri ramazan diğeri kurban olmak üzere iki dini bayramları vardır.
Müslümanların kutladıkları iki bayramın birtakım dinî ve insanî anlamları/boyutları söz konusudur. Müslümanların kutladıkları bayramların dinî anlamını/ boyutunu şöyle ifade etmek mümkündür: Müslümanların bayramları ibadetlerle ve dinî şiarlar ve sembollerle irtibatlıdır. Şöyle ki; Ramazan bayramı bir ay tutulan oruç ibadetinden sonra gelirken Kurban bayramı hac ibadetinden sonra gelmektedir. Oruç ibadetinden sonra iftar vakti gelmekte ve Müslümanlar top birlikte bayram yaparak iftar sevincini yaşamaktadırlar.
Kurban bayramı da Müslümanların kıyamet provasını andıran hac ibadetinden sonra gelmektedir. Binaenaleyh Müslümanların bayramları her şeyden önce tekbirle, namazla Allah(cc)'ı anmakla, Onu her şeyden üstün tutmakla ve Onun öngördüğü hayat biçimini yaşamakla kutlanır ve dolayısıyla dinî ve derunî anlamlar içerir. Bu nedenledir ki bayram gününün şiarı/parolası Allahu Ekber'dir. Diğer milletlerin bayramları ise daha çok dünyevî ve şehevî arzulardan kaynaklanmakta, geçici ve dünyevî arzu ve istekleri tatmin amacına matuf olup seküler bir anlam içermektedir.
İslam dini perspektifinden bu iki bayrama bakıldığında her iki bayramın da Allah(cc) tarafından Müslümanlara bahşedilmiş birer ilahî bağış ve rabbanî birer lütuf olduğu açıkça görülmektedir. Dolayısıyla Müslümanlar giyim kuşamlarıyla, ticaretleriyle, ferdi ve sosyal ilişki biçimleriyle, tabiata ve hayata bakışlarıyla diğer milletlerden ayrıldıkları gibi bayramlarıyla da onlardan ayrılmaktadırlar.
Müslümanların kutladıkları bayramların insanî ve sosyal anlam ve boyutuna gelince bu anlamı ve boyutu kısaca şöyle dile getirmek mümkündür: Müslümanlar bayramlarda öfke ve bencilliklerini bir tarafa bırakıp yeniden bir araya gelirler, birbirlerini ziyaret ederler, özellikle yetim, yaşlı, hasta ve muhtaçları bu günlerde sevindirirler, sevgi ve kardeşlik bağlarını yeniden güçlendirirler, her kese ve kesime, her ferde ve aileye sevincin hâkim olmasına çalışırlar.
Böylece bayramlarda Müslümanlar birbirleriyle yeniden kardeş olup Cenab-ı Hakk(cc)'ın “Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz” mealindeki hitabına mazhar olurlar. Ramazanda verilen fitre zekâtı ile Kurban bayramında dağıtılan kurban etleri bayramda yeniden tesis edilen bu kardeşliğin sembolik örneklerini oluşturmaktadır. Bu nedenledir ki bir İslam âlimi “Bir milleti tanımak istiyorsanız onun bayramına bakınız” demektedir.
Müslümanların yaptıkları bayramların mezkûr dinî ve insanî boyutlarını dikkate aldığımızda bu bayramların Müslümanların hayat yolculuğunda bir dinlenme ve nefes alma işlevi gördüğünü diğer bir deyişle hayat çölünde Müslümanlar için bir vaha fonksiyonunu icra ettiğini söylemek mümkündür.
Bu duygu ve düşüncelerle Bingöl ve Solhan halkının ve bütün Müslümanların Ramazan bayramını tebrik eder bu bayramın insanlığı sahil-i selamete kavuşturmasını Cenâb-ı Hakk'tan niyaz ederim.
İbrahim ÖZDEMİR
Solhan Müftüsü