Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş, son günlerin en tartışılan konusu olan “öğrencilerin ceza alması” ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine ve siyasi partilerin araştırmadan uzak beyanlarına dikkat çeken Baydaş, öğrencilerin savurduğu tehditlere rağmen en asgari cezayı uyguladıklarının göz ardı edilmesinin de manidar olduğunun altını çizdi.
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) mevzuatında öğrencilerin okuldan atılamayacağının belirtildiğini ancak bunun sadece ‘terör eylemlerine katılmak ve terör örgütü propagandası yapmakla mümkün olduğunu' anlatan Rektör Baydaş, ceza aldığı iddia edilen öğrencilerle ilgili kamuoyunun her yönüyle yanıltıldığını söyledi.
İYİ NİYETİMİZ TEHDİTLE KARŞILIK BULDU
3 öğrencinin 2 ay, 39 öğrencinin de 15 gün uzaklaştırma cezası aldığını, 20 öğrenciye uyarı cezası verildiğini, 4 öğrencinin de hiç ceza almadığını kaydeden Rektör Baydaş: “Bu soruşturmadan sadece 3 öğrenci zararlı çıkmıştır. 39 öğrencinin aldığı cezayı da sınav dönemine denk getirtmedik. Böylece hiçbir kayıpları söz konusu değildir. 3 öğrenci için uygulanan 6 ay ile 2 ay arasında değişen cezada da yine alt limit uygulanmıştır. Öğrencilerimizin menfaatine ne varsa yaptık. Bu soruşturmada öğrencilerimizin tamamına nasihat ettik, dilekçelerinde pişmanlıklarını belirten ifadelere yer vermelerini, bu yapılanın yasal olmadığını yönünde bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmelerini söyledik. Bunu da, sırf ceza almasınlar, zarar görmesinler diye yaptık. Uyarı cezası uzaklaştırma cezası değildir. Maalesef bu iyi niyetimize rağmen bazıları çıkıp ‘bilerek yaptık' diye direttiler. 2 ay uzaklaştırma cezası alan 3 kişi, iyi niyetimizi suiistimal etti. Camlarınızı dökeriz, arabalarınızı yakarız, adam döveriz, adam öldürürüz şeklinde tehditler savurup iyi niyet ölçülerinin dışına çıktıkları için gereken cezayı verdik. Ölüm tehditlerine rağmen cezayı da arttırmadık. Ama ceza indirimine de gitmedik. Mevzuatta belirtilen ceza neyse onu verdik. Fakat kamuoyunda sanki bizler 70 kişiyi okuldan uzaklaştırmışız gibi bir algı oluşturuldu. Bugüne kadar sadece bu öğrencilerimize değil, daha önce de disiplin cezası verdiklerimiz oldu. Hiç birinde bir sıkıntı çıkmadı. Yargıya taşır ve yargı da öğrenci lehinde karar verirse, bizler de yargı kararını uygularız” dedi.
DİĞER ÖĞRENCİLERİ DE DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ
“Her kurumun kendine özgü bir disiplini vardır. Eğer o disiplini uygulamazsanız idare zayıf kalır” diyen Rektör Baydaş: “Basın açıklamasını üniversitenin dışında yaptıklarını söylüyorlar. Oysa elimizde görüntüler, kayıtlar var. Geçen yıllarda da bu tür talepleri olduklarında şunu söyledik, ‘kapının hemen önünde yaparsınız, kampus alanı dışında olduğu için hiçbir müdahalemiz olmaz. Polis zaten gerekli tedbirleri alıyor orada. Yürüyüş mü yaparınız, pankart mı açarsınız, bildiri mi okursunuz, ne yaparsanız yapın. Biz size karışmayız, hakkınızda işlem yapmayız. Çünkü kampus alanı içerisinde değil. Daha önce hep böyle yaparlardı ve biz de hiç karışmazdık. 2010 hariç. Ama bu yıl, bildirilerini kampus içerisinde okuduktan sonra sloganlarla, marşlarla yürüyüş yaptılar. Diğer öğrencileri de düşünmek durumundayız. Karşıt bir başka gruptan da böyle bir taleple geldi, onlara da izin vermedik. Karşıt grupları bu şekilde karşı karşıya getirmek istemiyoruz. Bugüne kadar bir tek öğrencimizin dahi burnu kanamadıysa, bu tür bir yönetim anlayışından kaynaklandı. Birçok üniversitede olaylar oluyor ama burada hiç öyle bir olay olmadı. Siz ideolojik bir slogan attığınızda başka öğrenciler de var burada. Onlar da karşıt sloganlarla mukabele etmek isterler. Biz, polisin üniversite içerisinde girmesini istemiyoruz. İzin vermememize rağmen bildiri ve marşlar okundu, sloganlar atıldı, pankartlar açıldı. Disiplin yönetmeliği gereği “kampus içerisinde toplantı yapmak, slogan atmak ve buna katılmak” kapsamında işlem yaptık ki, yine de tüm iyi niyetimizi kullandık. Fakat bu işi siyasal ve ideolojik boyuta taşımaları doğru olmadı. Sivil toplum örgütleri bir açıklama yapmış. O açıklamada da dikkat edilirse, eleştiriler ve tepkiler öğrencilere yönelik değildir. ‘Dışardan yapılan müdahalelere karşıyız' diyorlar. Asıl önemli nokta burasıdır” diye konuştu.
İŞİN ÖZÜ ÖĞRENİLMEDEN BEYANAT VERİLİYOR
Baydaş, “Siyasi partilerin eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusunu da şöyle yanıtladı: “Siyasi partilerin yaptıkları hoşgüzarlık. Konu hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadan, ilgili mecradan bilgi edinilmeden basına ve kamuoyuna beyanat verilmesi doğru değil. Önce bir gelin öğrenin, ondan sonra hakkımızda beyanat verin. Her iki siyasi partinin de amacı işi karıştırmak ve bunu tasvip etmiyoruz. Burada memuruna, akademisyenine, öğrencisine veya tümüyle çalışanlarına mevzuatlar kapsamında bir yönetim geliştirmezseniz kurumu nasıl idare edeceksiniz?” 60–70 kişi okuldan uzaklaştırılmamış. Burada dönem kaybeden sadece 3 kişi var.”
ÖĞRENCİ, KAVGA OLURSA GELMEZ!
“Protesto sırasında açılan ‘…öğrenci gelmez' pankartını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna “Böyle olursa zaten gelmez” yanıtını veren Baydaş; “Eğer Bingöl Üniversitesi kavgalarla, sloganlarla anılırsa zaten öğrenci gelmez. Yoksa burada sorun olmazsa, öğrenci kendini güvende hissederse neden gelmesin ki?” dedi.
HERKES FİKRİNİ SÖYLEYEBİLİR
“Bazı eleştirilerde üniversiteler için ‘özgürlüğün olduğu, herkesin fikrini özgürce dile getirebildiği alan' tanımlaması yapıldı. Sizce de öyle değil mi?” sorusuna da Baydaş, şöyle yanıt verdi: “Tabi ki herkes fikrini özgürce dile getirmelidir. Bu noktada bir sıkıntı yok. Bugüne kadar kim söylediği bir sözden ötürü cezalandırılmış? Ama burası devletin bir kurumudur. Burada terör örgütü propagandası yapılamaz. Buna müsaade edince mi özgür olunacak? Bakın, Nevruz kutlamaları için izin istendi. Slogan atılmaması, poster açılmaması ve propaganda yapılmaması durumunda her türlü eğlenceyi tertipleyebileceklerini söyledik ve bunu kabul edip programı düzenlediler. Bizler de kutlamalar için yer açtık. Ateş yaktılar, halay çektiler, eğlendiler ama birkaç kişi çıkıp yine slogan attı. Halepçe Katliamının yıl dönümü münasebetiyle bir program düzenleyeceklerini belirtip konferans salonunu istediler. Yine gerekli uyarıyı yaptık ama her şey gayet güzel devam ederken pankart açıldı, propaganda yapıldı, slogan atıldı. Her defasında sorun yaşandı. Onlar bunu yapınca başkaları da karşı atağa geçiyor. Bu kez iç çatışma başlıyor. Bizler de idare olarak buna müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz de”