Emekli olduktan sonra boş zamanlarını değerlendirmek adına geldiği memleketi Yayladere ilçesinde evinin bir odasını çevirdiği atölyede çeşitli müzik aletleri üreten Ali Rıza Gökcan, 30 yıl İstanbul'da torna, kalıp, tesviye sektöründe çalışıp emekli oldu.
Elazığ Baskil ilçesinden getirdiği kayısı ağacı kütüğünden çeşitli müzik aletlerini ürettiğini ifade eden Gökcan, kayısı ağacı kütüğünü hızarla kestikten sonra keman, ney ve bağlama yapmaya başladığını belirtti.
Atölye kurumu ile müzik aletlerinin yapım süreçlerini anlatan Gökçan, “1975 Yılında İstanbul'da 40 yıl kalıpçılık yaptım. Enjeksiyon kalıpları, bakalit, plastik, alüminyum gibi şeylerin kalıplarını yapıyorduk. 40 yıl İstanbul'da torna, plastik enjeksiyonları kalıpçılığı yaptım. Emekli oldum, emekli olduktan sonra kendi memleketimde bir şeyler yapmak istedim. Önce kendi torna makinası yapıp, müzik aleti olarak önce meyle başladım. Daha sonra zurna yapmaya başladım. Daha sonra saz ve kabak kemanı yapmaya başladım. Türk halk müziğinde davul hariç 9 çeşit enstrüman yapıyorum. Çevre illerde Bingöl, Elazığ, Tunceli ve Erzincan'da yapan yok yapanda sadece zurna yapar ben davul hariç 9 çeşit enstrüman yapıyorum. Kullandığım malzemeleri ve kayısı ağacının birçoğunu Elazığ'ın Baskil ilçesinden getiriyorum. Islak olduğu için önce kabasını alıyorum daha sonra çatıya koyup bekletiyorum. Kuruduktan sonra kademe kademe işliyorum. Kalıp tasarımcısı olduğum için kullandığım tüm makinaları kendim yaptım. Severek yapıyorum bu işi sabah saat 5:30'da kalkıyorum bir iki saat çalıştıktan sonra kahvaltımı yapıp öğleden sonra çalışmaya tekrar başlıyorum. Kimseye bu işi öğretemiyorum. Kimsenin müziğe uğraşacak hali yok bu devirde,100 TL harcıyorum,50 TL kazanıyorum. Bu işi aslında para için değil de emekliyim zaman geçsin ve sevdiğim için yapıyorum. Ağaca hayat veriyorum. Önce ney ve Zurna ile başladım. Şimdi ise saz yapıyorum” dedi.