'Müslüman olmak demek, inancını yaşamak demektir'Bingöl Üniversitesinin davetlisi olarak Bingöle gelen Araştırmacı-Yazar Şenlikoğlu: Müslüman olmak demek inancını yaşamak demektir. Allaha teslim olmak demektir dedi.Bingöl Üniversitesi Kadın ve Aile Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nün davetlisi olarak Bingöl'e gelen Araştırmacı-Yazar Emine Şenlikoğlu, Bingöl Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu'ndaki konferansa konuşmacı olarak katıldı. Dünya'nın birçok üniversitesinde konferanslar veren Araştırmacı-Yazar Emine Şenlikoğlu, Türkiye'de ilk defa bir üniversitede konferans verdi. Şenlikoğlu için bu ilk Bingöl Üniversitesi'nde gerçekleşti. Yoğun bir katılımın olduğu görüldüğü konferansta, “İslamiyet ile yeniden dirilmek” konusu ele alındı. Dünyadaki birçok üniversitede konferans verdiğini hatırlatarak, konuşmasına başlayan Şenlikoğlu: “Yabancı ülkelerde, üniversitelerin bünyesinde konferanslar verdim. Türkiye'nin değişik illerinde sayısız konferansa katıldım. Ama ilk defa Türkiye'de bir üniversite bünyesinde konferansa katılıyorum. Bu benim için ayrı bir mutluluk kaynağıdır” dedi. “Doğuya gelmemem söylendi” Bingöl'e gelmeden önce çevresindeki insanlar tarafından Doğu'ya gitmemesi için uyarıldığını dile getiren Şenlikoğlu: “Buraya gelmeden önce beni çok uyardılar. Doğu'ya gitme dediler. Ancak buraya geldim, gördüm ve iyi ki de geldim diyorum. Çünkü buraya sizlerle bir araya geldim ve sizlerle bir arada bulunma fırsatını yakalamış oldum. Bunun için de ben Bingöl Üniversitesi Rektörüne çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Hayatından kesitlerle konferansına devam eden Şenlikoğlu: “İslam'ı bildiğimi zannettiğim için Hıristiyanlıkla başladım dini araştırmalara. İncil okumaya başladım. Yehova şahitlerinin kitaplarıyla kafamı allak bullak ettiler. Bir taraftan komünistler, bir taraftan sosyalistler kitap getiriyor. Hıristiyanlar, komünistler, sosyalistler kitap getiriyor da niye bu Müslümanlar hiç kitap getirmiyor diyordum. Demek ki Müslümanların kitabı yok diyordum. İncil'de, ‘Yakup Allah ile güreşti ve Allah'ı yendi' yazıyordu. Onu okuduktan sonra dedim ki Hıristiyanlık benim için bitti. Noktayı koydum. Bir de Budizm var. Mabetlerine gittim, orada bir arkadaş, ‘sakın sokaklarına bile girme' dedi. ‘Gel sana göstereyim onların durumunu' dedi. Yüksek bir tepeden baktık, yerlerde, sokaklarda yatıyorlar, AİDS olmuşlar. Araştırmaya bile gerek yok. Sonra Yahudiliğe, Tevrat'a baktım. Tevrat'ta, kadınlar kadar aşağılık hiçbir şey yok. Kadınlar feci şekilde suçlu. Hz. Havva, Hz. Âdem'i kandırmış da Hz. Âdem o yüzden yemiş Cennet'teki elmayı. Alakası yok. Bizim dinimiz ne diyor, ikisi birden aldandı diyor. Allah, ‘Hiç kimsenin suçu kimseye ödetilmez' diyor. Herkes kendi günahının karşılığını öder. Bunları görünce İslam'ı araştırmaya başladım. Ancak karşıma kader çıktı. İşyerime bir muhasebeci aldım. İlahiyat mezunuydu. Bir gün denemek istedim. Aradım işyerinde yok. Geldiğinde ‘neredeydin' dedim. ‘Namaz kıldım' dedi. Ben ‘burası bir işyeri, burayı bırakarak gitmek olur mu' deyin, ‘ben siz Müslüman bir yersiniz diye geldim' diyerek, anahtarları bıraktı. Gitmesine engel oldum. ‘Peki, siz namaz kılıyor musunuz' dedi. Kılmadığımı söyledim. ‘Siz Müslüman değil misiniz' dedi. ‘Ne biçim konuşuyorsun, İslam için canımı veririm' dedim. Çocuk dönüp dedi ki; ‘Vallahi benim okuduğum İslam dininde namaz kılmadığı halde Müslüman olmak yok. Sizin okuduğunuz öyle bir İslam mı var. Mümin olabilirsin, inanabilirsin. Ama Müslüman olmak demek inancını yaşamak demektir. Allah'a teslim olmak demektir' dedi. Çok etkilendim bu sözden sonra namaza başladım. Sonra Kur'an kursuna gittim ve kapandım.” Konferansa olan yoğunluktan memnun olan Şenlikoğlu, Bingöl'de ikinci bir konferans vermeyi kabul etti. Konferansın sonunda, aynı zamanda imza günü de düzenlendi. Emine Şenlikoğlu'nun kitaplarını alarak imzalatan okurları, etkinliğin düzenlenmesinde duydukları memnuniyeti dile getirdiler. YORUM YAZIN
|
|