Müftü çağlar: zekât, fakirin hakkıdırİl Müftüsü Hasan Çağlar, “Zekât, zenginin malı değil, onun yanında emanet olarak bulunan fakirin hakkıdır” dedi.İl Müftüsü Çağlar, zekât konusu ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, zekatın dinin beş temel esaslarından biri olduğuna dikkat çekti. “Zekât dinen zengin sayılan Müslüman'ın her yıl malının belli bir kısmını yoksullara, fakirlere vermesidir” diyen Müftü Çağlar, zekatın mali bir ibadet olduğuna vurgu yaparak: “Mali bir ibadet olan zekât, zenginin keyfine bırakılmış bir yardım değil, fakirlere mutlaka intikal ettirilmesi mecburi olan bir farz ibadetidir. Zekât, zenginin malı değil, onun yanında emanet olarak bulunan fakirin hakkıdır. Zekât, Allah'ın farz hükmünde bir emri olup kul hakkı olduğundan, zenginin zekâtının vermemesi kul hakkını gasp olarak değerlendirilmektedir. Öneminden dolayı zekât, Kur'an-ı Kerim ve hadisi şeriflerde Allah'a iman ve dinin direği olan namazla beraber zikredilmektedir” diye konuştu. İslam dinin sosyal yardımlaşmaya ve dayanışmaya son derece önem verdiğini hatırlatan Müftü Çağlar: “Bu önemi başka din ve beşeri sistemlerde görmek mümkün değildir. Zekâtla ilgili Kur'an-ı Kerim'den birkaç ayetin mealini verelim: Namazı dosdoğru kılın, zekatı hakkıyla verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katından daha üstün bir iyilik ve daha büyük bir mükafat olarak bulursunuz… (Müzzemmil süresi, ayet 20) O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz. Allah, zekât verenin malını artırır, bereketlendirir. Allah'a şükredip zekât ve sadaka vermeyen için de şiddetli azap olduğunu bildirir. Bu konuda mealen şöyle buyurur: And olsun, eğer (verdiğim nimetlerin cinsinden zekât ve sadakalar vermekle) şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer (vermemekle) nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.(İbrahim süresi ayet 7) Zekât veren Müslüman, Peygamber Efendimizin özel dualarına, şefaatine mazhar olur. Allah huzurunda temiz olarak çıkar ve verilen zekât, mal ve serveti de temiz kılar. Bu konuda da Allah şöyle buyurur: (Ey Muhammed) Onların (zengin Müslümanların) mallarından, onları kendisi ile arındıracağın ve temizleyeceğin zekât ve sadaka al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir.(Onların kalplerini yatıştırıp huzura kavuşturur) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Tevbe süresi ayet 103) Cimrilik yapıp zekat ve sadakalarını vermeyenler hakkında da Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: Altın ve gümüşü (mal mülk ve serveti) biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda (zekat, sadaka, hayrat ve hasenat olarak) harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. O gün bunlar (biriktirilen mal, servet) cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, büyürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve ( işte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi, tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı! )” ifadelerini kullandı. Zekâtın, fakirlikle mücadelede önemli bir rol oynadığını söyleyen Müftü Çağlar: “İslam zekât, çeşitli sadakalar ve kefaretlerle toplumdaki fakir ve yoksulların elinden tutup insanca yaşamalarını temin etmek için zengin Müslümanları sorumlu tutmuştur. Maddi durumu iyi olan her Müslüman bu sorumluluğun bilinci ile Allah'ın emri olan bu sosyal yardımlaşma ve dayanışma görevini yerine getirme konusunda Allah ve Peygamberin emirlerini dinleyerek yerine getirir. Allah'ın rızasını, peygamberin özel dua ve şefaatini kazanmaya çalışır” şeklinde konuştu. YORUM YAZIN
|
|