Geçtiğimiz günlerde “Bingöl Üniversitesi'nde Mobbing İddiası” başlığıyla basına yansıyan ve bir sendika başkanının açıklamalarını içeren haber üzerine araştırma neticelerini yazılı açıklamayla paylaşan Eğitim Bir-Sen Üniversite Şubesi, ortaya atılan iddiaların gerçeği yansıtmadığı ve söz konusu kişinin Araştırma Görevliliğinin gerektirdiği hiçbir vasfı da yerine getirmediği için süresinin sonlandırıldığını açıkladı.
Bazı kişilerin Bingöl Üniversitesi'nin başarısına gölge düşürmeye çalıştıklarının aktarıldığı açıklamada; “Üniversiteler bilim yuvası olarak bilinir. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen kişiler maalesef Bingöl Üniversitesi'nde bilimden uzak, üniversite ruhuna aykırı hareket etmektedir ve maalesef üniversitemizin yükselen başarısına gölge düşürmeye çalışmaktalar. Özellikle son iki yıldır, üyelerimizden birçok akademik ve idari personele yönelik karalama faaliyetleri bu kişilerin niyet ve arzusunu ortaya koymaktadır. Üniversite içinde pervasızca hareketler, sosyal medyadaki fütursuzca paylaşımlar bunu doğrular niteliktedir. Üniversitede sağlıklı bir işleyiş ve birlikte iş yapma performansına gölge düşüren bu tür çıkışları tasvip etmiyoruz ve ilgili mercilerin karalama ve tezyif kapsamına giren bu tür çabalara uygun zaman ve zeminde müdahale etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Vazifesi bilim ve verim ortaya koymak olan kişi ve yapıların kimi üniversitemiz yöneticisi ve çoğu sendikamız üyesi olan akademik ve idari personele yönelik masa başı iftira ve karalamalar üretmesi yanlıştır ve Bingöl kamuoyunun da bunu bilmek hakkıdır. Tüm bunlardan şu anlaşılıyor ki bu tür olumsuz girişim ve paylaşımların üniversitemiz üzerinde farklı hesapları ve emelleri olan örgütsel yapıların ekmeğine yağ sürmektedir” denildi.
“BU KİŞİ VE YAPILARIN İDDİALARININ BOŞ, MESNETSİZ KARALAMALARDAN İBARET OLDUĞU YARGI KARARLARI İLE DE TESCİLLENMİŞTİR”
Bahse konu kişilerin söylemlerinin iftiradan ibaret olduğu belirtilen açıklamada; “Bu faaliyetleri icra eden kişi ya da kişilerin üniversitede bazı kulislerde ve mahkeme tutanaklarında geçen ifadelerinin yazım yanlışına kadar bazı sosyal medya hesaplarında kullanılması akışın kirli bir mecraya hizmet ettiğini göstermektedir. Ters algı operasyonu ile maalesef kimi üniversite yöneticilerimiz ve sendika üyelerimiz FETÖ terör örgütüyle yaftalanmış, çeşitli şikayet yollarına başvurulmuştur. Her seferinde eli boş dönen bu kişi ve yapıların iddialarının boş, mesnetsiz, iftira ve karalamalardan ibaret olduğu yargı kararları ile de tescillenmiştir” şeklindeki ifadelere yer verildi.
“ÖNCELİKLE ATILDI DENİLEN KİŞİ BAŞARISIZ BULUNDU”
Kamuoyuna mobbing olarak yansıyan bu durumun bir imtiyazın önüne geçilmesi olduğu aktarılan açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“En son örneğini gördüğümüz ve bizce bu konu ile de yakından ilgisi olan ve yerel medyaya da yansıyan, suçlamalarla aleyhinde itibar suikastı yapılan Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Çiftçi'yi, Eğitim-Bir-Sen yönetimi olarak ziyaret edip Dekanlık yönetimi süresince yaptığı başarılı işlerden dolayı kendisini tebrik edip desteğimizi ilettik.
Prof. Dr. Mehmet Çiftçi Hocamızın aleyhinde yapılan yalan, iftira ve karalama dolu bu açıklamada;
- Bilime katkı sunması gereken personellerin bilim dışı uğraşlar içerisine girip bilim insanlarını da meşgul etmenin önüne geçmeye çalışmanın,
- Mesai kavramını kötüye kullanmayı adet haline getirenleri uyarmanın,
- Fakülte ve üniversiteye akademik ve idari katkı sağlamalarını talep etmenin,
- Diğer akademik-idari personellerin ve öğrencilerin huzurunu bozucu faaliyetler içerisinde bulunmalarına engel olmanın,
- Torpil, önceleme ve imtiyaz peşinde koşanların önüne geçilmesinin mobbing uygulamak olarak ifade edildiğini ve bu şekilde yansıtıldığını maalesef görmüş olduk. Bu durum bir mobbing değil, aslında bütün yöneticilerin asli vazifesidir. Kamuoyuna mobbing olarak yansıtılan bu durum, bir imtiyazın önüne geçilmesi olarak anlaşılmaktadır.
Sayın Dekanımızla basına yansıyan durumun aslını konuştuğumuzda işin zannedilenden çok farklı olduğunu görmüş olduk. Herhangi bir konuda açıklama yapılırken tek taraflı değil, konuya bahis karşı tarafın da dinlenip duruma göre yalan ve iftira içerip içermediği değerlendirilir. Bahse konu duruma yönelik açıklama yapanlar, iyi niyete sahip olarak olaya yaklaşım sergilemiş olsalardı, konuya yönelik ortaya atılan iddiaların belgelerle, raporlarla kendilerine izah edilip ispat edileceğini görmüş olacaklardı. Ancak bu kişilerin, yalan ve iftira dolu iddialara alet olduğunu, üniversitemizin ve fakültemizin itibarına leke sürülmesine alet olduklarını kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Öncelikle “atıldı” denilen kişi, keyfi bir uygulama sonucu değil; Doktora eğitimini aldığı Üniversite olan Atatürk Üniversitesi tarafından Başarısız bulunduğu için ve akademisyenlik için gerekli olan bilimsel hiçbir faaliyeti bulunmadığının yanında, Araştırma Görevliliğinin gerektirdiği hiçbir vasfı da yerine getirmediği için süresi uzatılmamış olduğu tarafımıza iletilmiş ve biz de bunu kamuoyu ile paylaşmayı istiyoruz.
“BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YAPMALARINA ENGEL OLACAK ŞEKİLDE FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRMÜŞTÜR.”
Görev süresi kriterlere bağlı uzatılmayan bu kişi, üniversitemizin huzur ve sükununa yönelik faaliyetler içerisinde yer alan kişilerle birlikte fakülte içerisinde birçok akademisyen ve idarecinin çalışmalarını engelleyici faaliyetler içerisinde bulunmuş, ilgi ve alakaları bulunmamalarına rağmen çeşitli terör örgütleri ile yaftalayıp birçok mercilere karalama amaçlı şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyetlerinin hiçbir dayanağı olmadığı yargı kararları ile de sabit olmuştur. Buna rağmen üniversite personelleriyle uğraşmaya devam etmiş ve bilimsel çalışmalar yapmalarına engel olacak şekilde faaliyetlerini sürdürmüştür.
Sadece Bölüm başkanı ve Dekanı olan sayın Prof. Dr. Mehmet Çiftçi Hocayı bile (CİMER, adliye, YÖK, Üniversite, Ombudsmanlık birimi vb. yerlere) 35 kere karalamalarla şikâyet etmesine rağmen, hiçbirinde de istediği olumlu bir sonuç elde edememiştir. Bu şahıs, rektörlük tarafından görevlendirildiği başta merkezi laboratuvar olmak üzere, diğer fakültelerde de personellerle uğraşmaya devam etmiştir. Tüm bunlara rağmen, bu şahsın sözleşmesi, kanunlar gereği bilimsel faaliyetler bağlamında değerlendirilmiş, gerek doktoradan atılması, gerek üniversiteye bilimsel ve idari katkıda zayıf kalması göz önünde bulundurularak ilgili kurullar tarafından sözleşmesinin uzatılmaması kararlaştırılmıştır.”