Mevcut adaylar içinde en iyisi adnan polat'tırAma o da Abdurrahman Çelebi'dir. Fatih Altaylı yazdı..
![]() Geçen hafta Başkan Özhan Canaydın ve eski Başkan Faruk Süren ile biraraya gelmemiz, Galatasaray taraftarları arasında farklı yorumlara neden olmuş. Anladığım kadarıyla, çoğunluk Adnan Polat'a karşı olduğumuz için biraraya geldiğimizi düşünüyor. Hiç alakası yok. Bizim biraraya gelme nedenimiz bu değildi. İki başkanla buluşup tartıştığımız konu, "Galatasaray'ı daha güçlü ve güvenli bir yarına nasıl götürebiliriz?"di. Her büyük spor kulübü gibi, özellikle de bir bölümünü kulübe yatırmak üzere devletten ihale alan, kulüp başkanlığı ile iş takibi yapmayanların yönettiği her kulüp gibi Galatasaray da zaman zaman sıkıntılı durumlara düşebiliyor. Galatasaray, bugün yaşadığı sıkıntılara benzer sıkıntıları; 1970'lerin son, 1980'lerin ilk bölümünde de yaşadı. 14 yıl şampiyonluk ipini göğüsleyemedi. Ama oradan çıkıp, Avrupa Şampiyonu olmayı bildi. Bunun arkasında 1980'lerin ortasında ortaya koyduğumuz bir proje vardı. O dönemde de Galatasaray'da, kulübü başarıya götürecek yeteneklere sahip pek çok yönetici adayı vardı. Ancak bu yönetici adayları öylesine güçlü isimlerdi ki, hiç biri diğerinin başkanlığı altında çalışmayı kabul etmiyordu. Oysa Galatasaray'ın bu isimlerin hepsine ihtiyacı vardı. O zaman Ali Tanrıyar formülü bulundu. Ali Abi, özellikle mekteplilerin adayıydı ama yaşı, o günlerdeki konumu ile herkesçe kabul görecek bir “Abiydi” Ali Tanrıyar “Çatı” oldu. Altına Galatasaray'ın geleceği toplandı. Gelecekte bu kulbü yönetme kapasitesine sahip olduğu düşünülen tüm Galatasaraylılar, Ali Tanrıyar ismi altında biraraya geldiler. Kimler mi? Sırasıyla Alp Yalman, Faruk Süren, Özhan Canaydın, Ateş Ünal Erzen, Ersin Börteçene gibi orta yaş grubu ve onların altına da günlük işleri yapacak, koşturacak gençler. Bu kadro Galatasaray'a 14 yıl aradan sonra şampiyonluğu getirdi. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynatarak Avrupa Şampiyonluğu'na uzanan yolun ilk taşlarını döşedi. O yönetimde yer alan Alp Yalman, Faruk Süren, Özhan Canaydın sırasıyla kulübe başkanlık yaptılar. Ateş Ünal Erzen başkan adayı oldu. Daha sonra da bu sistem işledi. Sistemi bozan Faruk Süren'in istifaya zorlanması oldu. Özhan Canaydın da yönetim kurulu yeme makinası gibi çalışınca Galatasaray yönetici yetiştiremez hale geldi. İşte Faruk Süren, Özhan Canaydın ve beni biraraya getiren yine böyle bir sistem kurma arayışıydı. Galatasaray'ın güçlerini birleştirme, geleceğini planlama arayışıydı. Bize göre Galatasaray'da yine böyle bir “Ağabey Başkan” çıkmalı, Ünal Aysal, Ali Dürüst, Adnan Polat, Özcan Çetinsoy, Yiğit Şardan, Burak Elmas, Özer Saraçoğlu, Abdurrahim Albayrak, Adnan Öztürk gibi isimler bu yönetimde omuz omuza çalışmalıydı. Bunu yapmanın formülü “Abi Başkan”dan geçiyordu. Bunun için en uygun isim aslında Özhan Canaydın'dı. Başkan olarak kalabilir, başkanlık yetkilerini Ünal Aysal veya Ali Dürüst'e devredip sadece kendi projesi olan statla ilgilenebilirdi. Galatasaray'ın geleceği de onun altında şekillenebilirdi. Ama Özhan Canaydın aday olmayacağını açıklayınca bu imkansız hale geldi. Dönmesi tutarsızlık olacak, saygınlığına gölge düşürecek ve Aziz Yıldırm gibi oyun yapmış bir başkan olacaktı. Bunun üzerine ben Faruk Süren'e bu öneriyi yaptım. Canaydın da destekledi. Süren “Camia beni teneke bağlayıp yolladı. Beni sevmiyorlar. Olmaz” dedi. Israrlarımıza rağmen kabul etmedi. Bunun üzerine ben Selahattin Beyazıt ismini önerdim. Her iki başkan da bunu uygun buldular. Selahattin Beyazıt başkan olacak altına yukarıda saydığım isimler yönetim kurulu üyesi olarak gireceklerdi. Ertesi gün Selahattin Beyazıt'a bu öneriyi bizzat ben götürdüm. Mutlu oldu. Düşünmek için süre istedi. Beyazıt'a “Eğer kabul edersen Süren ve Canaydın da yönetim kurulu üyesi olarak senin altında çalışmayı seve seve kabul ediyorlar” dedim. Selahattin Beyazıt'la bir kaç kez konuştuk. Düşündü taşında ve öneriyi kabul etmedi. Galatasaray'da şimdi bir kaç aday var. Nazım Durak ve Taner Aşkın'ın adaylığının ciddiye alınacak tarafı yok. Sınıf arkadaşım Serdar Eder'in tepki göstermek için aday olduğunu biliyorum. Çekilip çekilmediğini bilmediğim Adnan Öztürk'ün ise Galatasaray tecrübesi yok. İlerde iyi bir başkan olabilir ama Galatasaray camiası onu tanımıyor. Vakıf yöneticisi sınıf arkadaşları tarafından İnan Kıraç'a prezante edilmiş ve onun desteğini almış diyorlar. Komedi. Geriye ciddiye alınacak tek aday olarak Adnan Polat kalıyor. Aklı başında her Galatasaraylı gibi ben de Adnan Polat'ın kazanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak ne Adnan Polat'ın, ne de diğer başkan adaylarının Galatasaray'ın dağ gibi sorunlarını tek başlarına çözemeyeceğini biliyorum. Ve Galatasaray için üzülüyorum. Mevcut adaylar içinde en iyisi Adnan Polat'tır. Ama o da Abdurrahman Çelebi'dir. NOT: Eğer bu konulara meraklıysanız Galatasaray'ın bu darboğazdan nasıl çıkacağının çok basit formülünü de yazarım. Yeter ki, siz isteyin. YORUM YAZIN ![]()
|
|