Memurlar iş bırakıp, meydanlara indiHükümetin toplu sözleşme masasında önerdiği zam teklifini yetersiz bulan memurlar tüm Türkiyede olduğu gibi Bingölde de grev yaptılar. Genç Caddesi Saat Kulesi dün hareketli saatler yaşandı.Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen, KESK'e bağlı sendikalar ve Kamu-Sen'e bağlı memurlar, dün bir günlük iş bırakarak, davul zurna eşliğinde halay çekerek, eylem yaptılar. Hükümetin toplu sözleşme masasında önerdiği zam teklifini yetersiz bulan sendikalar, ayrı ayrı meydanlara çıkıp, verilen zam teklifini eylem yaptılar. Dörtyol Saat Kulesi önünde gerçekleşen eylemlerde, bir günlük iş bırakan memurlar davul zurna eşliğinde halay çektiler. Hükümet aleyhine sloganlar atan memurlar, yaptıkları basın açıklamasının ardında olaysız bir şekilde dağıldılar. Dün gerçekleşen eylemi ilk Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen yaptı. Eğitim-Bir-Sen'in eyleminden sonra alana KESK'e bağlı sendikalar çıktı. KESK'in eyleminin akabinde Kamu-Sen'e bağlı sendikalar eylem yaptı. Bir günde 3 farklı eylemin yapıldığı Genç Caddesi'nde polis yoğun güvenlik önlemleri aldı. Eğitim-Bir-Sen'in eylemi esnasında Saat Kulesi'nin içinde şüpheli çanta paniği yaşandı. Kısa süreli yaşanan panikte, çantadan kişisel eşyalar çıktı. “İnsanca yaşamak istiyoruz” Davullu zurnalı başlayan eylemde Eğitim-Bir-Sen adına basın açıklamasını Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava okudu. Verilen teklifi kabul etmediklerini belirten Kava: “2012-1013 yılı Toplu Sözleşmesi görüşmeleri Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Görevlileri arasında gerçekleşmiş ve anlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca talebinin görmezden gelen Kamu İşveren Heyeti, anlaşmazlığın, ilk toplu sözleşmede toplu sözleşme imzalanamamasının baş sorumlusudur. Sermayeye gelince kasanın kapısı açan kamu görevlilerinin haklı taleplerine cari açık gerekçesine sığınan Hükümet, kamu görevlilerine verdiği değeri ortaya koymuştur. 666 sayılı KHK ile müsteşarına, genel müdürüne 772 TL ek ödeme artışı veren hükümet, öğretmenlerin ek ödemelerini 314 TL artırılması teklifimiz üzerinden Yunanistan'a döneriz kaygısı üretmeyi tercih etmiştir. Bu tercihi kabul etmiyoruz. Bu tercihe saygı duymuyoruz. Eğitim çalışanlarına ve diğer bütün kamu görevlilerine yönelik vurdumduymaz tavır bununla da sınırlı kalmamıştır. Toplu sözleşme masasına Konfederasyonumuz Memur-Sen tarafından sunulan onlarca teklife karşı kamu görevlilerinin bütününü ilgilendirecek tek bir teklifle masaya gelen Kamu İşveren Heyeti, toplu sözleşme masasında haklı ve makul tekliflerimize hayır diyerek bir anlamda toplu sözleşme hakkını elde etmemizden duyduğu rahatsızlığı dışa vurmuştur. Kamu İşveren Heyeti Başkanı'nın eylem kararımızla ilgili olarak “Toplu sözleşme masasında dostluk, sevgi ve barış vardı” diyor. Doğru söylüyor. Ama asıl olması gereken yoktu. Toplu sözleşme masasında kamu görevlilerini haklı taleplerini karşılayacak para yoktu. Kamu İşveren Heyeti, “Ne kadar artış istiyorsunuz? Sorusuna cevap üretmek yerine “Bu kadar cari açık var, bu kadar sıkıntı var, Nasıl olur da maaş artışı istiyorsunuz, eğitim çalışanlarına ek ödeme istiyorsunuz? Sorusuna sarılmıştır. Müsteşarına, genel müdürüne, sermaye gruplarına sonuna kadar açılan kasa, kamu görevlilerine gelince bir anda kapatıldı. Tekliflerimize kapatılan kasayı, eylemlerimizle açacağız. Masada uzlaşarak almaya çalıştığımız haklarımızı almak için, gücümüzle, kararlılığımızla bugün alanlardayız. 'Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor' diyenlerin, kamu çalışanları söz konusu olunca, 'daha fazlasını veremeyiz, yoksa Yunanistan'a döneriz' edebiyatına sarılmalarını inandırıcı bulmuyoruz. Eğer büyüme varsa, bunun maaşlarımıza yansımasını istiyoruz. Ek ödeme toplu sözleşme masasının konusudur' diyerek, masayı işaret edenler sözünü masada da yerine getirmemiş ve eğitim çalışanlarını ve kamu görevlilerini hayal kırıklığına uğratmışlardır. Bin 624 TL alan 9/1 öğretmeni, bin 856 TL alan 7/1'deki öğretim görevlisi, 4/C'lisi, hizmetlisi, şefi, memuru ilk toplu sözleşme masasını hüsran masası olarak anacaktır. Eğitim çalışanları ve kamu görevlileri olarak, Kamu İşveren Heyeti'nin dolayısıyla hükümetin bu tavrını not ediyoruz ve hükümete kalkınmada iyi gidiyor olabilirsiniz ama adalette ve gelirin adil dağıtımında sınıfta kaldınız diyoruz” dedi. “Sendikaların talepleri görmezden gelinmiştir” Eğitim-Bir-Sen'in eyleminden sonra eylem yapan KESK Bingöl Platformu adına basın açıklamasını Eğitim-Sen Bingöl Şube Başkanı Metin Kılıç okudu. Hükümetin dalga geçercesine kamu emekçisine ve emekliye bu zammı önerdiğini belirten Eğitim-Sen Bingöl Şube Başkanı Kılıç: “Komisyon toplantılarında gündeme getirdiğimiz ekonomik, sosyal, özlük ve demokratik sorunlara ilişkin hiçbir öneri sunmamış, sendikaların tüm taleplerini görmezden gelmiştir. Görüşmelerin son gününde sadaka teklifine birkaç kuruş daha ekleyen hükümet 2012 teklifini yüzde 3,5 + 4, 2013 teklifini de yüzde 3+3 olarak yenilemiştir. Günde ancak bir simit parasına denk gelen, maaşlarımızda aylık olarak ortalama 45-50 TL artış öngören teklifleriyle kamu emekçilerine, emeklilere verdikleri değeri bir kez daha göstermişlerdir. Şimdi “dağ fare bile doğmadı” diye sitem edenlere sormak gerekiyor. Ne oldu, yüzde yarımlık artışlardan sonra dağ fare doğurdu mu? 4688 sayılı yasanın grevsiz ve toplu sözleşmesiz çıkması için hükümete koltuk değneği olmanıza değdi mi? Gücünüzü kamu emekçilerinden almak yerine sırtınızı iktidara yaslamanıza değdi mi? Milyonlarca insanla dalga geçen teklifini “bütçe olanakları bu kadar, mali disiplini bozamayız” diyerek savunan hükümetin ileri sürdüğü hiçbir gerekçe kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Toplusözleşme görüşmeleri göstermiştir ki, ortada sadece sınıfsal bir tercih vardır. Hükümet tercihini kamu emekçilerinden, emeklilerden yana değil, bugüne kadar olduğu gibi sermayeden yana kullanmıştır. Son teşvik paketinde patronlara bir seferde 3 milyar TL teşvik paketi açıklanması bunun ispatıdır. İşsizlik sigortası fonundaki paraların patronlara aktarılması bunun ispatıdır. AKP hükümeti, her zaman olduğu gibi, patronlara gelince “bonkör”, kamu emekçilerine gelince “cimri” olmayı sürdürmektedir. Her fırsatta ekonomik büyüme rakamları ile övünenlerin bu büyümden pay istediğimizde birden küçülmeleri bu yüzdendir. Biz yıllardır emekçilerin, işçilerin talepleri karşısında “hepimiz aynı gemideyiz. Sizin taleplerinizi karşılarsak halk mağdur olur, gemi batar” masallarını duymaktan artık bıktık. Evet bazılarının gemicikleri olsa da aynı gemideyiz. Ancak bu gemide birileri özel kamaralarda lüks bir hayat sürerken, emekçilerin kazan dairesine kapatılmasına artık yeter diyoruz. Geminin yol almasını sağlayan, kazan dairesinde canhıraş çalışan emekçilerin geminin batmasıyla tehdit edilmesini kabul etmiyoruz. Kamu emekçilerinin taleplerini ve iradelerini yok sayan, geleceğini ipotek altına almaya çalışanların oyununu bozmaya kararlıdır. Bizlere tek teminatı şiddet, baskı ve daha fazla yoksulluk olanlara karşı bizim teminatımız fiili meşru mücadele geleneğimiz olmaya devam edecektir. Tüm emekçileri, işçileri, halkımızı, yoksulluğun, sefaletin, baskıların karanlık dünyasına karşı mücadele içinde birleşmeye ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz” diye konuştu. “Çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek, sesleri kısılmıştır” Eğitim-Bir-Sen ve KESK'in eyleminin akabinde Saat Kulesi önünde eylem yapan bir diğer sendika Kamu-Sen oldu. Kamu-Sen Bingöl Temsilciliği adına basın açıklamasını Salih Kızılboğa okudu. Memurların dışlandığı ve aldatıldığını belirten Kızılboğa: “2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık yüzde 6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, “büyümeye ne katkınız var ki!” denmiştir. Ekonomik kriz dönemleri, çalışanlarımızın haklarının budanması için bir fırsat olarak görülmüş, bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır. Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL'lik bir kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz tam 5 aydır zam alamadan yaşamak zorunda kalmışlardır. Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır. 75 milyonun ortak kaynağından; milletin yüzde 99'u için ayrılan pay, milletin geri kalan yüzde 1'lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamamıştır. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda yüzde 68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık ve adaletsizlik var demektir. Memurlarımız dışlanmış, terk edilmiş ve aldatılmıştır. Diyaloğa direnen, müzakereye kapalı, verdiği sözü yerine getirmeyen bir iktidarla neyin konuşulacağını, hangi konuların karara bağlanacağını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Toplu sözleşme ve grev hakkı, kamu görevlilerinin uluslararası sözleşmelerden doğan Anayasal hakkıdır. Ancak yıllar süren mücadelemiz sonucunda yapılan düzenlemede grev hakkı görmezden gelinmiş, toplu görüşmenin bile gerisinde bir sistem getirilmiştir. Bu yolla, toplu sözleşme sistemi sulandırılmış, sürüncemede bırakılmış ve gücümüz, kırılmak istenmiştir. Hükümetin taraflı tutumuyla oluşturulan toplu sözleşme masasında kamu görevlilerimiz, emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz için sunulan maaş artış teklifi, yüzde 3,5+%4; yıllık toplam yüzde 7,5 olmuştur. Dolayısıyla bu teklif, dört aylık enflasyon artışını dahi karşılamaktan uzaktır. Bir taraftan Türkiye'nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine 4 aylık enflasyon kadar maaş artışı teklifi sunması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir” şeklinde konuştu. YORUM YAZIN
|
|